Dursun Özbek ibra edilmemeli

“Normal şartlarda ibra edilmemesi lazım. Bütçe aşılmış. Yüksek faizlerle borçlanılmış. 500 milyon dolar gelir getirmek üzere kongreden onayı alınan Riva-Florya projelerinden söz verilen rakamın 4’te biri gelmiş. UEFA’ya verilen yazılı taahhütler yerine getirilmemiş ve kulüp men cezası ile karşı karşıya kalmış.”

– Cumartesi günü mali kongre var ve Dursun Özbek yönetiminin son yılı genel kurulda oylanacak. Siz “Ben ibra etmeyeceğim” diyerek tavrınızı net bir şekilde açıklayan ilk ve galiba tek kişi oldunuz. Ne olur genel kurulda?

– Normal şartlarda ibra edilmemesi lazım. Bütçe aşılmış. Yüksek faizlerle borçlanılmış. 500 milyon dolar gelir getirmek üzere kongreden onayı alınan Riva-Florya projelerinden söz verilen rakamın 4’te biri gelmiş. UEFA’ya verilen yazılı taahhütler yerine getirilmemiş ve kulüp men cezası ile karşı karşıya kalmış. Futbolculara ödemeler yapılmamış. Tudor’un sözleşmesi doğru düzgün feshedilmediği için Tudor dava açmış ve şimdi ödenmesi gereken para 3’e katlanmış. Özbek’in “Kasa kolaylığı sağladım” dediği paranın kasa kolaylığı olmadığı banka kredisi olduğu Özbek tarafından itiraf edilmiş. Başkan kulüpten alacakları için faiz işletmiş. Ki bu denetim raporlarında açıkça görülüyor. Kendi otelinden kulübe fatura kesmiş. Buna da faiz işletmiş. Sonra faizin bir kısmını silmiş ama işletmiş. Ve herkes görmezden geliyor ama bir de Galatasaray Adası var. Tarihinde ilk kez yıkılıp enkaza döndürülmüş ve öylece duruyor. Neymiş işletmeciyi başka türlü çıkaramıyormuş. Şimdi çıkardın mı peki! Kiracısıyla problem yaşayan ev sahibi evini yakar mı? Var mı böyle bir mantık.

KULÜP BAŞKANI, BAŞKANI OLDUĞU KULÜPLE TİCARİ İLİŞKİ İÇİNE GİREMEZ

– Hepsini anladık da takım otelde kaldıysa bunun fatura edilmesi yanlış mı?

– Yanlış tabii. Fatura miktarları felaket. Bu takım hayatını o otelde mi geçirdi. Kimler kaldı. Niye kaldı? Biliyor muyuz? Hayır. Gazetecileri ağırlama masrafları bunun içinde mi? Bu kadar gecelemenin esbab-ı mucibesi ne? Milyonlarca dolarlık fatura. 4 milyon Euro civarı. Gecelemesi 100 Euro olsa ki, aslında bu odaların kapı fiyatı bu. Tur operatörlerine çok daha düşüğe veriliyor ama diyelim ki 100 Euro. Bu eder 40.000 geceleme. Hadi her seferinde 20 oda diyelim. O da eder 2000 gece. Yani bu takım 5.5 sene gece gündüz bu otelde mi yaşadı. Diyelim ki, bunların tamamı gerçek. Peki, bu takımın başkanın otelinde kalmasına kim karar verdi? Bu yolsuzluk değil mi? Başka otellerden fiyat alınmış mı? Belki başka bir otel daha düşük fiyat verecekti. Hatta belki sponsor olup bedava geceletecekti. Etik olarak bir yönetici kulübü kendi otelinde geceletmez. Geceletirse de para almaz. Kulüp başkanı, başkanı olduğu kulüple ticari ilişki içine giremez.

***********

ALBAYRAK OLMASAYDI SIKINTI OLABİLİRDİ

– Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz seçime girip kazanırsa önümüzdeki 3 yılı taşıyabilir mi?

– Galatasaray’da ne olacağını izleyip göreceğiz. Mustafa Cengiz’in, kulübü bu haliyle üç yıl daha taşıması çok zor. 4 ay idare edebilir ama 3 yıl kolay değil. Açık söyleyeyim bugün yanında Sportif AŞ yönetimindeki Abdurrahim Albayrak olmasa çok ciddi sıkıntıya girmiş olurdu. Kulüplere başkan olanların ortak bir hasleti var. Hepsi koltuğa oturdukları günün ertesi her şeyi bildiklerini, her konuya hakim olduklarını zannetmeye başlıyorlar. Mustafa Bey’in olumsuz, kötü diyebileceğim bir yanını görmedim Allah var. Ama üstlendiği göreve yeterince hazırlanmış olduğunu da zannetmiyorum. Ama zaten şahsen böyle bir beklenti içinde değildim. Önemli olan kulübü Dursun Özbek felaketinden kurtarmaktı. Mustafa Cengiz bunu başardı. Şimdi yeni adaylar çıkabilir seçimde ve ona göre tercih yapar Galatasaraylılar. Gerçi adaylığını açıklayanlara bakıyorum ve gülüyorum. Düne kadar Dursun Özbek’i savunan biri çıkmış, göreve talip olmuş. Tecrübe sıfır. Bilgi sıfır. Düne kadar ‘Dursun Özbek süper’ diyor, şimdi aday olunca ‘Dursun başkan kötüydü’ diyor. Adını duymadığımız, kim olduğunu bilmediğimiz, Galatasaray tecrübesi sıfırın altında bir kişi. Ama önemli bir özelliği var. Dedesi mi, büyük dedesi mi ne mektepliymiş.

‘FİKİR AYRILIKLARI OLMASI NORMAL’

– Başkan Cengiz ile Burak Elmas arasında bir sıkıntı var mı?

– Bu konuda bir bilgim yok. Burak’ın Galatasaray’ın mali tabloları üzerinde çalışmaya devam ettiğini, şirket için gelecek başkanlara rehber olabilecek bir çıkış planı üzerinde çalıştığını biliyorum. Mustafa Cengiz ile aralarında bir derin sıkıntı olduğuna dair bilgim, gözlemim yok. Burak’ın heyecanlı, atak yapısı daha klasik bir yönetici olan başkana ters gelebilir. Ama şunu da söylemem lazım. Ortada iki kişi varsa aralarında küçük veya büyük bazı fikir ayrılıkları olması gayet normaldir.

***********

OYUNCU BULAMAYINCA YURT DIŞINDAKİ TÜRKLERE YÖNELDİ

– Milli Takım Teknik Direktörü Mircea Lucescu ilk başlarda yabancı sayısı konusunda itirazlarını dile getirmişti. Ancak bunun yanında Türkiye belki de tarihinde ilk kez Avrupa’da oynayan genç oyunculara sahip. Biraz tezat olmuyor mu?

– Niye tezat olsun. Tam aksine haklılığını gösteriyor Lucescu’nun. Türkiye’den oyuncu bulamayınca, yurt dışındaki Türk oyunculara yönelmiş. Cengiz Ünder mesela. Yüksek paraya yurt dışına gidiyor yerine çok daha ucuza yabancı istihdam ediliyor. Örnekler çok. Milli Takım’da yurt dışına giden veya yurt dışında yetişen Türk oyuncuları toplamak zorunda kalıyor. Bu yüzden de 1990’ların sonunda, 2000’lerin başındaki yerli ve aynı takımda oynamaya alışmış bir omurga oluşmasını engelliyor. Daha net söylemek gerekirse 1997-2003 arası Galatasaray’ın yerli omurgası vardı ve Milli Takımı da başarıya götürdü. Artık böyle bir omurga bulamıyorsunuz.

MİLLİ TAKIM’DAN UMUTLU OLMAMAM İÇİN BİR NEDEN YOK

– Milli Takım’dan umudunuz var mı?

– Ben her zaman umutlu bir adam oldum. Milli Takım’dan da umutlu olmamam için bir neden yok. Cengiz Ünder, Hakan Çalhanoğlu, Enes Ünal, Cenk Tosun gibi adamlar Avrupa’da zor liglerde iyi performans sergiliyorlar. Kalede Serkan iyi bir alternatif hatta bence birinci kaleci olacak noktada. Emre Mor kafayı toplayabilirse iyi bir adam. Çokça hazırlık maçı ve sık sık kamp yaparak iyi bir takım oluşturabiliriz diye umuyorum.

***********

MUHABİR BAŞINI BELAYA SOKMAMAK İÇİN KULÜBE YANAŞIYOR

– Muhabirlik en kötü dönemlerini yaşıyor. Kulüp aşkı daha ağır basmaya başladı. İnanılırlık azalıyor. Medya daraldı bunların hepsini nasıl bir fotoğrafa koyarsınız. Tabii istisnaları da unutmamak lazım…

– Medyanın genel fotoğrafının dışında bir durum değil. Ama spor medyasının da hataları çok… Onurlu muhabirleriniz kulüplerden dayak yiyor, futbolculardan küftür işitiyor, siz de onların arkasında durmuyor, duramıyorsunuz. Bir futbolcu mafya bozuntusu gibi muhabirinizi tehdit ediyor, üç gün sinirlenmiş gibi yapıp sonra unutuyorsunuz. Muhabir de kendini garanti altına almak için kulübe yanaşıyor. Başını belaya sokmamak için.

***********

AZİZ YILDIRIM’IN FENERBAHÇE’Yİ YÖNETEBİLECEĞİNİ DÜŞÜNMÜYORUM

– Seçim havası Fenerbahçe’nin maçlarını etkiler mi?

– Fenerbahçe’de tatsız bir başkanlık yarışı kavgası var. Aziz Yıldırım sertleşmeye başladı. Takımı bilmem ama kulübü olumsuz etkileyecek işler bunlar. Bir kulüp seçiminin bu kadar hakarete varan bir tona gelmesi rahatsız edici. Sonuçta fahri bir görev bu. Bunu hayat memat meselesi gibi ele alıp kırıcı bir üsluba dönerseniz herkes zarar görür. Aziz Yıldırım’ın seçilmesi halinde bu kulübü yönetebileceğini düşünmüyorum. Yönetir de, taraftarsız, herkesin karşı olduğu bir yönetim olur. Ama siyaseten destek bulduğu söyleniyor. Ben kendi adıma siyasetin bu işe bu kadar gireceğini zannetmiyorum. Ama Aziz Yıldırım ve yandaşları yakında Ali Koç’u FETÖ’cü ilan etmeye kalkarsa hiç şaşırmam.

***********

BEŞİKTAŞ’IN TALİSCA’NIN YERİNE ADAM BAKMASI LAZIM

– Sizce Beşiktaş, Talisca konusunda nasıl bir yol izlemeli?

– Yapacak fazla bir şeyi kalmamış anladığım kadarıyla… Haberler doğru ise Talisca’ya Avrupa’dan büyük takımların talip olması ve 30 milyon Euro’nun üzerinde bonservis bedelleri söz konusu. Tabii bunlar menajerlerin palavrası da olabilir ama eğer doğru ise geçmiş olsun. Şampiyon olamamış bir Beşiktaş’ın bu bonservis bedellerini ödemesi mümkün değil. Yerine adam bakmaları lazım.

***********

TRABZONSPOR, YILLARCA ÇOK KÖTÜ YÖNETİLMENİN FATURASINI ÖDÜYOR

– Trabzonspor’da durumlar iyi değil. Seçime gidiyorlar ve henüz çıkan bir aday bile yok. Bir türlü toparlanamıyorlar. Arap ya da Çin şirketine satılması yönünde fikirler konuşuluyor. Sizce ne yapmalılar?

– Şu an anda mali açıdan en kötü durumda olan kulüp Trabzonspor. Yıllarca çok kötü yönetilmenin faturasını ödüyor. Bu şekilde iki sezon daha geçirirlerse Gaziantepspor’un akıbetine uğrarlar. Trabzon, futbolla yatıp futbolla kalkan bir kent ama galiba bunun yarattığı stres kulübü batma noktasına getirdi. Şimdilik taşıma suyla işi götürmeye çalışıyorlar ama bu sürdürülebilir bir durum değil.

***********

KULÜPLER SEÇİYOR AMA YİNE KULÜPLER ŞİKÂYETÇİ

 – Geçtiğimiz hafta hakem camiası ile ilgili bir dosya hazırladık ve okuyucularımızla paylaştık. Önemli geri bildirimler aldık. Size de soralım böyle bir MHK’ye nasıl tahammül edilir?

– Tahammül eden biz veya kulüpler ya da takımlar değil. Federasyon böyle bir MHK’ye tahammül ediyor. Orada garip olan federasyonun durumu! Sözde federasyon yönetimini kulüpler seçiyor ama tüm kulüpler şikâyetçi. O zaman kulüpler nasıl oluyor da şikâyetçi oldukları bir federasyonu seçiyorlar ve seçmeye devam ediyorlar. Çünkü sonuç olarak herkesi mağdur eden MHK’yi bu federasyon göreve getiriyor ve görevde tutuyor.

***********

ALTINORDU’NUN GELMESİNİ İSTERİM

– Sizin bu sene düşme adaylarınız hangi takımlar? Ve hangi takımların Süper Lig’e yükselmesini istersiniz?

– Karabük, Konya ve Osmanlı en güçlü düşme adayları. Tabii belli de olmaz. Şu anki durum ve kalan maçlara göre böyle söylemek mümkün. Kim gelirse gelsin. Beni ilgilendiren bir konu değil. Yeter ki ulaşımı çok zor olmayan bir yer gelsin. Ama Altınordu’nun gelmesini çok isterim mesela.

Erişilebilirlik Araçları