Kocaman zanaatkar Güneş sanatkar

– Aykut hoca ile Şenol hoca arasında farklar nelerdir?

– Aykut Kocaman, çalışkan talebelere benziyor. Hani sınıfın “İnek” diye tabir edilenleri vardır ya öyle. Ama ezbercidir o talebeler. Bilgiye değil, nota odaklanırlar. Mesela çarpım tablosunu ezbere bilir ama karışık sorarsan çuvallar. Ya da ne bileyim kompozisyon yazamaz ama dil bilgisi kurallarını ezbere bilir. Aykut Hoca biraz o tarz. Pazar akşamı oynanan maçta hocaların karşılıklı hamlelerine baktığınız zaman da bunu görüyorsunuz. Aykut’un bildiği tek şey var, ezberlemiş ve oynatıyor. Ezberin dışına çıkıldığı zaman ezber de bozluyor. Bakın Şenol Hoca maç içinde bir çok hamle yaptı. İki oyuncu dışında -ki biri kaleci- her oyuncunun pozisyonları oyun içinde sık sık değişti. Aykut Kocaman bunlara yanıt veremedi. Bir İsmail’in sakatlanması bile Aykut’un oyununu bozdu. Valbuena’yı oyuna almakta gecikmesi bile yetersizliğinin göstergesi. Farkı birkaç kelimeyle özetlemek gerekirse, Şenol Hoca emprovizasyon yapabilen bir orkestra şefi. Aykut Hoca ise önündeki notaların dışına çıkamayan bir çalgıcı. Biri sanatkar, diğeri zanaatkar.

– Sanatkar ile zanaatkar arasındaki fark ne ki!

– Fark şu. Sanatkar ortama, duruma, şartlara, çevre koşullarına ve anın ruhuna göre her an yeni bir şey yaratır ve baştaki planına bağlı kalmaya gerek duymaz. Zanaatkar ise yapmayı bildiği bir işi, denenmiş ve bilinen metod ve malzemelerle tekrar tekrar aynı şekilde yapma becerisine sahiptir. Ama şartlar ve malzemeler değiştiği anda zanaatkar çuvallar, sanatçı ise yeni duruma uygun yeni bir şey üretir.

KENDİSİNDEN BAŞKA YARATICILIK İSTEMİYOR

– Aykut hocanın Valbuena takıntısı sizce neden?

– Zannederim Kocaman yaratıcı oyunculara karşı. Kendinden başka yaratıcılık istemiyor. Oyunu sahada çözecek bir oyuncuya tahammülü yok. Ben kenarda çözeyim, onlar sahada uygulasın istiyor. O çözemeyince de takım çözülüyor. Valbuena gibi yıldızlar -ki Alex de böyleydi- oyun sıkıştığı anda taktiği bir kenara bırakıp bireysel yeteneklerini ortaya koyup işi çözerler. Kocaman ise “Çözülecek bir şey var ise ben çözerim” tipi bir adam. Herhalde bu nedenle istemiyor onu ve benzerlerini. Halbuki bak Beşiktaş’ta Quaresma kendi başına devreye girip işi çözdü.

YILDIRIM’IN TAVRI DA AYNI

– Serdar Ali Çelikler de yazısında “Şenol hoca yıldıza inanıyor, Aykut hoca inanmıyor” diye yazmış…

– Her hoca yıldıza inanır ama Aykut Kocaman yıldızların kendi bildiklerini yapmasını izin vermeye inanmıyor. Aslına bakarsan bu Aziz Yıldırım tavrı. O da öyle değil mi! F.Bahçe’nin başına yıldız bir teknik direktör getirmemesinin, yıldızlaşmaya başlayan hocaları hemen kovmasının nedeni bu değil mi? Milyarlık F.Bahçe’yi İsmail Kartal’lara, Aykut Kocaman’lara emanet etmesinin, Mustafa Denizli takımı şampiyon yapınca “O mu yaptı, ben yaptım” diye kovmasının, Zico biraz parlamaya başlayınca göndermesinin başka izahı olabilir mi?

KOCAMAN Q7’NİN HOCASI OLSA ONU KÜSTÜRMÜŞTÜ

– “Q7, Aykut hocanın elinde olsaydı oynatmazdı” tezi için siz neler söyleyeceksiniz?

– Onu bilemem ama ayinesi iştir kişinin diye düşünürsek muhtemeldir. Muhtemelen küsmüş, küstürülmüş ya da satılmış olurdu.

– F.Bahçe kadrosu sizce bu lig için yetersiz mi?

– Çok yeterli değil gibi duruyor. Mesela İsla kötüydü. Çıkarsa yerine kimi alacaktı! Şener, F.Bahçe’nin ihtiyacını karşılayacak bir oyuncu mu ya da!

FENERBAHÇE TARAFTARI AYIP ETMESİN

– F.Bahçe taraftarı, Aykut hocaya çok kızgın, sizce haklılar mı? Nerelerde hata yaptı?

– Fenerbahçe taraftarı da ayıp etmesin. Takım hala şampiyonluğa oynayabileceği bir yerde ve Beşiktaş ile aynı puana sahip. Sonuçta takımı buraya kadar getiren de Aykut Kocaman. Deplasmanda derbi oynuyor. Kaybedebilir, dünyanın sonu değil. Evet süper bir hoca değil, derbide çok hatalar yaptı ama kim yapmıyor ki! Terim de ne yapıyor, Şenol Hoca da. Başakşehir’i yenerken iyi de Beşiktaş’a yenilince mi kötü! Bu maçtaki temel hatası erken golden sonra takımı fazla geriye yaslaması oldu. Bunu o mu istedi, yoksa takım Quaresma’nın da etkisiyle korkup kendi kendine mi bu kadar arkaya yaslandı bilemiyorum ama Fenerbahçe rakibin oyununu önde bozup, savunmada boğan bir futbol oynardı hep. Bu kez bunu beceremediler. Kendi alanlarına çok yakın kabul etmek zorunda kaldılar Beşiktaş’ı. Bu da Beşiktaş’ın tekniği güçlü ayaklarına imkan sağladı. Fizik olarak daha güçlü olması gereken bir Fenerbahçe bekledik. Bu fizik üstünlük ile Beşiktaş’ı sürekli sıkıştıracak bir oyun bekledik. Beceremediler.

QUARESMA’NIN YÜZÜNDEN BELLİYDİ

– B.Münih yorgunu Beşiktaş’ın ikinci yarıda F.Bahçe’yi ezerek yeneceği bir maç bekliyor muydunuz?

– Düzelteyim; Beşiktaş, Fenerbahçe’yi 2. yarıda ezmedi. Maçın 30. dakikasından itibaren ezmeye başladı. İlk yarım saate bakarsanız, Fenerbahçe’nin maçı rahatça kazanacağını düşünebilirsiniz. Açık bir ofsayt da olsa, çok erken golü bulmuş, ardından Fernandao ile gole yaklaşmış, ardından Şener’in vuruşu ile neredeyse farkı 2’ye çıkaracak duruma gelmiş, maçı koparmak üzere olan bir Fenerbahçe vardı sahada. Sonrasında ise sahneye Quaresma çıktı. Beşiktaş neredeyse teslim olmak üzereyken, Quaresma “Bir dakika ben teslim olmuyorum” dedi. Tek başına büyük bir hırs koydu. Fenerbahçe’nin sol tarafını çökertti. Peş peşe indi, orta yaptı, trivela ile gole yaklaştı. Bakın o pozisyonu iyi hatırlayın. Vuruyor, Kameni kornere çeliyor. Koşarak diğer köşeye korner atmaya gidiyor, yüzündeki ifadeye bakın. Ben o an anladım Quaresma’nın bu maçı çevirmek için her şeyi yapmaya hazır olduğunu. Tek başına maçı döndürdü. Beşiktaş’ı ayağa kaldırdı Quaresma.

Böyle üstün bir oyun bekliyor muydum, hayır… Ben maçın büyük ihtimalle berabere biteceğini ya da Fenerbahçe’nin kazanacağını düşünüyordum. Avrupa’dan hezimetle dönmüş yorgun bir Beşiktaş, Talisca yok, Oğuzhan yok. Çok iyi savunma yapan bir Fenerbahçe. Vallahi de beklemiyordum, billahi de beklemiyordum.

Beşiktaş anlaşılmaz bir takım. Sezon başından beri söylüyorum, Beşiktaş rakip seçiyor diye. Güçlü rakibe karşı iyi oynuyor. Zayıf rakibe karşı ise konsantrasyon eksikliği çekiyor diye. Ama kim derdi ki, 36 yaşındaki Atiba 4 gün arayla iki maç oynayacak ve bu kadar eforlu oynayacak.

10 MAÇ BÖYLE OYNASIN TAKIMI ŞAMPİYON YAPAR

– Beşiktaş taraftarı, uzun süredir Q7’den şikayet ediyordu. Ama derbide muhteşem oynadı…

– Ben de söyleniyordum. “Bal yapmayan arı” gibi diyordum. Bu kalitede bir oyuncu skora katkı yapma konusunda daha etkili olmalı, gol atmalı diyordum ve eleştiriyordum. Hala da eleştiririm. Madem bu kadar etkili olabiliyorsun niye her maç böyle oynamıyorsun diye kızarım. Ama dünkü maçta Şenol Hoca, Quaresma’nın alnından öptü ya, emin ol alnından öpülecek bir maç çıkardı. Eskiden Galatasaray’da Hagi böyle işler yapardı. Takımın pes ettiği anda sahne alır ve maçı kazanır, kazandırırdı. Quaresma da öyle yaptı. Quaresma bundan sonra 10 maç böyle oynasın, Beşiktaş şampiyon olur. Hatırlarsanız, Aysal zamanı Quaresma’nın adı Galatasaray ile anılmıştı ve ben de “Alsalar keşke” demiştim. Çok iyi oyuncu ama tutarsız. Tutarlı olunca böyle oluyor zaten.

***********

ÇAKIR, OYUNCULARA DUA ETSİN!

– Derbide Cüneyt Çakır’ı nasıl buldunuz?

– Yüzde yüz bariz ofsayt bir golü veren, çok net bir penaltıyı vermeyen, pek çok pozisyonu yanlış değerlendiren, çok açık kornerleri auta çeviren bir hakemi nasıl bulmamı bekliyorsunuz? Dua etsin futbolcular çok kötü niyetli değildi. Rezillik çıkardı maçta.

***********

GALATASARAY’DA İÇ-DIŞ FARKI TERİM’DEN KAYNAKLI

– G.Saray, evinde Bursa’yı farklı devirdi. Deplasmanda ve içeride bu kadar farklı bir takım olmasını neye bağlıyorsunuz?

– Çok açık biçimde teknik direktör hatalarına. Sivas’ta Selçuk-Tolga tercihi, Kasımpaşa’da Donk’u stopere çekmesi büyük hatalardı. Doğru kadro ve doğru düzenle çıktığı zaman G.Saray iyi oynuyor. Tabii Fatih Hoca’ya da çok kızmamak lazım, Belhanda’nın cezalı olması da etkili oldu ama yine de yanlışları ve yanlışta ısrarları var. Fernando gelince belki biraz daha sağlam oynamaya başlarlar. G.Saray’da yönetimin hoca ile istişare etmesi lazım. Abdurrahim Albayrak’ın daha etkin olması lazım.

***********

KASIMPAŞA’YA KARŞI HATA DEĞİL, KASIT VAR

– Bu hafta hakemler yine çok tartışıldı. Halil Umut Meler, Kasımpaşa aleyhine komik bir penaltı çaldı…

– Ben Kasımpaşa’ya karşı kasıtlı bir tutum olduğundan eminim. Çünkü bu kadar fazla aleyhte hata olmaz. Hakemler Kasımpaşa aleyhine hatalı karar almıyorlar, kasıtlı karar alıyorlar. Muhtemelen bu kinin nedeni federasyon seçimlerine kadar geri gidiyor. Hep söylediğim bir şey var. Hakemler artık çete olmuşlar. Hakemlik hanedanları kurulmuş. Grupları var ve grupların medya da temsilcisi olan eski hakemler var. Büyük bir rezalet halinde gidiyor iş. Ancak hakemleri bu kadar tartışmak da anlamsız, hakem eskilerine bu kadar para verip yorumculuk yaptırmak da. Dünyanın hiçbir futbol ülkesinde böyle bir şey yok.

Erişilebilirlik Araçları