Para için değil onur için oynadılar

“Bugünlerde milli gururumuzu okşayacak, bize kendimizi iyi hissettirecek, başarılı olabildiğimizi kanıtlayacak hikayelere ihtiyacımız var ve Ampute Milli Takımımız da bunu başardı. Para için değil, onurları için oynayan, kaybetmeyi içine sindiremeyen bu genç adamlara herkes saygı duydu ve destek olmak için stada koştu.”

– Önce Ampute Milli Takımımız’dan başlamak istiyoruz. Neler söyleyeceksiniz? Dünya’da ilk kez 40 bin kişi önünde bir Ampute maçı oynandı.

Dünyada ilk kez bir ampute maçının 40 bin kişi önünde oynanıp oynanmadığını bilmiyorum. Ama bugünlerde, milli gururumuzu okşayacak, bize kendimizi iyi hissettirecek, başarılı olabildiğimizi kanıtlayacak, gönülden, coşkuyla bir şeyler yapmaya çabalayan insanlarımızın hala var olduğunu anlatacak hikayelere ihtiyacımız var ve Ampute Futbol Milli Takımımız bunu başardı. Bize bunu hissettirdi. Para için değil, onurları için oynayan, kaybetmeyi içine sindiremeyen bu genç adamlara herkes saygı duydu ve onlara destek olmak için herkes stada koştu.

LAUBALİLİKTE UTANÇ VESİLESİ OLUNCA…

– A Milli Takım bu kadar başarısız olmasaydı, Amputeler’in başarısı bu kadar değerli olur muydu?

Elbette ki olmazdı. Yukarıda anlattığım nedenlerden dolayı olmazdı. Her alanda başarılı olan, her alanda gurur duyduğumuz işler yapan çok sayıda sporcumuz, çok sayıda vatandaşımız ya da pek çok branş olsaydı Ampute Milli Takımımız’ın başarısı da alıştığımız, bize normal gelen sıradan başarılardan biri olur ve bu ilgiyi görmezdi. Ama her yanda aşağılandığımız, vize yasakları ile ulusça izzeti nefsimizle oynandığı, A Milli Futbol Takımımız’ın laubaliliği ile utanç vesilesi olduğu, basketbolcularımızın başarıya çok uzak kaldığı, haltercilerimizin, atletlerimizin dopingle hepimizi rezil ettiği yerde bu çocukların başarısına ihtiyaç vardı ve herkes o yüzden oraya koştu.

ENGELLİ SPORLARDA BAŞARILIYIZ ÇÜNKÜ KİMSE MÜDAHALE ETMİYOR!..

– Peki amputelerin ne farkı var? Ya da genel olarak engelliler sporlarında daha başarılı oluyoruz da diğerlerinde neden olamıyoruz?

Yanıtı çok basit ve örnek olacak cinsten. Oralarda başarılıyız çünkü oralar kimse müdahale etmiyor. Türkiye Paralimpik Komitesi, dünyadaki paralimpik komiteler arasında en saygınlarından biri. Orada; şan, şöhret, para güç peşinde koşan adamlar yok. Tam aksine bu işi bilen, bu işe ömrünü vakfetmiş, cebinden milyonlar harcamış, dünya çapında bu işin üstadı adamlar var. Biliyor musunuz ki, Alman Tenis Federasyonu Başkanı, Almanya’da engelli tenisi için Türkiye Paralimpik Komitesi Başkanı’ndan danışmanlık istiyor. Futbol ve diğer sporlar da o sporun kendi içinden yetişmiş kendini yetiştirmiş, uluslararası tecrübeye sahip, ehil kişilere teslim edilse o başarılar oralarda da olacaktır. Kuşkunuz olmasın.

**************

GENETİK, ATLETİK PROBLEM YOK, SORUN YÖNTEMDE

– Herkes A Milli Takım’ı kurtarmak için bir formül ortaya koyuyor. Sizin formülünüz nedir?

Bir model seçerseniz ve ısrarla o modeli uygularsınız. İşi ehline verirsiniz. Vizyonu olana teslim edersiniz. Milli takımı geçici formüllerle kurtaramazsınız. Belki bir turnuvaya katılırsınız ama uzun vadeli, kalıcı bir futbol düzeni kuramazsınız. Soru basit. Almanya’daki 3 milyon Türk’ten bir sürü şahane futbolcu çıkıyor. Türkiye’deki 80 milyon Türk’ten niye çıkmıyor? Demek ki, organizasyon kötü. Düşünün ki, Türkiye Süper Ligi alt yapı olarak Almanya’yı kullanıyor çünkü kendi içinden adam çıkmıyor. Beşiktaş’ın yerlileri Alman veya Hollanda kökenli. Galatasaray’ın yerlileri de öyle. Milli Takım bile büyük oranda Almanya’da yetişmiş Türkler. Demek ki genetik bir sorun yok. Atletik bir sorun yok. Sorun yöntemde. Siyaseti de suçlamasın kimse. Onlar aslında iyi niyetle bir şeyler yapmaya çalıştılar. Terim’e verilen unvan ve yetkiler bunu sağlamak içindi. Yapamadı. En azından çıkıp niye yapamadığını anlatırsa, Türk futboluna bir hizmet daha etmiş olur. Mesela niye Faruk Süren veya Ali Şen gibi adamların Federasyon Başkanı olması düşünülmez. Bunlar vizyoner adamlar. Dünya futbolunu bilen adamlar ve organizasyon yetenekleri var.

**************

BÖYLE BİR BAŞKAN OLSAM HEMEN ANAHTARI VERİRİM

– TFF bu işi götürebilecek mi, sizin görüşünüz ne?

Ben bir adamın past performansına bakarım. Sevgili Yıldırım Demirören’in de past performansına bakarım. Beşiktaş Başkanı iken ne yapmış ki, federasyon başkanı iken ne yapsın. federasyon, Türk futbolunu yönetmiyor. İdare ediyor. O da ancak buraya kadar işte. Federasyonda benim en güvendiğim adam Hüsnü Güreli. Yıllardır bir proje üzerinde çalıştı. Ne oldu? Yaptırdılar mı? Çünkü organizasyon bozuk, kimsenin hakiki anlamda yetkisi yok, etkisi yok. Böyle bir federasyonunun başkanı olsam, yarın götürür anahtarı teslim ederim. Hatta dün etmiştim bile.

**************

SENDE ÇAMUR VAR, OT VAR, GÖKDELEN İSTİYORSUN!

– Siz Lucescu’yu en iyi tanıyanlardan birisiniz. Milli Takım’daki üç maçlık serüvenine ne diyorsunuz? Sizce kalmalı mı? Eğer gönderilirse yerine kim gelmeli?

Wenger’i getir, Capello’yu getir, Mourinho’yu getir, kimi getirirsen getir, organizasyon bozuksa yürümez. Adamın eline un ver, su ver sonra de ki, beton yap. Malzemen ne ki, getireceğin hoca ne yapsın. Gelen hocaya yetki vereceksin, federasyona adam gibi adam getireceksin ki, organizasyonu da yapsın. Elinde çimento yoksa, çimento fabrikası da kursun, demir yoksa demir cevheri çıkarıp, demir haline getirebilsin. Sende çamur var, ot var. Ondan betonarme gökdelen istiyorsun. Olmaz. Olsa olsa kerpiç ev yapar. O da tek katlı olur. Ya da biri kerpiçten gökdelen de yapar ama sen tam gökdelen diktim diye sevinirken başına yıkılır.

**************

ARDA’YA KIZMADAN ÖNCE HERKES KENDİSİNE BAKSIN

– Bloomberg HT’de Mustafa Denizli hocadan sonra siz de Arda’nın gülüşüne farklı baktınız. Milli Takım’da arkadaşlarıyla kavga eden, prim için büyük sıkıntılar yaratan, hocasıyla kavga eden, gazeteci döven, kötü örnek olan, Milli Takım’da futbolcu egemenliği kuran Arda’ya artık anlayışla bakmak mümkün olabilir mi?

Dün kendi köşemde de yazdım, biz ulusça faturalarımızı başkalarına ödetme meraklısıyız. Futbolda küçücük bir ada takımına yenildik diyoruz. Kardeşim, bırak futbolu biz küçücük adaya yenilmişiz millet olarak. Adamların kişi başı milli geliri bizim 3 katımızdan fazla. Yaşam beklentileri bizden 8 yıl daha uzun. Amerika’dan vize almalarının önünde engel yok. Daha sayayım mı? Sen adamlara saha dışında yenilmişsin zaten, istiyorsun ki, senin çocukların çıksın intikamını alsın. Arda’ya kızıyoruz. Tamam kızalım. Peki o zaman niye oynatıyoruz Milli Takım’da? Elinde 10 Arda daha var da, biz bu kötü olanını mı oynatıyoruz. Mesele şu ki, bizde Arda’nın kızdığımız huyları geçer akçe. Arda gazeteciye saldırdı diye kızıyoruz. Ama gazete basan, Ahmet Hakan’ı dövdüren adamı bakan yardımcısı yapıyoruz. Arda’nın ardından gelen gençlere ne mesaj veriyoruz: “Dövebilirsin sorun yok!”

Arda’ya kızmadan önce herkes kendine bakacak. Kim kendi işini Avrupalı rakibinden çok çok daha iyi yapıyor, kim kendi işinin hakkını evrensel ölçüde veriyor ki, Arda’dan bunu yapmasını isteme hakkını kendinde bulunduruyor. Mesela bizim Arda’ya kızan sanayicimizin uluslararası rekabetteki yeri ne? Bak kardeşim, çöküş bir bütündür. Her yer çökerken bir yer ayakta kalamaz. Kalırsa şansa kalır o da uzun süreli olmaz. Sonunda onu da devirirler. Ülke neyse futbolu odur.

**************

MUHTEMELEN DERBİYİ G.SARAY KAZANIR AMA…

– Lige dönersek, çok önemli maçların oynanacağı haftalara giriyoruz? İki hafta sonra G.Saray-Fenerbahçe maçı var. Başakşehir ile Beşiktaş da oynuyor… Ne olur?

Derbiyi bilemem. Muhtemelen Galatasaray kazanır ama Fenerbahçe’nin bu maçı Şampiyonlar Ligi finali gibi oynayacağını tahmin etmek zor değil. Keyifli bir maç olması muhtemel. Ama önce Galatasaray bir Konya’yı geçsin bakalım. Galatasaray- Fenerbahçe maçında beni korkutan iki Fenerbahçeli oyuncu var. Ozan Tufan ve Josef. Güzel bir maç bekliyorum. Beşiktaş’ın, G.Birliği’nden sonra oynayacağı Başakşehir maçı da ilginç olacak. İki iyi teknik direktör arasında geçecek. Beşiktaş’ın kadrosu daha iyi ama Başakşehir’in de iyi kozları var. Emre’ye bağlı her şey. Ve bakın şu Türk futbolunun rezaletine. 37 yaşındaki Emre, hem takımında hem Milli Takım’da hala en önemli futbolcu.

Erişilebilirlik Araçları