Zirveyi hakemler ve TFF belirledi

“Quaresma bu sezon en az 3 kırmızı kart görmekten hakemler sayesinde kurtuldu. Zaten şu anda zirvedeki iki ekip, hakem hatalarından puan kaybı yaşamayan takımlar. Çok açık ki, zirveyi hakemler veya TFF belirledi. Başakşehirli oyunculara verilen cezalar komediydi. Talisca’ya da bir maç verilince çok güldüm”

– Sorulara en sıcak konudan başlayalım; Bursa-Beşiktaş maçı. Şu anda en çok konuşulan konu Q7… Hakem hocalarının neredeyse tümü “Portekizli yıldız en az 2 kırmızı görmeliydi” diyor… Bu konuda siz ne diyorsunuz? Sizce Q7 özel bir koruma altında mı?

– Özel mi, genel mi yoksa tüzel mi bilemem ama Quaresma’nın etrafında galiba görünmezlik kalkanı var. Quaresma ne yaparsa yapsın hakemler “Görmüyorlar”. Portekizli’nin bu sezon en az 3 kırmızı kart görmekten hakemler sayesinde kurtulduğu çok açık.

İlki yanlış hatırlamıyorsam Trabzon maçındaydı ve rakibin ayağını kırmaya yönelik bir hareketi, değil kırmızı, sarı kartla bile cezalandırılmamıştı. Başka maçlarda da iki sarı karttan atılmasını gerektirecek hareketleri oldu. Bursa önünde ise en az iki sarı kart, bir direk kırmızı kart, bir de ikinci sarıdan kırmızı kart görmesi gerekiyordu.

Sezon başından beri Beşiktaş lehine çok hakem hatası oldu, onu da hep beraber gördük. Zaten şu anda ligin zirvesindeki iki takım hakem hatalarından puan kaybı yaşamayan takımlar. Çok açık ki, zirveyi hakemler veya federasyon belirledi. Hatırladığım kadarıyla Beşiktaş sadece 2-3 hafta önce bir hakem hatası sıkıntısı yaşadı. Bu durum saha dışında da böyle. Başakşehirli oyunculara verilen cezalarda komediydi. Bunların Tahkim tarafından iyice azaltılmasındaki trajikomik durum, Talisca’nın parmak hareketinin bir maçla cezalandırılması, bunlar hep şüphe uyandıran hareketler.

– Talisca’nın ucuz kurtulması, Başakşehir’e verilmeyen cezaların bir bedeli olabilir mi?

– Federasyon, PFDK-Tahkim el birliği içinde türlü utanca imza atıyorlar. Aşikar olan bu iki takımın eşit derecede korunup kollandığı. Dil çıkarmaya 3 maç, orta parmağa 1 maç. Şimdi ağzımı bozdurmayın bana. Retweet’e ceza var, aleni küfre ceza yok.

 

Demek ki Yıldırım tribünleri önemsemiyor

– F.Bahçe’de Aykut Hoca kesin başa geçecek gibi. Bu konudaki yorumunuz nedir?

– Hayırlı uğurlu olsun. Anladığım kadarıyla Aziz Yıldırım, Saracoğlu tribünlerinin önümüzdeki yıl da boş kalmasını pek önemsemiyor.

 

Köpekler istedi diye atlar ölmez

– Herkesi üyelikten atıyorlar, sizi de atabilirler mi? Bir üye sizin de disipline verilmenizi önermiş.

– Beni G.Saray’dan atabilirler de, G.Saray’ı benden nasıl atacaklar! Dursun Özbek şunun şurasında iki yıldır G.Saray’la ilgileniyor. Benim 40 senem geçti bu kulüpte. Kimi sever kimi sevmez. Sevgi böceği değilim. Dilim sivri. Herkesin yüzüne konuşurum. Kızan da olur, seven de! Küfür etmiyorum, terbiyesizlik yapmıyorum. Eleştiriyorum. Bundan da rahatsız oluyorlarsa açık söyleyeyim, atmalarına da gerek yok. “Seni bu kulüpte istemiyoruz” diye 600 imza toplasınlar hemen istifa ederim. Beni disipline vermelerini isteyen kişi Ahmet Özdoğan diye biri. Doktormuş. Adını duyurmak, meşhur olmak için G.Saray’ı kullanan birisi. G.Saray’da bir gün bir taşı bir yerden alıp bir yere koymuş mu, görmedim, duymadım. Ama G.Saray’ı mahkemeye verecek kadar G.Saraylılık’tan uzak olduğunu biliyorum. Ona Lucescu’dan bir alıntı ile yanıt vermek isterim. Sevgili Mircea atların ne zaman ölmeyeceğini söylemişti hatırlarsanız. “Köpekler istedi diye atlar ölmez” demişti değil mi!

Çok beğendim, metni imzaladım

– İmza kampanyasının durumu nedir. 700’de kilitlendi kaldı gibi…

Benim o kampanya ile doğrudan bir ilgim yok. Kampanyayı organize edenlerden tanıdıklarım var. Sevgili kardeşim Özer Saracoğlu ve Alper Üner’in ve galiba Jerfi Fıratlı’nın da aralarında bulunduğu bir grup. Metni fikrimi sormak için yollayınca haberim oldu. Çünkü biri adına değil, G.Saray adına hazırlanmış bir metindi. Beğendim ve imzaladım. İzinlerini de alarak sosyal medyada paylaştım. Orada mesele sayı değil. 700 bile büyük rakam. Bir grup gerçek G.Saraylı’nın, G.Saray değerlerinden uzaklaşılmasını gösterdiği tepki var ve imzalayanların yüzde 90’ının üye numarası 10 binin üzerinde olan gençler.

 

En tahammül edemediğim şey, zekamla alay edilmesi

– G.Saray Divan Toplantısı’nda yaptığınız konuşma büyük ses getirdi. Ama siz bunu zaten aylardır söylüyorsunuz. İnsanlar yeni farkına vardı…

– G.Saray’ın sorunları ve yönetim hataları hakkında üç gün hiç durmadan konuşabilirim. Dediğiniz gibi ben bunları hep söylüyorum ama Divan Kurulu’nda duygusal bir patlama ile söyledim. Çünkü en tahammül edemediğim şey zekamla alay edilmesi. Başkan sağ olsun, hepimizi aptal yerine koyan konuşmalar yapıyor. Oradakilerden başkaları bundan rahatsızlık duymayabilir veya rahatsızlığını dile getirmeyebilir fakat ben aptal yerine koyulmaya tahammül edemem. Hele hele ömrümü verdiğim kulübümde. Riva ve Florya satılmış. Bir miktar parası gelmiş. Başkan “Borç ödedik” diyor ama raporlara göre banka borçları azalacağına artmış. Mağazacılık rekor satış yapmış, G.Saray en çok forma satan kulüp olmuş ama 12 milyon TL zarar var. Oysa birkaç ay önce mağazacılığın ne kadar karlı olduğunu anlatıyordu başkan.

SELAHATTİN ABİ ‘AĞZINA SAĞLIK’ DEDİ

Mecidiyeköy’deki otel inşaatı turizmin durumu nedeniyle durdurulmuş. Yahu 6 ay önce o Divan’da ben çıkıp “Turizm sektörü daha da kötü olacak. Otel yapmayalım. En azından oraya en iyi ne olur diye araştırma yaptıralım” dedim diye bana kızdılar. Başkan “Ben duayen turizmciyim” dedi. Ve “Kimse kiralamazsa yılda 5 milyon dolara ben kiralarım” açıklaması yaptı. Ben de “Bitir o zaman ve kendin kirala” dedim. Sonunda da başkanı seçime gitmeye ve en azından yönetimi yenilemeye, istifa edenlerin yerine takviye yapmaya davet ettim. Konuşmam bitince Selahattin Abi (Beyazıt) sarıldı ve ‘Ağzına sağlık’ dedi.

 

Özbek kulübü enkaza döndürecek

– G.Saray’da seçime bir yıl var. Bu sürede Dursun Başkan idare edemez mi sizce?

– Bu şekilde edebilir ama kulüp enkaza döner. Şimdi sosyal medyaya bağımlı olduğu için ve tepkilerden korktuğu için büyük paralar harcayarak transferler yapacak. Ama mesele futbolcu değil, kötü yönetim olduğu için yine başarı gelmeyecek. Lig başladıktan kısa süre sonra bu kez Tudor’u kovacak. Yeni birini getirecek. 

 

Başkana hep anlattık ancak tınmadı bile!

– Dursun Özbek, divan toplantısında çıktı ve doğrudan size “Çözümün varsa bunları gel bana anlat” dedi…

– Başkan sihirli değnek bekliyor benden. Bende değnek yok ama akıl var. Bu işler doğru yaklaşımlarla çözülür, milyarlar getirecek mucize projelerle değil. Başkan her zamanki gibi olayı saptırıyor. Biz başkana defalarca gittik. O da bize geldi. Hep anlattık. Mesela bu arazi satışında ‘GYD kur’ dedik. ‘Arazi geliştirme işi kontrolümüzden çıkmasın’ dedik. ‘Daha karlı olur, daha az vergi öderiz’ dedim. Dinledi mi? Asla. Mağazacılıktaki hatalara dikkat çektik. Geçen yıl tam da bugün. Stoklara, maliyetlere dikkat çektik. Tınmadı bile! Ne yapayım, başkanla yaptığım tüm görüşmeleri kayıt altına mı alayım kamerayla!

 

Sorun Liseliler değil kulüp esnafı

– Taraftarın hem Özbek’e hem de ‘Liseliler’e karşı bir tepkisi var. Lise bir anda tu kaka oldu…

– Bak o Lise, Türkiye’nin en muazzam okuludur. Ona laf söyletmem. O imza kampanyasını yapanların önemli bir bölümü de liseli. Biz Galatasaray Lisesi mezunuyuz ama Liseci değiliz. Taraftarın görmediği asıl sorun bu değil. Bir grup “Kulüp esnafı” var. Bunlar o kurula girsinler, bu kurula girsinler. G.Saray’dan bazen maddi, bazen manevi nemalansınlar. Güç, prestij sahibi olsunlar. Bunun peşinde bir grup “G.Saray bezirganı”. Bunların hayatta bir kimliği, başarısı, saygınlığı yok ve G.Saray’ın büyüklüğünden kendilerine güç ve saygınlık koparmak istiyorlar. Bu yüzden de kulübün saygınlığına zarar veriyorlar. Asıl sorun bunlar. Lise ile falan alakası yok konunun. Adam olmakla var. Mesela G.Saraylı işadamları diye bir şey var. Bunlar G.Saray adından nemalanmak, iş kotarmak dışında kulübe ne sağlarlar. Sadece gazetede fotoğrafları çıksın diye futbolculara plaket verirler.

 

Hem döver hem bağırır!

– Beşiktaş Başkanı Fikret Orman maç sonunda “Geçen sene şampiyon olmamızı istiyorlardı, bu sene herkes bize karşı” dedi. Bu sözlerle ilgili siz ne düşünüyorsunuz?

– Fikret Orman’ın açıklamaları da az önce bahsettiğim komedinin 2. perdesi. Türk argosunda amiyane bir tabir vardır, “Hem döver hem bağırır” diye kibarca söyleyebileceğimiz. Orman’ın yaptığı tam bu. Orman’ın başkanı olduğu takımın bir haksızlığa, bir kıyıma uğradığı falan yok ama yine de tedbiren bağırıp duruyor ki, diğer takımların feveranından etkilenip de kimse onların üzerine gelmesin diye.

 

Beşiktaş şampiyon olursa daha çok kişi sevinecek

– Beşiktaş, Başakşehir’in 2 puan önünde lider durumda. Kalan haftalar için ne söyleyeceksiniz?

– Daha önce de söyledim Beşiktaş’ın kritik maçı Kasımpaşa. Kasımpaşa bu yıl “Lider katili”. Zirvedeki takımları yenmeye bayılıyor. Beşiktaş için zor maç. Başakşehir’in ise hem iki deplasmanı var hem de bunlardan biri Trabzonspor. Gerçi Trabzon bir miktar düşüşte ama yine de zor maç. Bu maçlara kadar bir şey belli olmaz. Bu maçlarda Beşiktaş puan kaybetmezse son maçta öyle böyle kazanır. Tabii her iki takım da puan kaybedebilir. Beşiktaş şampiyonluğa daha yakın. Doğrusunu isterseniz ben de Beşiktaş’ın şampiyon olmasını istiyorum. Nedeni ise çok basit; Beşiktaş şampiyon olursa daha fazla sayıda taraftar mutlu olacak.

Erişilebilirlik Araçları