“Kulübün muhasebesine bomba bıraktılar”

“Dursun Özbek, bütçeyi aşmadık falan diyor ama takke yakında düşer. Bakalım UEFA, Özbek’le aynı fikirde olacak mı? Taraftarla barışmak için Serdar Aziz’e 4,5 milyon Euro artı üç futbolcu verilir mi? Trabzonspor’un kurtulmak istediği Cavanda’ya 1,8 milyon Euro bonservis verilir mi? Evet, şimdilik taraftar sakinleşti ama kulübün muhasebesine de bir bomba bırakıldı.”

Galatasaray’ın transferleri için ne diyeceksiniz? Sanki kulüp ile taraftar barışmış gibi. Her şey iyi gidiyor gözüküyor? Siz ne diyeceksiniz?

– Kulübün geleceğini düşünmez, tribünlerin tepkisini düşünerek iş yaparsanız taraftarla geçici barışlar sağlayabilirsiniz. Bunu Canaydın da yaptı, Aysal da yaptı, Özbek de yapıyor. İyi de bu paralar nasıl ödenecek, kim ödeyecek, bütçe ne olacak, UEFA’dan yine ceza gelirse ne yapılacak? Bunları düşünen yok. Dursun Başkan, bütçeyi aşmadık falan diyor ama takke yakında düşer. Bakalım UEFA, Özbek’le aynı fikirde olacak mı? Taraftarla barışmak için Serdar Aziz’e 4,5 milyon Euro artı üç futbolcu verilir mi? Trabzonspor’un kurtulmak istediği Cavanda’ya 1,8 milyon Euro bonservis verilir mi? Trabzon zaten atmış adamı. En azından kiralık alırsın niye 1,8 milyon Euro veriyorsun… Madem böyle bir takım kuracaktın niye doğru düzgün bir teknik direktör almadın. Evet, şimdilik taraftar sakinleşti ama kulübün muhasebesine de bir bomba bırakıldı.

BEŞİKTAŞ VE F.BAHÇE AKILLI G.SARAY HOVARDA

Her yıl sezon başında F.Bahçe şampiyon ilan edilir. Ama ilk kez Beşiktaş ve G.Saray, F.Bahçe’yi solladı. Şimdi yarışın bu iki takım arasında olacağı söyleniyor. Görüşünüz?

– Çünkü Aziz Yıldırım en azından mali konularda akıllı bir başkanlık yapıyor. UEFA’nın şakası olmadığını gördü. Ayağını yorganına göre uzatıyor. Beşiktaş da aslında akıllı. Çılgın bonservisler ödemedi. Kiralamalarla, bonservis bedeli olmayan oyuncularla takım kurdu. Hovardalık yapan bir tek Galatasaray var. Levent Nazifoğlu ve Ayhan Akbin bakalım kulübü nereye götürecekler. Dursun Özbek’i de anlamak mümkün değil. Nazifoğlu yönetime aday olan bir listede yer aldı ve çok az oy aldı bu liste. Şimdi, kongrenin güvenip seçmediği birine kulüp emanet. Hayırlısı.

TERİM’İN AKLINA SAYGI DUYMAK ZORUNDAYIZ

Maçtan sonra Fatih Terim, kendisine sorulan Galatasaray sorusuna net bir yanıt vermedi. Öyle bir konuştu ki sanki bir teklif var gidince görüşürüz gibi konuştu. Siz bu konuda ne söyleyeceksiniz?

– Bu tavır Fatih Terim’in klasik tavrıdır. G.Saray’dayken Milli Takım kapısını aralık tutar, milli takımdayken G.Saray kapısını. Yani “Çaresiz değilim, size mahkûm değilim” mesajı verir hep. Çok da akıllıca bir tavırdır aslında. Elini güçlendirir, işini kolaylaştırır. Terim’in aklına, kurnazlığına hepimiz saygı duymak zorundayız.

ARDA TURAN BU TAKIMA LAZIM

Caner’in bundan sonraki ilk maçta çağrılacağı konuşuluyor. Ancak Arda’nın ise daha ileriki zamanda kadroya dâhil edileceği yorumları yapılıyor. Siz de aynı fikirde misiniz? Bu maçtan gereken mesajlar alındı mı sizce?

– Caner’i bilmem ama Arda bu takıma lazım ve alınır. Cumhurbaşkanı da söylediğine göre alınacaktır. Arda da geçmiş hatalarından ders çıkarmışa benziyor. Alınırsa başarılı olur. Ben Tolga Ciğerci’nin de bu takımda yer alabileceğini düşünüyorum. Tabii santrfor sıkıntımız büyük. Oraya ilaç olacak birini bulamıyorum. Cenk gayretli, istekli ama sınırlı.

LİDERİMİZ YOK GOLCÜMÜZ YOK

Hiç kimsenin puan beklemediği bir maçta A Milli Takım, 24 yaş ortalaması ile Hırvatistan’dan puan aldı. Belki biraz şanslıydık ama iyi de mücadele ettik. Bu değişim için ne diyorsunuz? Karşılaşmayı nasıl buldunuz?

– Tamamen katılıyorum. Şanslıydık ama iyi mücadele ettik. Zaten futbolda şans yanınızda olmazsa işiniz çok zor oluyor. Maçtan önce HT Bloomberg’de her pazartesi katıldığım spor programında maç ne olur sorusuna şöyle bir yanıt verdim: “5’ten aşağı yiyeceğimiz her skor başarıdır. Biz genç ve tecrübesiz bir takımız. Rakibimiz ise çok iyi bir takım. Ama futbol bu belli olmaz. ‘Futbol Tanrısı’ deyince kızıyorlar ama futbol perisi yanımızda olur, üç beş top direkten döner, kaleci birkaç imkânsız gibi görünen top kurtarır. Kaleci uçar, rakibin vurduğu top ayağına çarpar çıkar, bir beraberlik falan da alabiliriz ama normal sonuç fark yememizdir” demiştim. Nitekim biraz da öyle oldu.

Üç hatta galiba 4 top direkten döndü. Kalecimiz ikisi hayli zor olan kurtarışlar yaptı, bir top da kalecimize çarptı. Bizim de frikiğimiz rakipten falso alıp kaleciyi yanılttı ve gol oldu. Berabere kaldık. Doğru, çok iyi mücadele ettik ama çok iyi mücadele yetmez Rusya’daki finallere gitmek için. Takımın hala lideri yok, etkili bir golcüsü yok, savunma zaafları var. Orta alan teknik açıdan henüz ham.

“EMRE MOR DELiRMiŞ OLMALI“

Öfkeli haller, sinir, hakemle oynama, hocaya posta koyma. Delirmiş. O efendi çocuk bir anda canavara dönüşmüş. Danimarka’da yetişmiş, Avrupalı futbolcu gözüyle bakıyoruz ama Türk geni hemen çıkmış ortaya.”

Emre Mor krizi için ne diyeceksiniz? Biraz sinirli ve agresif. Psikolojik olarak kendini düzelttiği ve teknik olarak takım oyununa da adapte olduğu zaman da geleceği çok parlak. Ama çok yetenekli olup da yitip giden çok futbolcu gördük. Sizce ne yapılmalı?

– Bu çocukta Messi kumaşı var. Ben bu kadar üst düzey yetenekli iki Türk futbolcu gördüm. Biri Sergen’di. Zidane, Maradona, Platini, Hagi gibi bir adamdı Sergen. Çok daha büyük takımlarda dünya yıldızı olurdu ama istemedi. Emre de öyle. Dortmund onun için büyük şans. 21 yaşında Real’e, Manchester’a, Barcelona’ya 100 milyon Euro bonservis bedeliyle gidebilecek bir yetenek. Ama babasından geçen Türk geni içinden fışkırmaya başladı. Öfkeli haller, sinir, hakemle oynama, hocaya posta koyma.Dur ulan bir beş dakika! Delirmiş. O efendi çocuk bir anda canavara dönüşmüş. Sürekli hakeme itiraz, sürekli el kol hareketi. Kızgınlık gösterileri. Terim, iyi dayandı onu değiştirmeden önce. Sonra Terim’e de tavır almış. Olacak iş değil. Danimarka’da yetişmiş, Avrupalı futbolcu gözüyle bakıyoruz, ama demin de dediğim gibi içindeki Türk geni hemen çıkmış ortaya. Bu çocuk bir- iki yıl içinde yüz milyon Euro bonservisli birine dönüşebilir ama böyle davranırsa bir halt olmaz.

‘FENERBAHÇE KÜME DÜŞÜRÜLMEMELİ’ DİYEN İLK YAZAR BENİM’

3 Temmuz’un başlangıç sürecinde Fenerbahçe’nin küme düşürülmemesi gerektiğini yazan ilk kişi sizsiniz. F.Bahçe’nin bunun farkında olduğunu düşünüyor musunuz? 

– Evet, bunu yazan ilk ve tek kişiyim ve o günlerde bu yüzden az küfür işitmedim. Bazı gazete ve gazeteciler bu yüzden beni hedef yaptılar. Şikeye teşebbüs edenlerle veya yapanlarla F.Bahçe’nin kurumsal kimliğinin ayrıştırılmasını ilk söyleyen benim. Çünkü bir başkan veya bir yönetici F.Bahçe’ye yakışmayacak, eylemlerde bulundu diye o kulübün karalanmasına karşı çıktım. Keza dönemin G.Saray Başkanı Aysal durduk yerde bu konuya müdahil olunca ona tepki gösterip “F.Bahçe bizim ezeli ve ebedi rakibimiz. Zor gününde ona vuramayız. Bizim işimiz değil.” diyen de benim. Bunlar doğru olduğuna inandığım için söyleyip yazdım o zaman. Hepsi arşivde duruyor. Ama bizim meslek böyle bir meslek. Bin gün boyunca “Adam çok doğru yazıyor” diyenler, bir tek ayaklarına basınca size “Şerefsiz, satılmış, yalancı” yaftasını yapıştırır. Hiç ama hiç umursamıyorum. Sadece kendi vicdanıma karşı sorumluyum.

 F.Bahçe Kulübü, sizin yazınızdan sonra bir bildiri yayınladı. Yanıt verecek misiniz?

– Niye vereyim ki! Koskoca F.Bahçe Kulübü’nün benim gibi kıçı kırık bir spor yazarına sayfa sayfa yanıt vermesine şaşırdım ama benim nasıl ki, söyleme, eleştirme hakkım varsa onların da bana yanıt verme hakları var. Tek dileğim söylediklerimi doğru anlayabilmeleri.

F.BAHÇELİ OLMAYAN MEDYAYA ALIŞIK DEĞİLLER

Serdar Ali Çelikler, FETÖ’den en fazla zararı G.Saray’ın gördüğü şeklindeki görüşünüze katılmadı. Bu konuyu biraz daha açar mısınız? G.Saray neden daha fazla zarar gördü.

– Benim en büyük hayal kırıklığım Serdar Ali Çelikler’in yazısı oldu. Çünkü ben Serdar’ın çok zeki, olayları iyi anlayan ve gözlemleyen biri olduğunu düşündüm hep. Hatta bu yüzden kendisine gazetenin başında olduğum dönemde siyaset yazmasını bile teklif ettim ama istemedi. Serdar’ın benim yazımdan yola çıkarak yazdıkları bende bu yüzden hayal kırıklığı yarattı. Ben Serdar’ın daha iyi anlayan biri olduğunu düşünürdüm.

Ben Fenerbahçe FETÖ’cüdür falan demedim. Demem de. Benim söylediğim şu. Bu kadar uyanık ve her şeyi bildiğini söyleyen Aziz Yıldırım bile FETÖ’cü olduğu ortaya çıkan kişileri kulübe üye yapmış, kendisine kumpas kuranlar kendi kulübünün üyesi ve Başkan Yıldırım bu kişileri kendi üye yapmış. FETÖ’cü Emre’yi Fenerbahçe’ye almış, şimdi Galatasaray’ı suçluyor. G.Saray’da futbolcu olarak FETÖ’cüler olmuş ama bunlar her yerde vardı diyorum. Serdar ise tam aksini söyleyerek “F.Bahçe’yi FETÖ’cü ilan edecekler” diyor.

Delirmiş olmalı. Evet, en büyük zararı G.Saray gördü çünkü her taraf bunlarla dolu iken şimdi sadece G.Saray’daki futbolculardan ötürü bir tek G.Saray suçlanıyor. Benim dediğim bu. Tabii Serdar’ın rahatsızlığını anlıyorum. Eskiden medyada sadece F.Bahçe’nin borusu öterdi. Rahmetli Erol Simavi 25 yıl önce bana “Fatihcim, bu gazetecilikte her şeyi yazabilir, her şeye karşı olabilirsin ama F.Bahçe aleyhine yazmak bir gazetecinin sonunu getirir” demişti. Nitekim rahmetli Doğan Koloğlu bir F.Bahçeli futbolcunun sağlığı ile ilgili iddiaları gündeme getirdiği için Hürriyet’in spor müdürlüğünden olmuştu. Serdar gibi Fenerbahçe Cumhuriyeti mensubu yazarları rahatsız eden benim gibi, Hıncal gibi bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda Galatasaraylı’nın medyada varlık gösterebilmesine alışık değiller… Fenerbahçeli olmayan medyaya da alışık değiller, “Nerden çıktı şimdi bunlar” diyorlar.

BEŞİKTAŞ İYİ TAKIM KURDU

Beşiktaş kadrosunu çok güçlendirdi. Transferleri nasıl buluyorsunuz?

– Öyle görünüyor. Bunu akıllıca çok da para harcamadan yaptılar galiba. Aldıkları oyuncular benim yakından takip edip bildiğim oyuncular değil. En azından bazıları değil ama iyi oldukları söyleniyor. Bildiklerim ise iyi transfer. Elbette her yeni transfer risk içerir. Uyum sağlar mı, takıma intibak edebilir mi, hoca ile anlaşabilir mi gibi sorular hep vardır ama kağıt üzerinde Beşiktaş da iyi takım kurdu.

Erişilebilirlik Araçları