“FETÖ’cüleri gönderdim, hedef oldum”

– Son günlerin en önemli tartışması, zamanında Fethullah’ı ziyarete giden G.Saraylı futbolcular. G.Saray’da siz de yöneticilik yaptınız. Futbolcuların arasına bu kadar sızmayı nasıl başarabildiler?
Bu oyuncuların büyük bölümü benim zamanımda yoktu. Sağır sultan bile duydu ve biliyor ki, ben Galatasaray’da bu yapıyla mücadele eden ilk ve belki de tek insanım. Müdürünüz Halil Özer o dönem G.Saray muhabiriydi. Benim 2. başkanlığım döneminde bunların son kalıntılarını takımdan temizlemek için mücadele ettiğimi çok iyi bilir. Hakan Ünsal’ı bu takımdan kim gönderdi? Kim o dönem İslamcı basının hedefi oldu? Açın arşivlere bakın.

ÜNSAL TEPKİ GÖSTERMİŞ
O dönem futbolculara haber yolladım. ‘Kimsenin ibadetine karışmam. Ama genç futbolcuları tarikatlara sokmaya çalışmanıza, birtakım yerlere, zikirlere götürmenize izin vermem. Yapanı bu kulüpte barndırmam’ diye. Hakan Ünsal buna tepki göstermiş. Ben de onu ve onun etkisindeki bir başka futbolcuyu gönderdim takımdan.

Kimsenin dinsel ya da cinsel tercihine karışmam ama bunu başkalarına empoze etmeleri, bu yolla takım içinde hizipler ve göç odakları oluşturmalarına izin vermem dedim o zaman. O günlerde bir gazeteci bana sormuştu bu durumu. Ben de “Türkiye ne kadar müslümansa, G.Saray da o kadar müslümandır” yanıtını vermiştim. Bunu soran Oray Eğin’miş. Hatırlamıyorum. Ama geçen gün kendisi yazmış. G.Saray’da Divan Kurulu’na resmi olarak bir yazı ile başvurup “G.Saray futbol takımındaki Fethullahçı örgütlenmenin araştırılmasını” isteyen kişi de benim.

01

“BERBAT OYNAYIP, KUPA ALDILAR”
– Süper Kupa finali için neler düşünüyorsunuz? Galatasaray en kötü yılında 2 kupa alma başarısı gösterdi. Şu ‘DNA’sında başarı var’ olayını biraz açar mısınız? Bu nasıl oluyor?

Geçen sene burada söyledim. G.Saray final takımıdır diye. Yine bu özelliğini gösterdi. Berbat oynadı ama kupayı yine aldı. Ya da Beşiktaş kupayı G.Saray’a verdi.

“GALATASARAY’DA TARAFTAR SAYISI ARTTI, KALİTE DÜŞTÜ”
– Süper Kupa’da izledik. Galatasaray seyircisinin yarattığı tahribat artık hem camiaya hem de takımlarına zarar verici boyutlara geldi. Onlar yüzünden kulüp antipatik olmaya başladı. Son 5 yılda 3 kez şampiyon olunmuş, sayısız kupa kazanmışlar, niye kızgın olabilirler? Beşiktaş’ın, F.Bahçe’nin yerinde olsalar ne yapacaklardı? Bu sıkıntı nedir?

Zaten Türk basının sorunu da bu; 5 yılda üç şampiyonluk. Peki bu şampiyonlukları Dursun Özbek mi kazandı? İkisi Ünal Aysal, biri Duygun Yarsuvat dönemi. Son maçta Özbek başkanlığı devralmıştı diye şampiyonluk onun mu olacak! Ben size sorayım; başkanı ve yönetimi G.Saray’a yakıştırabiliyor musunuz? 5 kupa diyorsunuz. Hangileri bunlar? Taraftarın çok önemsemediği Türkiye Kupası dışında bir şey var mı? Süper Kupa diyeceksiniz? Süper Kupa’yı alan Şampiyonlar Ligi’ne mi gidiyor? Geçen yıl ligde kaçıncı olduk? 6. mı? Hadi onu geçtik. Seyirciyi cezbedecek bir futbol var mı? Abuk sabuk transfer harcamaları yapıldı. Elde ne var? Takım iyi oynuyor mu? Altyapı hocasını futbolcular istedi diye teknik direktor yapmak mı başkanlık! Şampiyon olamıyorsan, Şampiyonlar Ligi’ne gidemiyorsan, gidince başarılı olamıyorsan G.Saray taraftarı memnun olmaz. Haklıdır da olmamakta. Tabii öfkeli olmak ayrı bir şey. Ona hak vermem mümkün değil. Konya’daki görüntü tam bir rezaletti. Ama ben G.Saray tribünlerinden uzun zamandır hoşnut değilim. Taraftar sayımız çok arttı ama taraftar kalitemiz düştü. Ali Sami Yen dışındaki maçlarda bunu çok daha net görebiliyoruz. Utanç verici tablolar sergiliyorlar bazen.

“EZELİ RAKİPLERİ GALATASARAY’I FAVORİ YAPIYOR”
– G.Saray’ı nasıl buldunuz? Kupa tamam ama bu futbol yeni sezon için yeterli mi?
Beşiktaş’ın ve F.Bahçe’nin zaafları göz önüne alınırsa G.Saray yine şampiyonluğun en büyük adayı. F.Bahçe hoca krizi yaşıyor. Beşiktaş ise takımı koruyamadı. Önemli kayıpları var. Yine iyi takım ama yeni kadro ile yeniden başlayacaklar. Bu da G.Saray’ı potaya sokuyor. Fakat bu yönetim ve bu teknik direktör ile nasıl olacak bilmiyorum. G.Saray muazzam kötü bir futbol oynuyor. Türkiye’nin, belki de dünyanın en hızlı hücumcularına sahip bir takım düşünün ki, bir tek ara pas veya uzun top oynamadan sürekli geri ve yan pas yaparak oynuyor. Bir yanda Bruma, bir yanda Sinan var ama bu oyuncuları deparla hücuma sokacak bir taktiğin yok. Halbuki Selçuk ve Sneijder gibi bunu çok iyi yapacak ayakların var. Ama hayır,

G.Saray ha babam de babam yan pas, geri pas. Hocanın tercihi mi, oyuncuların özgüven eksiği mi bilmiyorum ancak böyle ilkel bir futbol yok. Bruma ve Sinan derin toplarla ileri koşacak, Podolski ve Eren de pozisyona girecek. Bruma’yı Türkiye’de durduracak kimse yok. Ona 2-3 kişi verseler diğer alanlar açılır. Ama G.Saray’ın başında hoca yok

“KONYA’DA KİMİN HAKLI ÇIKTIĞINI HERKES GÖRDÜ”
– Geçen hafta deplasman yasağı konusunda bu köşede açıklamalarda bulundunuz. Yasağın kalkmamasını istediniz. Süper Kupa finali günü, çok yakın dostunuz Hıncal Uluç sizin görüşlerinize şiddetle karşı çıktı ve hayretle karşıladığını belirtti. Ama aynı gün Konya’da kıyamet koptu. Tırmıkla ve döner bıçağı ile birbirine saldıranlar vardı. Bu tabloya ne diyorsunuz?

Hıncal ağabeyin yazısını okudum ve güldüm. Kim istemez eskisi gibi karşılıklı tribünlerde oturup maç seyretmeyi. Onlar bağıracak, biz bağıracağız, statları yarı yarıya paylaştığımız günler bizim hatırımızda ve çok güzeldi. Ama Hıncal ağabey kendi gazetesini bile okumuyor anlaşılan. Artık eski Türkiye yok. Herkes yeni Türkiye’den bahsediyor. Yeni Türkiye böyle bir şey işte. Kimsenin kimseye tahammülü olmayan bir yer yeni Türkiye. Herkes birbirine kızgın, öfkeli, hatta neredeyse düşman. Adamın eşi, çocuğu rakip takımı tutuyor belki ama buna rağmen maça geldiği zaman gözü dönüyor. Düzeysiz yöneticiler, bu kinden, düşmanlıktan beslenen başkanlar da bunu körüklüyor. Sonra Hıncal ağabey de romantik romantik “Deplasman yasağı kalksın” diyor. Ben de en azından bu yıl sürmeli çünkü Türkiye’de olağanüstü bir durum, ülkeyi karıştırmak isteyenlerin fırsat kolladığı bir dönem var dedim. Konya’da benim mi, Hıncal ağabeyin mi haklı olduğunu gördünüz. Bunu her maç öncesi ve sonrası yaşamak ister misiniz?

“GÜNEŞ HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRATTI BENİ…”
– Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi’ne gidecek. Takımı izlediniz. Gomez’in eksikliği net belli. Ayrıca Sosa da Milan’a satıldı. Ne yorum getireceksiniz?
Şimdi yerine santrfor alacaklar ama Beşiktaş’ın iyi bir orta sahaya ihtiyacı var. Gökhan Töre ve Sosa gitti. Asıl açık orada. İdare edecek durumları yok. Tabii bir de santrfor iyi olur ama asıl boşluk Sosa’nın yerinde. Şampiyonlar Ligi için çok umutlu değilim ne yazık ki! Savunma kötü, hücum iyi değil. Savunma belki oturacak ancak yine de Devler Ligi seviyesinde değil gibi. O zaman çok iyi bir hücum hattın olmalı. O da yok. Yani çok umutlu olacak bir durum yok. O kötü G.Saray’ı yenemiyorsan kimi yeneceksin Avrupa’da. Belki Şenol Güneş faktörü devreye girer ama o da Süper Kupa finalinde beni hayal kırıklığına uğrattı. Yeni oyunculara şans vermedi.

“DICK ADVOCAAT’IN TEK ADAM YÖNETİMLERİNDE ÇALIŞMA BECERİSİ VAR”
– Haftaya sıcak bir haberle başladık. Fenerbahçe, Vitor Pereira’yı gönderdi, yerine Dick Advocaat’ı getirdi. Ancak geçmişinde UEFA Kupası ve Süper Kupa başarıları olmasına rağmen, Hollandalı isim daha İstanbul’a ayak basmadan sosyal medyada eleştiriler gelmeye başladı… Bir ricada bulanabilir miyim?
Bana F.Bahçe ile ilgili soru sormasanız nasıl olur! Her kulüpte olduğu gibi F.Bahçe’de de bir grup hazımsız taraftar var. F.Bahçe ile ilgili ne desem, okumadan, anlamadan, hatta hemfikir bile olsalar bana sövmeyi seven bir grup var. Bu hastalıklı tiplerden bıktım. Bunların hiçbir fikre tahammülü yok. G.Saraylıyım diye F.Bahçe hakkında fikir beyan etmememi yasaklayacaklar neredeyse. F.Bahçe’nin yeni teknik direktör seçimine gelince… Bu saatten sonra bulabilecekleri en iyi hocayı buldular herhalde. Dick Advocaat geçmişi başarılarla dolu bir hoca. Rusya’da da başarılı oldu. Yani tek adam tarafından yönetilen, başkanın büyük önem taşıdığı kulüplerde çalışma becerisine de sahip. Başarılı olur mu, olmaz mı bilemem. Bildiğim şudur. F.Bahçe yönetimi başarısızdır. Olmayacağını bile bile Pereira ile yazı geçirdiler ve sezon başlarken hoca değiştirip boş yere zaman kaybettiler. Oysa Advocaat’lı bir hazırlık dönemi çok daha iyi olurdu. Tabii şimdi ben bunu söyledim diye F.Bahçe’nin bir takım kiralık kalemleri ve trolleri harekete geçecekler ve ‘Fatih Altaylı Fetöcüdür’ diyecek kadar zavallı hale gelecekler! Bu ülkede Fetöcüler’e karşı ilk bayrağı açan adama Fetöcü diyecek kadar zavallılaşacaklar.

EN BÜYÜK FENER, BAŞKA BÜYÜK YOK!
– Son olarak Fenerbahçe-Grasshoppers maçı için ne söyleyeceksiniz?
Ne desem F.Bahçeliler kızacak ama ben şöyle diyeyim. Grasshoppers kim ki koca F.Bahçe’yi elesin! F.Bahçe her iki maçta 5’er tane atıp rahatça UEFA’ya kalır! UEFA’da da namağlup şampiyon olur! Gerçi şimdi artık UEFA değil, Avrupa Ligi ya her neyse.

Erişilebilirlik Araçları