Ucuz atlatmak

İspanyollar’dan 1, Çekler’den 3 puan bizi bir üst tura taşımaya yeter. Hatta 3 puanla bile 3. sıradan yola devam edebiliriz. Ama bu futbolla zor görünüyor.

Dün yine şanslı günümüzdeydik. Kim bilir belki de direklerde patlayan o toplar bize bir üst turun yolunu açacak. Şaka yaptığımı, dalga geçtiğimi düşünmeyin. Gerçekten şanslı günümüzdeydik. Türk Milli Takımı, Fatih Terim döneminin hiç kuşkusuz en kötü maçını oynadı. Türk Milli Takımı’nı bu denli tanınmaz halde görmek, şaşkınlıktan çok utanç vericiydi.

Sahaya çıkan kadroyu gördüğümüz zaman beklentimiz dışında bile olsa Terim’in tercihlerine saygı duymak durumundaydık. Ama maç başladıktan sonra bu tercihler sırıtmaya ve tercihlerdeki ısrar, tartışılır hale gelmeye başladı.

Oyunun ilk 5 dakikasında nasıl güçlü bir rakiple oynadığımızı zaten anlamıştık. Her iki taraftan güçlü bindirmeler yapıyor, özellikle Caner’in zafiyetinden faydalanarak sol kanadımızdan ortalarla kalemizin önünde pozisyon yaratmaya çalışıyorlardı. 5. dakikaya geldiğimizde 3 adet Hırvat ortası, ceza alanımızın üzerinden tehlike yaratamadan geçti.

OZAN İLE BABACAN GOLDE HATALI

Sonrasında bir miktar denge sağladıysak da bu denge bizim hücum yapabildiğimiz anlamına gelmiyor, sadece orta sahada ezilmemizi engelliyordu. Sahada tanınmaz halde bir milli takım dolaşırken futbolun gereğini yapan oyuncu sayımız bir elin parmaklarından fazla değildi. Hakan Balta ve Topal, insanüstü oynamaya çalışıyor, sağ bekteki Gökhan Gönül direniyor, Selçuk ise 3 kişilik oynayıp Oğuzhan’ın ve Ozan’ın açıklarını kapatmaya çalışıyordu.

Arda’nın aynı ligde top koşturduğu Modric ve Rakitic karşısındaki hali İspanyol basının Arda’yı neden hedefe koyduğunu da anlatır gibiydi. Oğuzhan, takımı 10 kişi oynamaya mahkum ediyor, Cenk Tosun topla değil, rakiple ve hakemle daha fazla ilgileniyordu. Ozan Tufan ise sahadaki bir diğer tosun olarak aval aval dolanıyordu. Ki nitekim, yediğimiz golde, Ozan’ın boş vermişliği kadar, eleme turlarının muhteşem kalecisi Babacan’ın da hatası vardı. Devre arasına bu sonuçla girerken umutlarımız tükenmemişti. İlk yarıyı büyük bir şans eseri tek gol yemiş olarak kapatmak ikinci yarılarda coşan millilerimizin maçı en azından beraberliğe taşıyabileceği konusunda içimizde bir umut yaratıyordu.

Gerçi takımda kötü oyuncusu sayısı o kadar fazlaydı ki, kimi çıkaracağına karar vermek Terim için zor bir sınavdı. Tribünden görünen futbol mantığı, Oğuzhan veya Ozan ikilisinden birinin çıkarılıp Hakan Çalhanoğlu’nun oraya kaydırılmasını, Hakan’dan boşalan yere ise Volkan Şen’in oyuna alınmasını söylüyordu. Santrfor Cenk Tosun ise yerini Burak Yılmaz’a bırakmalıydı. Bir diğer seçenek ise Cenk’i oyundan alıp santrforsuz bir futbola dönmek olabilirdi.

FUTBOL TANRISI ADİL DAVRANDI

Terim, Oğuzhan’ı çıkarmakla yetindi. Tercih yanlış değildi ama oyunu çok etkilemedi. Volkan’ın tanrı vergisi fiziği, kapı gibi Hırvatlar’ın arasında paspas olmasına neden oldu ve bir fayda sağlayamadı. Sonrasında Terim, santrfor sayısını artırıp Selçuk’u da biraz öne çekerek hücum gücümüzü artırmak istedi. Bu hamlelerin hiçbiri yanlış ya da kötü tercihler değildi. Ama ne yazık ki oyuncularımız bu kadar kötü olunca tercihlerin mantıklı olması sonucu etkilemedi.

En sonunda Emre Mor da oyuna dahil oldu. Hatta bir pozisyon bile yaratmamızı sağladı. Ama bu kadar kötü oynayan bir takımın makus talihini Emre de tek başına değiştiremedi. Buna rağmen, maçın başında Ozan’la bulup harcadığımız tek pozisyondan sonra maçın sonunda da bir pozisyon bulduk. Son anda hak etmediğimiz bir beraberliği alabilecektik ama genelde adaletsizliğiyle tanınan futbol tanrısı bu kez adil davrandı. Hak etmemiştik.

Şimdi size şunu söyleyeyim. Ben maç öncesi tüm yorumlarda da en zor maçımızın Hırvat maçı olduğunu, bu maçı kaybetmemizin bizi turnuva dışına atmayacağını, İspanya ve Çekler’den puan alabileceğimizi söyledim. İspanyollar’dan 1, Çekler’den 3 puan bizi bir üst tura taşımaya yeter. Hatta 3 puanla bile 3. sıradan yola devam edebiliriz. Ama bu futbolla zor görünüyor.

KEYİFLER YERİNE GELMELİ

Maç sabahı, milli takım kampından gelen futbolcu psikoloğu bir hanımefendi ile sohbet etmiştik. Söylediği aynen şuydu: “Takımda çok negatif bir hava var. Kamp otelinde hiç neşe yok. Bu beni ürkütüyor.” Bu sözleri paylaştığım TFF Milli Takımlar Sorumlusu Ali Dürüst, bu sözlere hiç katılmadığını söyledi ve “Keyifler yerinde, o hanımefendi herhalde yanlış anlamış” dedi. Benim bildiğim futbol keyif işidir. Terim’in bir an önce keyifleri yerine getirmesi lazım ya da inşallah Dürüst’ün dediği gibidir. Ben hala umutlarımı koruyorum. Durumu cumaya göreceğiz.

Ancak son söz olarak şunu belirtmek lazım. Maç sonunda sosyal medyada Arda ile ilgili şöyle bir mesaj vardı: “Yeni çekeceği reklam filmine hazırlanmak için kendini riske etmedi.” Bu acı mesaj umarım Arda’ya bu takımın çok önemli parçası olduğunu hatırlaması ve o sözü yazanların yanıldığını kanıtlaması için bir motivasyon unsuru olur. Ben her şeye rağmen bu çocuklara güveniyorum. Yenilseler de yenseler de bu millet onlarla…

Erişilebilirlik Araçları