Yıldırım’ın şarkısı: Ellerim bomboş

Maçtan önce “F.Bahçe favori ama G.Saray da finallerin takımı” demiştim. Sağ olasın G.Saray, beni haklı çıkardın. Üstelik de F.Bahçe karşısında Türkiye Kupası finallerinde 5’te 5 yaparak. Sarı-Lacivertliler, hiçbir medeni takımın yapmayacağı bir ‘çirkinliğe’ imza atarak 2.’lik madalyalarını almak için seremoniye çıkmadı. Ağustosta ligler başlamadan şampiyon olup, mayısta her şey bittiğinde “Ellerim bomboş” şarkısını bu kadar söylemek A.Y. için kolay olmasa gerek.

Maçtan önceki konuşmamızda “F.Bahçe favori ama G.Saray da finallerin takımı” demiştim. Sağ olasın Galatasaray, beni haklı çıkardın. Üstelik de F.Bahçe karşısında Türkiye Kupası finallerinde 5’te 5 yaparak. En büyük rakibimizle, olmazsa olmazımızla 5 kez final oynamışız, 5 kez kazanmışız. Türkiye Kupası’nı kaçıncı kez kazandığımızı saymaya matematik bilgim yetmiyor ama kupa tarihinin ilk 4 yılında üst üste zafere ulaşan ve şimdi de 3 kez üst üste kazanan ilk ve tek takım olduğumuzu hesaplayabilmek için 3. dereceden denklem çözme kapasitesi de gerekmiyor herhalde…

ŞAMPİYON GİBİ OYNADI

Kupa finalinin bir diğer özelliği ise G.Saray’ın bu sezon 2. kez bir maçı gol yemeden bitirmesine tanık olduk. Her ikisinde de G.Saray’a gol atma becerisini gösteremeyen takım F.Bahçe oldu. Gol ayakları Robin van Persie ve geçen yılın gol kralı Şişmandao olan Fenerbahçe… Maça gelirsek, ilk yarı G.Saray müthiş bir futbol oynadı. Sezon boyunca bazı maçlarda 10-15 dakika ortaya çıkan “Bir önceki yılın şampiyonu” oyunu bu kez ilk yarı boyunca sürdü ve G.Saray’ı sahanın üstün tarafı yaptı. Ancak bu yarıda G.Saray’ın gol bulması gerekiyordu. Çünkü böylesine baskılı, presli bir oyunu sürdürecek kapasitesi yoktu G.Saray’ın. Gol şarttı…

40 YILLIK G.SARAYLI SNEİJDER

Pek çok pozisyon buldu, kaleyi çok yokladı. Ancak tek bir gol bulabildi onu da maçın en iyi adamı olan Denayer’in Podolski’ye yaptığı asistle ve F.Bahçeli Hasan Ali Kaldırım’ın kale alanını boşaltmakta geç kalması sayesinde ofsayt olmaktan kurtulan bir pozisyonla… İlk yarı boyunca G.Saray makinesinde aksayan fazla bir şey yoktu. Semih’in Volkan karşısında ağır kalması dışında. Sneijder ise kırk yıllık G.Saraylılar’dan daha fazla bilendiği için F.Bahçe’ye, bir hırs küpü şeklinde takımı da sürükledi.

ONUR MÜCADELESİ

G.Saray’da tüm oyuncular sezon performanslarının üzerindeydi ve berbat bir sezonun son onur mücadelesinde, kulübün geleceği açısından keskin bir virajda kritik rol oynadıklarının bilincindeydiler. Öyle ya bu yıl Avrupa vizesi alınamaması kulüp açısından son derece sıkıntılı bir süreci tetikleyebilirdi.

G.SARAY’IN ŞANSI PEREİRA

İkinci yarı ise G.Saray sahaya Sneijdersız çıktı. Hemen bizim muhabir arkadaşları aradım, “Sakatlandı” dedi. Ve Sneijder’ın sakatlığı üzerine bir de takımın yorgunluğu gelince ikinci yarı F.Bahçe maçı tek kaleye çevirdi. Sneijdersız G.Saray kafası kopuk tavuğa dönmüştü. Ama G.Saray’ın çok büyük bir şansı vardı. O da F.Bahçe’nin kulübesinde oturan Pereira’ydı. Çift santrfora dönüp, rakibi boğabilecekken o kalktı; Robin van Persie’yi çıkardı ve yerine Şişmandao’yu oyuna aldı. Şans ve beceri de yanlarında olmadığı için büyük baskıyı gole çeviremediler. Tam aksine sahasına hapsolmuş bir futbol oynayan G.Saray’ın ikinci yarıda bulduğu net pozisyonlar F.Bahçe’den fazla oldu.

TFF BU SONUCU BEKLEMİYORDU!

Chedjou’nun kendi kalesine gol atma girişimi de gecenin başarılı adamlarından Muslera’yı aşamayınca kupa genelde olduğu gibi G.Saray’ın oldu. Zannediyorum TFF de bu sonucu beklemiyordu. Çünkü kupa seremonisi F.Bahçe tribünlerinin önünde hazırlanmıştı. TFF’ye göre F.Bahçe kupayı alacak, taraftarının önünde kutlayacaktı. Ama G.Saray bu öngörüyü yıktı. Bu yüzden de kupa töreni F.Bahçe’nin eli gibi boş tribünlerin önünde yapıldı.

MEDENİYET DIŞI DAVRANIŞ

Tabii ‘hazım sorunu’ çeken Sarı- Lacivertliler dünyanın hiçbir medeni futbol ülkesinde, hiçbir medeni takımının yapmayacağı bir ‘çirkinliğe’ imza atarak 2.’lik madalyalarını almak için seremoniye iştirak etmediler. TFF bu hazımsızlığa ve sportmenlik dışı tavra ne diyecek çok merak ediyorum doğrusu. Ama basketbol maçında rakibinin teknik adamına saldırma noktasına gelen bir başkandan da sportmenlik adına bir şeyler beklemek gereksiz bir beklenti, onu da biliyorum. Hele hele ağustos ayında ligler başlamadan şampiyon olup, mayısta her şey bittiğinde “Ellerim bomboş” şarkısını bu kadar söylemek A.Y. için kolay olmasa gerek.

SEZON BOYU NEREDEYDİNİZ?

Hakem Mete Kalkavan’a gelince. Kötünün iyisi bir yönetim gösterdi. F.Bahçe’ye yapılan yapılmayan tüm faulleri çalarken özellikle Sinan Gümüş’e yapılan faulleri görmezden gelmesi büyük başarıydı! G.Saray lehine verilen faulleri genelde yardımcı hakemler verdi. Ama sezon boyu izlediğimiz hakemleri hatırlayınca buna da şükür demek lazım… Beş finalde sevgili rakibimiz F.Bahçe’yi beşince kez yenen G.Saraylı futbolcularımızı da kutluyorum. Ve soruyorum: “Sezon boyu neredeydiniz?”

Erişilebilirlik Araçları