Suarez gibi

“Sinan’ı Galatasaray’a kazandıran Denizli oldu. Kendine güven kazandıkça daha da iyi olur herhalde. Ben Sinan’ın bazı pozisyonlardaki tarzını Barcelonalı Suarez’e benzetiyorum. Topu alışı, vücudunu kullanışı falan aynı tarz.”

Şu anda herkes G.Saraylı genç yıldız Sinan Gümüş’ü konuşuyor. Hem Burak hem de Umut’un pabucunu dama attı. Onu Tugay Kerimoğlu ve scoutlar buldu. Sizce Sinan Gümüş 2016 Avrupa Şampiyonası kadrosuna dahil edilmeli mi?

– Kim buldu bilmem. Sinan’ı Galatasaray’a kazandıran Denizli oldu. Daha önce maçlarda üç beş dakika şans bulan ve büyük ihtimalle de bir işe yaramadığı için bir süre sonra gözden çıkarılacak bir futbolcu haline gelebilecekken, Denizli’nin gelişiyle birlikte Galatasaray büyük bir golcü kazandı. Tabii Tugay’a da teşekkürler ama asıl önemli olan Denizli’nin risk alarak Sinan’a zaman vermesi, kadroda geniş yer vermesi. Gerçi Denizli, spor yorumculuğu sırasında da Sinan Gümüş’e hep değiniyor ve daha fazla oynaması gerektiğini söylüyordu. Sinan kendine güven kazandıkça daha da iyi olur herhalde. Ben Sinan’ın bazı pozisyonlardaki tarzını Barcelonalı Suarez’e benzetiyorum. Topu alışı, vücudunu kullanışı falan aynı tarz.

 

TERİM, SİNAN’I MUHTEMELEN ALIR

Fatih Terim herkesin gördüğünü görmeyecek bir adam değil. Bu kadar forvet ve golcü sıkıntısı çeken, Fernandao’yu Türk yapmak için uğraşan bir takıma Sinan’ı muhtemelen alır ama Milli Takım’la ilgili -galiba Metin Tekin’indi- güzel bir laf var. Orası haftanın karması değil. Sinan’ın bu performansını sürdürmesi lazım.

 

G.SARAY’IN PROFİLİ TUTARLI DEĞİL

Galatasaray, G.Antep ile oynadığı kupa maçında farklı bir profil çizdi. Daha iyi oturmuş bir takım izlenimi verdi. Siz ne diyorsunuz?

– Haklısınız, Gaziantep karşısında Galatasaray daha iyi bir profil çizdi ama sorun şu ki, Galatasaray tutarlı bir profil çizemiyor. Osmanlıspor maçından bir hafta önce şahane bir takım oyunu oynuyorlar, taraftar umutlanıyor, bir hafta sonra tanınmayacak hale geliyorlar. Kupa maçındaki Galatasaray gerçekten iyiydi. Üstelik de pek çok eksiğine, savunmanın ideal kadrosunun bir bölümünün takımda yer almamasına rağmen. Fakat bu profili haftaya görecek miyiz emin değilim. Bambaşka bir oyun görebiliriz lig maçında. Mesele, bu oyunu her maçta tekrarlayabilmek. Denizli’den mutluyum doğrusu. İnatçıdır. Ne istediğini bilir. Sağda solda duyuyorum ‘Denizli emeklilik için Galatasaray’a geldi’ diye düşünen Galatasaraylılar var. Bu algıyı kim yaratmaya çalışıyor bilmiyorum ama komik. Denizli bence çok iyi bir döneminde. Terim’den 3 yaş büyük sadece ve futbolu Terim’den sonra bıraktı. Ben Denizli’de şunu görüyorum kendimce. Eğer bu takımı toparlayabilir, başarılı olmaya başlar ve bu başarıyı kalıcı hale getirirse, çok uzun yıllar Galatasaray’da kalır. Bence iyi de olur. Çünkü gençleri kazandırıyor, takımı değiştiriyor.

 

O KADAR GÜVENİYORSA NİASSE’Yİ GETİRSEYDİ

Galatasaray, Niasse’yi almak istediği zaman siz de karşı çıktınız ve başka Galatasaraylılar da. “Burayı Akhisar’a çevirecek” diye. Ama şimdi Premier Lig’e transfer oldu. Yorumunuz nedir?

– Doğru. Hatta ben “Galatasaray, Köfteci Ramizspor değil” dedim. Galiba o zaman 5 milyon Euro istiyordu Moskova takımı. Yanılmış olabilirim fakat şunu da düşünmek lazım. Acaba Niasse Galatasaray’a gelse bugün Premier Lig’den 13.5 milyon Pound’luk teklif alır mıydı? Bunu niye söylüyorum. Bak biz Amrabat’ı aldık. 9 milyon Euro’ya mal oldu. Bizde oynamadı desek yeridir. Sonra İspanya’ya gitti. 3 milyon Euro’ya galiba. Şimdi ona da 8 verdiler Premier Lig’den. Orada o parayı etmesi, bizde de o parayı ederdi demek değil. Belki bizde olsa takıma bile giremezdi. Ayrıca da madem o kadar güveniyordu, Hamza Hoca alsaydı. Bizim ‘yapma’ dediğimiz hiçbir şeyi yapmıyorlar mı?

 

ORMAN, BEŞİKTAŞ’I G.SARAY VE F.BAHÇE’NİN YANINA ÇEKMEK İSTİYOR

Beşiktaş Başkanı Fikret Orman gün geçmiyor ki konuşmasın. Örneğin son konuşması. Moğol atasözü, kurtlar falan filan. Gereksiz şekilde rakiplere taş atmalar. Oysa hiç kimsenin bir şey dediği yok. Kimisi ertelenen maçlar yüzünden. Bir kısım “Beşiktaş avantajlı” bir kısım da “Avantajını kaybetti” yorumları yapıyor. İnsan niye bunlara sinirlenir ki? Niye ille tartışma ortamı açmak zorunda kalır insanlar?

– Beşiktaş’a yönelik hiçbir yerden, hiçbir kesimden bir saldırı falan yok. Tam aksine genel bir sempati var. Elbette bazı ek eleştiriler yapılıyor ama bunlar düşmanlık boyutunda ya da çok sert eleştiriler değil. Fikret Orman bunu bilmiyor mu? Biliyor tabii. Ama mesele o değil. Fikret Orman Beşiktaş’ı rekabette bir üst sınıfa taşımak istiyor ki, kendi kulübü açısından haklı bir durum bu. Çünkü ne kadar da olsa, Beşiktaş, Galatasaray-Fenerbahçe rekabetinden bir adım geride kalıyor. Türkiye’nin asıl büyük rekabeti Galatasaray ile Fenerbahçe arasında. Galatasaray- Fenerbahçe karşılaşmaları, Beşiktaş’ın bu iki takımla yaptığı karşılaşmalardan daha büyük önem taşıyor, rekabet ve toplumdaki algı açısından. Fikret Orman da takımını rekabette daha yukarı taşımak için böyle konuşmalar yapıyor. Bunları sinirlendiği için değil, taktiksel olarak yaptığını düşünüyorum Fikret Bey’in.

 

SPOR ZARARLI AKTİF YAŞAM YARARLI

Siz her zaman söylersiniz. Spor yapmak zararlıdır diye. Mustafa Koç’un vefatından sonra spor salonlarında ilk bir hafta ciddi düşüş olmuş. Siz bu konudaki fikrinizi bir kez daha anlatabilir misiniz?

– Ben bu konudaki fikrimi yıllarca ve defalarca yazdım. Televizyonlarda doktorla tartıştım ve hep haklı çıktım. Ben sporun insan sağlığına zararlı olduğunu düşünüyorum, hatta eminim. Bunu yıllarca spor yapmış biri olarak söylüyorum. Her tarafım sakat. Sürekli dizim ağrır, belim ağrır, bileğim ağrır. Spordan kalma. Çeşitli kemiklerimi kırdım. Belimi 5 kere kırdım, 3 kere çatlattım. Kalp kaslarımda aşırı büyüme var. Bence insanoğlu spor için yapılmış bir tür değil. Eğer koşmak için üretilseydik, 4 ayağımız olurdu. Zıplamak için yapılsaydık bacak yapımız farklı olurdu. Ben spor değil ama aktif bir yaşam gerekliliğine inanırım. Yani yürüyeceksin. Halter kaldırmayacaksın ama pazar filesi taşıyacaksın. Adam sabah iki saat koşuyor ama salondan çıkıyor bakkala bile otomobille gidiyor ya da üç adım için taksiye biniyor. Salonda 70 kilo bench press yapıyor sonra çantasını şoförüne taşıtıyor. Ben sporun zararlı, aktif bir yaşamın ise yararlı olduğunu düşünüyorum.

 

KULÜPLERİN MALİ YAPILARI DİSİPLİNE EDİLMELİ

Spor adamları bir toplantı yaptı ve kulüpler yasası ile kulüp borçlarının kamu bankaları eliyle yeniden yapılandırılmasını ele aldılar. Ne diyorsunuz?

– Bu başlı başına ele alınması gereken bir röportaj konusu. Kulüplerin mali yapısı düzelmedikçe, gelir gider arasındaki küçük veya büyük uçurumlar kapanmadıkça ister özel bankaya olsun, ister kamu bankasına olsun borçlarını kapatamaz. Önce bilançon düzelecek ki, borç operasyonu yapabilesin. O yüzden önce kulüplerin mali yapısını disipline etmek, sonra da borç yapılanması yapmak lazım. Yoksa o borçlar kamu bankalarına asla ödenemez. Bence haftaya bunu uzun uzun konuşalım.

 

SAHALAR İYİ YAPILMIYOR BU YÜZDEN HEMEN BOZULUYOR

Bursa-Amed maçında gördük ki zemin yine felaket. Yepyeni stat ama zemin çök kötü. Yazık değil mi o kadar yatırıma? Türkiye’nin toprağında mı gübresinde mi sorun var? Suyu mu bozuk, güneşi mi ters, çimcisi mi sıkıntılı, nedir sorun?

– Çimolog gibi görünüyorum sizin oradan bakınca. Türkiye’nin iklimi çim açısından kötü olabilir, bilemem ama her iklime uygun hibrit üretimler olduğunu biliyorum. Bence sahalar iyi yapılmıyor o yüzden çabuk bozuluyor. Tabii üzeri kapalı statların güneş görmemesinin de etkisi var ki bu bilinen bir şey. Bu yüzden kapalı statlarda çimleri saha dışına çeken ve maç günü içeri alan sistem uygulayan statlar bile var. Ama altyapısı iyi yapılır ve uygun çimler kullanılırsa ki gölgede bile yetişen çimler var, bence sorun çıkmaz. Yani bana değil, botanikçilere sormanız lazım. Sizin de, kulüp yöneticilerinin de.

 

‘YILDIRIM ASLA BIRAKMAZ’

“Aziz Yıldırım’ın başkanlığı bırakabileceğine asla inanmıyorum. Hayatı F.Bahçe olmuş. Bırakırsa Allah gecinden versin ölür vallahi. Ayrıca da kime ne? Fenerbahçe onu istiyorsa, o da F.Bahçe’yi istiyorsa kim karışabilir”

Aziz Yıldırım, Türkiye Kupası’ndan şikayet ediyor. TFF’nin gelirlerden yüzde 14 aldığını kendilerinin (Tüm kulüplerin) ise yüzde 11 aldığını belirtiyor. Ve zarar ettiklerini net olarak söylüyor. Böyle devam ederse de seneye ceza alacaklarını bile bile katılmayacaklarını söylüyor. Sizin yorumunuz nedir?

– Aziz Bey’in şikayet etmediği bir şey var mı? Gelir paylaşımı konusunda çok haklı. Federasyon hak ettiğinden fazla bir para alıyor ve bu parayı da savurganca harcıyor, o kesin. Kulüpler bu kadar borç batağındayken federasyonun bu kadar para kazanması normal değil. Kupa maçları ile ilgili fikrimi ise daha önce söyledim. Kupa her yerde var. İngiltere’de, İspanya’da oynanıyor ve o koca koca takımlar bunu oynuyor da, biz mi şikayet ediyoruz. Tek sorun, TFF’nin Türkiye Kupası’nı marka haline getirememesi ve cazibesini maddi manevi arttıramamasıdır.

Aziz Yıldırım, Yargıtay kararından sonra genel kurul kararı alacağını söylüyor. Aldığımız bilgiler gerçekten bırakacağı yönünde. Ama büyük bir kısım ise bırakmasının mümkün olmadığı görüşünde ve asla bırakmayacağını düşünüyorlar. Sizce Aziz Yıldırım ne yapacak?

– Ben Aziz Yıldırım’ın başkanlığı bırakabileceğine asla inanmıyorum. Artık hayatı Fenerbahçe olmuş. Bırakırsa Allah gecinden versin ölür vallahi. Ayrıca da kime ne? Fenerbahçe onu istiyorsa, o da Fenerbahçe’yi istiyorsa kim karışabilir.

 

ARAZİYİ GERİ VERSİN FENERBAHÇE’YE HERKES STAT YAPAR

Yıldırım “Devlet kendi stadını yapan kulüplere o paraları ödemeli” diyor. Siz ne diyorsunuz?

– Haklılık payı olabilir. Bence Aziz Yıldırım, stadın arazisini geri verirse, o araziden elde edilecek gelirle arazi değerinin daha düşük olduğu bir yerde Fenerbahçe’ye herkes stat yapar, devlet de… Hatta üste para bile kalır. Yine de bugünkü haliyle bile masraflarının bir bölümü devletten sağlanabilir.

 

BENCE ALİ KOÇ MESELESİ KAPANMIŞTIR

Mustafa Bey’in vefatından sonra Ali Koç’un durumu sizce ne olur? Ciddi olarak Fenerbahçe başkanlığına hazırlanıyordu. Bunda bir değişiklik olur mu?

– Ali Koç’un holdingin başına geçeceği konuşuluyor etrafta. Hal böyle olursa elbette ki, Fenerbahçe başkanlığı düşünülemez bile. Bence Ali Koç meselesi kapanmıştır Fenerbahçe açısından. Rahmetli Mustafa Koç ile yıllar önce evindeki bir yemekte konuşuyorduk bu konuyu. Ben Ali Koç’un Fenerbahçe Yönetimi’nde olması gerektiğini daha doğrusu başkan olması gerektiğini söylemiştim. Rahmetli Mustafa Bey de “Bizim aile kulüp işlerinden uzak durma kararı aldı” demişti ama bu sohbetimizden birkaç yıl sonra Ali Koç, Fenerbahçe’de görev aldı. Ancak holdingin başına geçerse o iş yatar diye düşünüyorum.

 

ATİLLA TÜRKER’İN YAZI DİZİSİ MÜTHİŞ

Atilla Türker’in çok ses getiren bir yazı dizisi vardı. MHK’nin içinde yaşanan olaylar. Hakemliğin nasıl bu hale düştüğü ile ilgili net tespitleri vardı. Sizin yorumunuz nedir?

– Atilla müthiş bir dizi yapmış. Sorunu kabak gibi ortaya koymuş Atilla. Ama tık var mı? Yok. Ben başka gazetelerin yerinde olsam orada yazılanları alır aynen kullanırdım. Fakat yine de sonuç değişmeyecek çünkü MHK Başkanı durumdan memnun. “Sorun yok” diyor. Sorun yok zannederseniz, sorunu çözmeye çalışmazsınız. Bizdeki durum ne yazık ki bu.

Erişilebilirlik Araçları