Yöneticiler artık sussun

‘Bundan sonra yapılacakların bir sportif tarafı var bir de siyasi. Sportif tarafında yöneticiler takkeyi önlerine koysunlar ve düşünsünler. Sussunlar, gerilimi tırmandırmasınlar. Bir de taraftar hassasiyetlerini kullanarak siyaset yapılmasın.’

-Türk futbol tarihinde bir ilk yaşadık. Bir futbol takımının otobüsüne seyir halindeyken şoför mahaline pompalı tüfek ile ateş edildi. Olayı ilk duyduğunuzda ne hissettiniz?

Açık söylemek gerekirse ilk duyduğumda inanmadım. Belki de inanmak istemediğimden dolayı inanmadım. Böyle bir şey olabileceğine, olacağına ihtimal vermek istemedim.

Olayın vahametine sonradan vakıf oldum. Düşündükçe kabus gibi geliyor. Buna ben sportif bir olay olarak bakamıyorum. Daha doğrusu sporla ilgili bir olay olarak görmüyorum. Bence bu, Türkiye’nin geldiği, getirildiği noktayı gösteriyor. Nasıl bir toplumsal vuruşmanın arifesinde olduğumuzu gösteriyor.

Gerçekten ucuz atlatıldı. Çok daha vahim durumları konuşuyor olabilirdik bugün. Türkiye’de insanların birbirine sevgisizliği, birbirine nefreti öyle bir noktaya geldi ki, birileri bunu kaşıyarak, bunu kurcalayarak Türkiye’yi çok kötü bir noktaya sürükleyebilir. Bu nedenle de ilk duyduğumda hissettiğim şey Fenerbahçe adına üzüntü, ülkem adına ise korkuydu. Bu korku içimde giderek büyüyor.

-Fenerbahçe’nin uğradığı saldırı futbol şiddetinde bir dibe vurma noktası. Aklınıza gelen en acil ve kesin çözüm nedir?

Bu işin bir sportif tarafı var bir de siyasi. Sportif tarafında yöneticiler takkeyi önlerine koysunlar ve düşünsünler. Buradaki katkılarını hesaplasınlar. Bence en acil iş kulüp yöneticilerinin seslerini kesmesi. Sussunlar, gerilimi tırmandırmasınlar. Her fırsatta tribünlere yaranacağım diye, taraftarı arkama alacağım diye ortamı germekten vazgeçsinler. Buna açıkçası pek ihtimal vermiyorum. Diğer yönü ise siyasi. Siyaset de spordan elini çeksin. Taraftar hassasiyetlerini kullanarak siyaset yapılmasın. Ama hepsinden daha önemlisi Türkiye’yi yönetenler, “Yahu biz ne yaptık da toplum birbirine bu kadar düşman hale geldi. Bir ülkeyi biz nasıl böyle dilim dilim böldük, kamplaştırdık” diye vicdan muhasebesi yapsınlar. 1-2 yıl önce yazdım bunu. Türkiye’de artık laik, İslamcı, Kürt, Türk, Galatasaraylı, Fenerbahçeli, Trabzonlu diye bölünmeler var. Bu yetmiyor bunların hepsinin kendi içinde laikçi, İslamcı diye bölünmeleri var. Ve bunların hepsi birbirinden nefret ediyor. Twitter’a girin karşılıklı nefretin ne boyutta olduğunu görürsünüz. Bu nefretin patlaması bir kıvılcıma bakar. En yakın komşunuz yarın boğazınızı keser. Böyledir bu işler.

-Polisiye tedbirlerin, caydırıcı kararların dışında futbol dünyası neler yapmalı?

Dedim ya, susmalı. Germemeli. Tribünlere oynamamalı.

 

İMAJIMIZ ZATEN DİBE VURMUŞTU

-Bu olay Türk futbolunun geleceğini nasıl etkiler?

Hiç iyi etkilemez. Bakın Fenerbahçe’nin yabancıları gitmek istiyormuş, doğruysa okuduklarımız. Sow’un ailesi gitmiş bile. Şimdi Türkiye’ye nasıl yabancı futbolcu getirirsiniz? Gerçi Türkiye’nin imajı zaten dibe vurmuştu bir de bu geldi üzerine. Geçen gün bir arkadaşım yabancı bir sanatçıyı Türkiye’ye davet etti. Adam korkudan gelmedi. ‘IŞİD var’ falan demiş. Türkiye’den Batı’ya gidenlere artık farklı gözle bakmaya başladılar zaten. Pasaportta bile farklı muamele görmeye başladık. Bırak Avrupa’yı, Arap ülkelerinde bile Türkiye’ye karşı bir tutum var. Bir de üzerine bu geldi. 3. dünya ülkelerinin en dibindeki ülkeler gibi görünüyoruz. Hele hele futbolda.

 

BU OLAYDAN KİM DERS ÇIKARACAK Kİ!

-Yaşananlar Trabzon ve Trabzonspor’a nasıl yansır?

Trabzon’u zaten negatif etkiledi. Fenerbahçe’ye ise pozitif etkisi olur gibime geliyor. Fenerbahçe’ye karşı bir sempati oluşmasına neden olur. Aslında ‘Bir musibet bin nasihattan daha iyidir’ diye bir atasözümüz var ama Türkiye’de işler böyle olmuyor. Bundan ders çıkarılsa olumlu bir etkileşim olabilirdi belki ama kim bundan ders çıkaracak ki! Neden ders çıkarmışız ki, bundan çıkaralım!

-Olaydan sonra hem F.Bahçe’nin hem de Trabzon’un açıklamaları temkinli ve sakinleştiriciydi. Bu iki kulüp arasında diyaloğun başlangıcı olabilir mi?

Keşke ama zannetmiyorum. Baksanıza Trabzonspor Başkanı, Fenerbahçe’yi ziyarete giden federasyon heyetinde “İşim var” diyerek yer almamış.

 

FENERBAHÇE’NİN TALEBİ NORMAL

-Futbolun durması doğru karar mı?

İşin aslına bakarsanız çok doğru değil. Ancak Fenerbahçe’nin böyle bir talebi var ise durması gerek. Çünkü bu gibi olayların alışageldiğimiz düzeni etkilemesine izin vermememiz gerek. Bu işleri yapanların, planlayanların, organize edenlerin amacı bu zaten. Hayatı durdurmak, hayatı zorlaştırmak. Buna boyun eğmemek lazım. Tabii Fenerbahçeli futbolcuların yaşadığı travmadan ötürü böyle bir talepte bulunması normal. Bir hafta erteleme olağan bir durum. Bunu uzatmamak lazım. Biz Türkler olarak travmalara alışığız belki ama yabancı futbolcuların bu travmayı nasıl aşacağını da bilmiyorum.

 

BU İŞİN MUTLAKA BİR ARKA PLANI VAR

-Saldırının faili sizce futbol manyakları mı? Yoksa karışıklık yaratmak için organize, profesyonelce yapılmış bir olayla mı karşı karşıyayız?

Bu işi yapanlar her kim bilmiyorum ama yapanların bile bilmediği bir arka planı olduğunu düşünüyorum bu işin. Hrant Dink’i vuran iki çocuğun arkasında nasıl birileri var ise ve bu çocuklar o organizasyonu bilmeden bir iş yaptılarsa burada da öyle bir şey olma ihtimalini yüksek görüyorum.

 

ASOSYALLERİN KİMLİK BULMA YERİ

-Bu olaya rağmen sosyal medya durumu ciddiye almayanlarla dolu. ‘Fenerbahçe’nin sakatları iyileşecek, haksızlık’ diyen de var, ‘Nasıl olsa kimse ölmemiş, lig devam etsin’ diyen de! Futbol bu kadar duyarsızlığı hak ediyor mu?

Sosyal medyaya bakarak moralinizi bozmayın. Orası sosyal medya değil. Asosyal aşağılıkların kimlik bulmaya çalıştığı bir yer. Oranları yüzde 1’i geçmez ama sosyal medya sayesinde sanki çok kalabalıklarmış gibi görünüyorlar. Biz kendi duruşumuzu kötülere, pisliklere göre dizayn edemeyiz. Sosyal medya sadece insanların ne kadar aşağılık olabileceğini anlamamız için faydalı bir ortam oluşturuyor. Orada makul şeyler yazan milyonların yanında böyle abuk sabuk şeyler yazan aşağılık ruhlar göze çarpıyor. Kaale bile almayın. Moralinizi de bozmayın. Bu ülkede hala iyi insanlar çoğunlukta. Hala makul insanlar çoğunlukta. Geçer bunların hepsi. Türkiye’nin iyi insanları, makul insanları yolunu bulur. Bu bazen zaman alır, zor olur, ama sonunda iyiler kazanır. Kötülerin zaferleri geçicidir. En uzunu o kötünün ömrüyle sınırlı olur.

 

TRABZONLULAR DELİ DEĞİL!

-Bundan sonra Fenerbahçe’nin Trabzon’da oynayacağı maçlar çok tartışılacak. Ne yapılmalı?

Zaten tartışılıyordu. Tartışılmaya devam eder ama bence bundan sonra bu maçlar daha sakin geçer. Sonuçta Trabzonlular da deli değil. Böyle bir olay oldu diye herkesten çok aklı başında Trabzonlular üzgündür.

 

FENER’İN ŞANSI DAHA DA ARTTI

-Saha içine dönersek bu olay Fenerbahçe’yi nasıl etkiler? Lig şampiyonluğunda geriye atar mı?

Bu sezona büyük bir gölge düştü bile. Bence atmaz. Fenerbahçe şampiyon olacaktıysa yine olur. Hatta şansı daha bile artmıştır. Çünkü mağdurlar.

 

DİVAN BAŞKANLIĞI ARSLAN’IN HAKKI

-Galatasaray’a değinmeden noktalamayalım. Galatasaray’da seçim süreci yarın (Bugün) Divan Başkanlığı seçimi ile başlıyor. Görüşünüz nedir?

İki sevdiğim dostum aday. İrfan Aktar benim Galatasaraylılar Derneği yönetiminde olduğum dönem başkanımdı. Türker Arslan ise çok sevdiğim, aynı yönetimde çalıştığım bir ağabeyim. Ben bu dönem Türker Arslan’ın kazanmasını istiyorum. İrfan Ağabey yıllardır Divan Başkanlığı yaptı. Artık yeter. Türker Ağabey ise Galatasaray’ın tüm kurumlarında yıllardır Galatasaray’a büyük hizmetlerde bulundu. Vakıfta, işbirliği kurulunda, kulüpte, her yerde. Artık Divan Başkanlığı onun hakkı. Üstelik de spor yöneticiliği açısından bakarsanız Türker Ağabey orada da çok önde gelir.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları