Utanma duygusu

GALATASARAY’da yeni yönetim işbaşı yaptı.

Eğer doğru ise taze başkan Duygun Yarsuvat’ın kongre günü yaptığı açıklama şöyleydi:

“Prandelli’nin görevine son vermeyi düşünmüyoruz. İstikrar önemlidir.”

Açıklamayı taze taze internette okuyunca güldüm.

“Başarısızlıkta istikrarlı olmak bir meziyet midir?” diye.

Prandelli iyi adam hoş adam da Galatasaray’ın hocası olacak kalibrede değilmiş.

Bunu kanıtladı.

Bunca maç oynamışsan ve hâlâ “takımın” belli değilse hoca moca olamazsın Galatasaray’a.

Bakın bunca yıldır Türkiye’de ve dünyada başarılı olmuş takımlara.

Hepsinin ezberlenmiş bir ilk 11’i vardır.

Üç aşağı beş yukarı da bu 11 bellidir.

Sonuçta futbol bu.

Basit bir oyun.

Uzay bilimi değil.

Ay’a adam da yollamıyorsun.

Ammaaa!

Prandeli’nin iyi hoca olmaması, Galatasaray’ın özellikle de Başakşehir karşısında 4 yemesini de gerektirmiyor.

Sahada her biri yılda en az 3 milyon TL kazanan, kimilerinin yıllık kazancı 9-10 milyon TL’yi bulan 11 adam var.

Topa sizden, benden daha iyi vurdukları, daha iyi çalım attıkları için kendilerine bu para ödeniyor.

Sırf bu yüzden bu kadar para alıyorlar.

Sırf bunu daha iyi yaptıkları için, kendileri kadar iyi yapamayan diğer futbolculardan daha fazla paraya imza atıyorlar.

Değil Prandelli’yi, kulübede bir eşeği oturtsan, hiç taktik maktik falan da vermese 11 “onurlu” adam sahada kendini o duruma düşürmez.

Bu utanç verici tablonun parçası olmaz.

Galatasaray’daki asıl mesele işte bu.

“Onur.”

Galatasaraylı futbolcular işte bunu kaybetmişler.

Onur belki fazla ağır olacak ama “utanma duygularını” yitirmişler.

1-0 gerideler.

Umurlarında değil.

2-0 gerideler.

Hiç umurlarında değil.

3-0 gerideler.

Yine umurlarında değil.

4-0 oldu.

Hâlâ umurlarında değil.

Sporcu kazanmak isteyendir.

Kazanmak için varını yoğunu harcayandır.

Buna rağmen kazanamayabilir ama başı diktir.

Galatasaraylı futbolcularda ise böyle bir çaba yok.

Sporculuklarını yitirmişler.

Sanırsın ki, batık bir KİT’te çalışan memurlar.

“Sahaya çıktım mı? Tamam işimi yaptım. Kazanmışım, kaybetmişim umurumda değil” diyorlar.

Galatasaray’ın çözmesi gereken bu.

Bu pırıl pırıl çocuklar, bize şampiyonluklar yaşatan, pes etmeyen, Real Madrid’e kök söktüren bu çocuklar nasıl bu hale geldi veya getirildi?

Nasıl oldu da “sporcu” olmaktan istifa ettiler, ne oldu da “utanma duygularını” yitirdiler?

Yeni yönetimin çözüm bulması gereken bu.

 

Kendi şirketi olsa gidebilir miydi!

ÜNAL Aysal’ın Galatasaray’ı bırakıp kaçmasıyla ilgili en güzel yorumu, bir işadamı dostum yaptı.

“Böyle kulüp yöneticiliğini babam da yapar. 2 senede 1 milyar dolar harca. Sonra da ‘Gidiyorum’ diyerek banka borçlarını ve tüm borçları bırak git. Galatasaray, Ünal Aysal’ın kendi şirketi olsa böyle bir şey yapabilir miydi? Hadi sıkıysa ‘Ben şimdi sıkıldım, bırakıyorum’ diye şirketimi bırakıp gideyim. Tüm çalışanlar, Maliye, SGK, kıdem tazminatı alacaklıları, bankalar peşime düşer. Hayat boyu kurtulamam. Ünal Aysal ise bırakıp gidiyor. Var mı böyle güzel hayat. 3 yıl reklamını yap, manşetlere çık, dünyaca ünlü futbolcularla poz ver, hanımın her gün magazin sayfalarına çıksın, sonra ‘Sıkıldım’ de git.”

Erişilebilirlik Araçları