Sorun atkılı adam

BU kadar stressiz bir maç, bu kadar stresli hale sokulabilirdi. Sahada iyi niyetli hemen hemen hiç kimse yoktu. Tabii başta hakem. Hakemlerden bahsetmeyi sevmiyorum ama maçın hakemi Bülent Yıldırım, bir hakem için olumsuz ne söyleniyorsa hepsini hak eden bir anlayış içindeydi. Maçtaki tek olumlu hareketi, Emre’ye her maçın ilk yarısında hak ettiği kırmızı kartı gösterme cesaretine sahip olmasıydı. Çünkü Emre bu maçı çığrından çıkarmak için baştan niyetli sahaya çıkmıştı.

Hakem ilk yarıda Fenerbahçeli futbolculara en az 1 kırmızı kart daha gösterebilirdi. Ama bunu yapamadı. Bunu yapamadığı için de yerli yersiz sarı kartlarla otorite ispatına girişti. Bülent Yıldırım bu maçı seyretsin ve bütün hakemlik yeteneğine rağmen niçin bir Cüneyt Çakır olamıyor öğrensin.

Hakemi bir tarafa bırakırsak…

Galatasaray futbol takımının çok önemli bir sorunu var. Bu sorun kulübede oturan atkılı adam. Mancini dedikleri futbol fukarası. Galatasaray taktik-maktik demeden futbolcuların üstün kişiliğiyle sahaya çıkmış ve Fenerbahçe’yi Arena’da sürklase ediyor. Maçın hemen başında çok şık bir golle öne geçiyor. Takım farka gidecek düzeyde bir futbol oynuyor. Ve rakip 10 kişi kalmış. Mancini’nin zavallı kişiliğinin yansıması Galatasaray’ı durduruyor. Anlamsız geri paslaşmalar, savunmada kaybedilen zamanlar, Mancini’nin kenardan sürekli yaptığı ‘kontrollü futbol’ ikazları, Galatasaray’ın ayağına pranga vuruyor. Ve Galatasaray, farklı bir galibiyeti kaçırıyor. Galatasaray’ın çok acil bir biçimde Mancini’den ve Mancini’nin vaftiz babası Ünal Aysal yönetiminden kurtulması gerek. Geçen senelerin ‘şampiyon kanlı’ takımını, bu denli kansız hale getirmek için bir Ünal Aysal yetiyor.

Adam adam Galatasaraylı futbolcuları değerlendirmeye gelirsek.

Kaleci Muslera’ya kimse toz konduramaz. Hakan Balta maçı sıfır hatayla tamamladı. Semih özgüveni abartınca 3 kez Galatasaray’ı durduk yerde gol tehlikesiyle karşı karşıya bıraktı. Semih’e birinin özgüvenle aptallık arasındaki farkı öğretmesi gerekiyor. Eboue, Mancini sayesinde eski halinden hayli uzak. Telles ise muazzam futbolculuğunu Galatasaray’da heba ediyor. Melo her zamanki gibi Galatasaray’ın en iyisi. Galatasaray’a en yakışanı. Haksız bir kırmızı kartla oyun dışı kalması Melo’nun değil, hakemin ayıbı. Selçuk son haftaların en iyi futbolunu oynadı. Ancak oyundan çıkarken yaptıkları benim tanıdığım, benim bildiğim Selçuk’a hiç yakışmadı. Tamam Mancini’yi biz de sevmiyoruz ama stattan çıkarken de bunları yapmıyoruz. Drogba karakterliydi, Burak Yılmaz ise özgüven eksikliğinden Burak Yılmaz olmaktan uzaktı. Sneijder, Avrupa kupası maçlarında oynadığı düzeydeydi. En olumlu yönü ise ilk kez bu denli hırslı görünmesiydi. Sabri ‘Reis’ gibi oynadı, futbolu bırakmaya yakınken zirveye ulaştı.

F.Bahçeli futbolculara gelirsek…

Başta da dediğim gibi maça gerilimli çıkmışlardı. Yine de Emre dışında sportmenliği çok da fazla elden bırakmadılar. Emenike, bu sportmenliğe en uymayan futbolcuydu diyebiliriz. Hayli çirkin hareketler yaptı. Emre’nin atılmasından sonra ise Caner ve Bruno Alves, “Bizim Emre’den neyimiz eksik” havasındaydılar. Ama hakem onlara karşı hoşgörülüydü.

Galatasaray seyircisi ise gereksiz küfürleri ve gereksiz oyuna müdahaleleriyle Arena’nın alıştığımız efendi atmosferine gölge düşürdü. Ama yine de Saracoğlu’nda olan biteni göz önüne alırsak seyirci kabul edilebilir düzeydeydi. Tabii bu kabul edilebilirlik, Galatasaray’ın ceza almasına engel olmayacak.

Sonuç olarak çok daha iyi futbol, çok daha keyifli bir maç olabilirdi. Ne yazık ki bunu göremedik. Sevindiğimiz tek şey ‘şampiyon Fenerbahçe’yi sahamızda yenmiş olduk.

Erişilebilirlik Araçları