Galatasaray

Galatasaray dün Lincoln’ün tek bacağı değerinde bir takımla UEFA maçı yaptı,

Türkiye liginde düşmemeye oynayacak bir takımdan tam üç gol yedi,

Haliyle maçı izledim,

Galatasaray’a kötü demek mümkün değil,

İyi demek de mümkün değil,

Bu yılın Galatasaray’ını anlayamıyorum,

Gerçekten anlayamıyorum,

Daha doğrusu anladığım şu,

Takımda o kadar çok yıldız oyunca var ki, bunlar isteseler de çok kötü bir takım görüntüsü veremiyorlar,

Ama o kadar çok yıldıza o kadar kötü bir teknik direktör var ki, bunlardan bir takım yaratamıyor,

Takım takım gibi oynamıyor,

Savunma çok yalnız,

Desteksiz,

Sahada  üç takım var gibi, Biri rakip takım, Diğeri Galatasaray’ın savunması, üçüncüsü ise Galatasaray’ın hücumu,

Savunma destek alamıyor,

Rakiple hep savunma uğraşıyor,

Orta saha ve hücum savunmaya hiç destek olmuyor,

O yüzden de Meira ve Servet gibi iki müthiş adama rağmen 3, sınıf bir takımdan 3 gol yiyorlar,

Galatasaray’ın en büyük sorunu "Yavaşlık"

Hücuma çıkarken hızlı organize olamıyorlar,

Bu kadar yavaş hücum eden bir takımın, iyi takımlar, iyi savunmalar karşısında gol şansı bulması zor,

Bu yavaşlık golü bireysel yeteneklerin imkansızı başarmasına bırakıyor,

O da her zaman olmaz,

Bellinzona karşısında olur da, başka zaman olmaz,

Dünkü maçta hoşuma gidenler Kewell’ın oyunu ve golü, Lincoln’ün ilk kez gördüğüm hırsı ve Milan Baros’un gelir gelmez atmaya başladığı golleri oldu,

Ayhan’da gördüğüm düşüş ise hayra alamet değildi,

Nonda ise dün Hakan Şükür’ü aratmadı,

Dünkü Nonda gibi değil, Şabani gibi oynadı,

Torinolu değil, İstanbullu Şabani,

Erişilebilirlik Araçları