Galatasaray sezona iyi başladı,
Seyircisiz ilk maçta Rize’yi 4 golle geçmek iyi iş,
Doğrusu maçın ilk dakikaları çok umut verici değildi,
Servet iyiydi, Volkan da öyle,
Linderoth tipik görev adamı görüntüsü veriyordu,
Ancak Lincoln top kaybı rekoruna gidecek gibi duruyordu,
Orta alan çalışmıyor, savunmadan uzun toplarla çıkmak zorunda kalıyorduk,
Oyun kurucu diye alınan Lincoln, Ayhan’ın gölgesinde kalıyordu,
Tam "Eyvah" demeye hazırlanırken, 14 dakika geldi,
Ve Lincoln müthiş bir gole imza atarak klasını gösterdi,
Sonrasında Galatasaray yine yavaşladı,
Ta ki, Arda oyuna girinceye kadar,
Arda ile takım değişti,
Pek de sevmediği bir pozisyonda oynatılmasına rağmen Arda muhteşemdi,
Orta sahayı toparladı, hücuma hareket kattı,
Hakan Şükür de, yazın iyi dinlenmiş olmalı ki, Tanju’nun gol rekorunu egale etmesi için gereken ve geçen sezon bir türlü atamadığı iki golü atıp rahatladı,
Hayırlısı ile bir tane daha atsın da, sonra emekliliğini istesin,
Sahadaki en kötü Galatasaraylı hiç kuşkusuz Ümit Karan’dı, Benim en sevdiğim ve beğendiğim futbolcuların başında gelen Karan, ne yazık ki, reklam oyunculuğundaki başarısını sahada gösteremedi,
Lincoln’ü Hagi’nin tahtına aday gösterenlere bir çift lafım var,
Lincoln kötü oyuncu değil, Hatta çok çok iyi,
Ama Hagi’nin sol pabucu bile olamaz,
Zaten bizim hatırladığımız dönemde skoru Hagi ayarında etkileyebilen bir Maradona vardı bir de belki Zidane,
Öylesini bulmak zor,
Galatasaray’da biri Hagi olacaksa, o olsa olsa Arda olur,
Futbol zekası ve tekniği buna uygun,
Tabii çok çalışmak ve bir de şut atmayı öğrenmek kaydıyla,
