Ne eksiği ne de fazlası var gerçek sporcu

Sevgili asistanım Gülay, ofise girerken önümü kesti, suratında muzip bir ifadeyle “Bu hafta size bir Lotus versem ister misiniz?” diyerek. Ne de olsa çeyrek asırdır benimle beraber. Huyumu suyumu biliyor. Ama benimle kafa bulmayı da seviyor. “Lotus mu kaldı Türkiye’de, artık Türkiye’ye gelmiyor. Yemezler” dedim. “Siz öyle zannedin. Artık getiriyorlar. Yeni bir distribütörleri var. Size de test için bir tane yollayabilirlermiş, isterseniz tabii!” diye cevabı yapıştırdı. Neredeyse çeyrek asır önce birlikte çalışmaya başladığımız günlerde bir Lotus kullanıyordum ve Lotusları çok sevdiğimi biliyor ya uyanık!

Gerçekten de Lotus’un kişisel tarihimde otomobilden öte bir yeri var. Nasıl olmasın, “Gelin arabam” bile bir Lotus Esprit’ti. Eşimi düğünümüze o otomobille götürmüştüm. O zamanlar Hande spor otomobillerden ve benim otomobil tutkumdan nefret etmeye başlamamıştı henüz. Ben “Tabii ki gelsin, bayılırım” deyince, ertesi gün gazeteye bir Lotus Evora geldi. Doğrusu pek beklemiyordum. Benim tahminim bir Elise, bilemediniz bir Exige gelmesiydi.

Çeyrek milyon Euro’luk Evora’yı görünce şaşırdım ama keyfim de arttı. Üstelik de, Evora ailesinin bana göre en “iyi”si olan bir 410 Sport’tu gelen otomobil. Lotus, Evora’yı 2 kişilik ve 2+2 kişilik olarak üretiyor, ama 2+2 kişilik olanı ben pek Lotus’tan saymıyorum. Bana gelen de zaten 2 kişilik olanıydı.

Evora’nın dış hatları, bir spor otomobil nasıl olması gerekiyorsa tam öyle. Yandan bakınca silueti bana göre otomobil tarihinin en iyi ve en güzel otomobillerinden biri olan Ford GT’yi andırıyor. Arkadan görüntüsü ise biraz Alfa Romeo’vari bir hal alıyor. Muazzam bir aerodinamiği var Lotus’un. Zaten dünyanın en hızlı otomobili unvanını elinde bulunduran ve pistte 435 kms sürate erişerek dönemin Bugatti Veyron’unu geride bırakan Hennessey Venom da bir Lotus Exige üzerine bina edilmişti. Yani gövdenin aerodinamiği ve rijiditesi üzerine fazla bir söz söylemeye gerek yok. Lotus işte, daha ne olsun!

Doğrusunu isterseniz Evora GT410 Sport’a gerçekten bayıldım. Kıyamadığım için fazla kullanmadım. Ama unutamayacağım bir keyif aldığımı söylemeliyim. Bu güzelliğin ve keyfin bedeli ise 250 bin Euro’dan başlıyor. Yani ucuz değil. Fakat aynı keyfi verecek otomobillerin fiyatı bunun en az iki misli. Tabii bunun hemen hemen üçte bir fiyatına Elise veya Alfa 4C almak da mümkün. İyi ki böyle bir seçim yapmak zorunda değilim. Emin olun karar veremezdim.

SÜRÜŞTE TEK RAKİBİ ALFA ROMEO 4C

Sürüş zevki olarak modern otomobiller arasında kıyaslayabileceğim tek otomobil Alfa Romeo 4C. Birbirlerine inanılmaz benziyorlar. Aralarında 130 beygir kadar bir fark var ama Alfa da bu farkı kiloyla kapatıyor. Tabii Alfa 4C’de 1.8, Evora’da ise 3.5 litrelik bir V6 var. Ancak sürüş keyifleri ve özellikleri birbirine çok yakın. Tabii içindeki şıklık ve kalite Evora’da çok daha üstün. Karşılaştırılamaz bile. Zaten 4C daha çok Exige’in rakibi gibi.

EVORA’NIN KABİN İÇİNDE ŞATAFATSIZ BİR ŞIKLIK VAR

Evora’nın içi buram buram kalite, şıklık bir sportiflik kokuyor. Hepimiz spor otomobil deyince İtalyanları hatırlarız ve pek de severiz, ama bence dünyanın en zarif spor otomobillerini küçük İngiliz üreticiler yapar. Lotus da onlardan biri olmuş her zaman. Evora’da da yine çok güzel bir iş çıkarmışlar. Elbette bir Ferrari değil içi ama siyah giri alkantara kaplı iç mekân, aynı alkantara ile kaplanmış karbon spor koltuklar, süet direksiyon simidi, sarı detaylar, tamamen analog tam old school göstergeler müthiş. 10 üzerinden 9.9 diyebilirim. Hiçbir fazlalılık yok. Müzik sistemi bile şatafatlı moda markalardan değil.

Gençliğimin en güzel araç içi müzik sistemlerini üreten Alpine’dan alınma ve şahane bir ses veren radyo ve CD çalar. Mest edici bir hoşluk var otomobilin içinde. Çok şık ama asla şatafatlı veya lüks değil. Bu kadar mı olur! Lüks sayılabilecek tek unsur air condition.

Şehir dışında boş bir yol bulup kalkışı denemek istiyorum. 3. havalimanı inşaatı yakınlarında böyle bir yer biliyorum ve oraya doğru gazlıyorum. Duruyorum, race seçeneğine alıp gazlıyorum. Evora yan yan kalkıyor. Müthiş keyifli. Manuel vites değiştiriyorum. Gaz kesmeden arkayı her değişimde hafif atarak 230 kms’ye büyük bir çabuklukla ulaşıyor. Zemin yer yer ıslak ve genelde tozlu ama yol tutuş müthiş. Direksiyon hassasiyeti ise şahane. Yüksek hızlarda ani frenlerde otomobil hiç kasmıyor. Bu da şaşırtıcı. Sanki bir yarış otomobili. Virajlara gaz kesmeden giriyorum. Arka dışa savruluyor ama minik bir direksiyon hareketiyle hemen toplayarak asfaltı yırtmaya devam ediyor. Ancak garip bir huyu var, bazen yan yan zıplıyor gibi. Tık tık atıyor.

Motoru çalıştırdığınız zaman güçlü bir ses duymamak hayal kırıcı. Ancak sürüş seçeneklerinde sport’u veya race’i seçerseniz ses bir anda vahşileşiyor ve çok güzel hale geliyor. Ayrıca isterseniz bir butonla egzoz sesini artırabiliyorsunuz.

OTOMATİĞİ DAHA KISA SÜREDE HIZLANIYOR

Lotus uzunca bir süredir 1.6 litre ila 2 litre arasında değişen küçük bloklar üzerinde, turbo şarjlarla güç kazandırarak bunu araçlarına takıyordu. Ancak uzun bir aradan sonra yeniden büyük sayılabilecek motorlara Evora ile geçti. Benim denediğim bu Evora’da da diğer Evora’lar gibi Toyota’dan alınma ve orijinali Toyota Camry’de kullanılan 3.5 litrelik bir motor var.

Tabii Lotus bu motorun bloğunu almış ve kendi işletim sistemiyle birlikte bir de Edelbrock turbo şarj koymuş. Motor bir anda 400 beygire tırmanmış. 430 beygirlik modelleri de var, bendeki ise 410 beygir ve muhteşem bir 420 nm’lik torka sahip.

Bana sorarsanız bu motorun çok daha yüksek beygir güçleri üretme kapasitesi de var ama Lotus “sürülebilir” olmasını istemiş olmalı. Çünkü Lotus otomobillerini benim tarzım adamlar için yapıyor. Otomobillerin otomobil gibi yapıldığı, türlü elektronik desteklerle kirletilmediği dönemlerin “safkan” spor otomobillerini sevenler için. 3.5 litrelik motor, Evora’nın arkasında ortaya konumlandırılmış. Otomobilin dış gövde panelleri zaten karbon fiber. 1297 kiloluk ağırlığa böyle ulaşılmış ve opsiyonel olarak bu ağırlığı 1256 kiloya kadar düşürmek mümkün. Evora GT410 Sport’un sıfırdan yüze hızlanması otomatik şanzıman ile 4.1 saniye. İlginçtir manuel şanzıman biraz daha yavaş, hızlanması 4.5 saniyeyi buluyor. Buna karşın otomatik şanzımanla son sürat 275 kms olurken, manuel şanzımanla bu 305 kms’ye yükseliyor. Ancak benim tavsiyem 6 ileri otomatik şanzıman olacaktır.

Erişilebilirlik Araçları