Tipik, konforlu, kuzeyli

Yandan bakınca akıcı ve basık bir tasarıma sahip olan yeni XC60, Volvo’nun yeni tasarım anlayışının tüm özelliklerini üzerinde taşıyor. İç tasarımda İskandinav çizgisini oturtan modelin, Mazda CX5 ile benzerliği de dikkatlerden kaçmıyor

Ne zamandır Volvo Türkiye’den bir V90 testi için bekliyorum. Niye derseniz, son yıllarda hiçbir otomobil benim gözümü bu kadar almadı.

Son zamanlarda bu kadar güzel çizilmiş bir otomobile rastlamadım, hele hele bir station wagon otomobilin bu kadar güzelini hiç görmedim. Bu yüzden de bu güzel otomobili incelemek, sizlere anlatmak istedim.

Ancak Hakan Özenen, “Fatihciğim V90’ı Türkiye’ye ithal etmiyorlarmış. Ancak sipariş üzerine getiriyorlar. Eğer ille de denemek istiyorsan bir tane satın alman gerekecek. O da siparişle” deyince hayal kırıklığına uğradım. Bu çok güzel otomobilin Türkiye’ye getirilmeme nedeni ise yeni vergi rejimi nedeniyle, fiyatının rekabetçi olmaktan uzak kalmasıymış.

Hakan Özenen’le bu konuşmayı yapmamızın üzerinden epey bir zaman geçip de, geçen hafta Özenen’den “Bir Volvo geliyor, dene bakalım” cümlesini işitince “Sabahı bekleyen hasta ya da günahı bekleyen şeytan” gibi heyecanlandım.

Ama ne yazık ki, gelen bir V90 değil, bir önceki nesli son derece başarılı olmuş olan bir XC60’dı.

Bu nedenle bu yazıyı Adriana Lima’dan ayrılmış Metin Hara’nın ardından bulduğu sevgiliyi anlatması gibi düşünebilirsiniz.

Yeni XC60 Volvo’nun yeni tasarım anlayışının tüm özelliklerini üzerinde taşıyan bir otomobil olmuş. Eski XC60’a oranla, daha basık, daha keskin hatlı ve daha şehir aracı gibi duruyor. Hatta yere yakın haliyle, iri bir station wagon’a benzediği bile söylenebilir. Ancak dikkatli gözlerden kaçmayacak bir unsuru söylemeden geçemeyeceğim. Öndeki Volvo amblemini kaldırırsanız, ön tasarımı ve özellikle ızgara ve farların konumunu Mazda’nın CX5’inden ayırmanız pek zor olur. Yandan bakınca ise akıcı ve basık bir tasarıma sahip. 18 inçlik büyük alaşım jantlar ise hayli yakışıklı. Arkadan bakınca ise tipik Volvo tasarımı ve galiba otomobillerin özellikle de hatchback otomobillerin arka tasarımını en iyi beceren stüdyo Volvo’nun dizayn stüdyosu. Özellikle iç tasarımda, İskandinav çizgisini çok iyi oturttular.

DİZ MESAFELERİ YETERLİ DEĞİL

Volvo iç mekânları bir süredir sanki Arne Jacobsen’in elinden çıkmış gibi duruyor. Son derece kaliteli malzemelerle oluşturulmuş, abartısız ama çok şık bir minimalist iç dekorasyon.

Huzur veren bir sadelik, konforlu bir işlevsellik ve keyif veren bir kalite. Volvo’larda geçmişte de bir kalite vardı ama ortamdaki kabalık, kalite algısını çok zedeliyordu. Ama artık öyle değil ve bu anlayış, XC 60’ın içine de olduğu gibi yansımış durumda.

Zaten iç görünüm, 90 serisindekinden çok da farklı değil. Hemen hemen aynı desek yeri var.

Şık analog göstergeler. Devir saati ve kilometre saati arasında çok işlevli minik bir ekran. Kaliteli deri ve ahşapla bezenmiş dashboard. Dashboard’ın ortasında dikine yerleştirilmiş büyük bir dokunmatik ekran ve bu ekrandan kumanda edilen türlü sistemler.

Yan kapılarda devam eden ahşaplar ve bunların arasında Bower Wilkins ses sisteminin parlak alüminyum kapaklı hoparlörleri ve camın tam önünde ortaya yerleştirilmiş alüminyum kapaklı tweeter.

Tüm bir yenilenmeye direnen, son derece klasik bir otomatik vites topuzu. Arkasında çalıştırma butonu ve onun hemen yan tarafında sürüş modunu ayarlamanızı sağlayan elmas formlu silindirik buton.

Çok fonksiyonlu direksiyon simidi deri. Sürücü ve ön yolcu bölümü kusursuz bir havada. Arka tarafta ise XC90 bir önceki nesle göre yaklaşık 10 santim boy atmış olsa da, diz mesafeleri çok yeterli değil. Fakat oturması yine de rahat. Arka bölüm havalandırma kontrolleri çok şık.

Volvo XC60’ın en popüler olması beklenen modeli muhtemelen D4 dizel motora sahip olanı. Ancak çok daha iyi seçenekler de var.

Mesela 250 beygirlik T5, 316 beygirlik T6 ve bir T6 motora elektrik motoru takviyesi ile geliştirilmiş ve T8 adını alan 400 beygirlik hibrit model. D4 motorlu yani 2 litre 190 beygir gücünde olanı denedim bu hafta.

Daha önce kullandığım benzinli motorlu olandan çok daha güçlü bir his veren bu motorun en önemli özelliği 400 nm’lik torku.

Çalıştırma düğmesini sağa doğru çevirdiğiniz zaman, dizel motor, çok da dizel gibi duyulmayan kabul edilebilir bir sesle çalışmaya başlıyor.

Koltukları ve mekanik olarak ayarlanan direksiyon kolonunu kendinize göre ayarladıktan sonra yola çıkmaya hazırsınız.

Sürüş modunu seçmek için silindirik butonu çevirince karşınıza, ekonomik, normal, arazi ve individual yani kişiselleştirme seçenekleri çıkıyor.

Önce normali seçiyor ve yola koyuluyoruz. Sürücü destek sistemlerinin tamamı mevcut. Adatif cruise kontrol çok başarılı. Şerit tutma asistanı çok güçlü. Direksiyonu bıraksanız bile, ki asla yapmayın, şeritleri takip ederek otomobili yolda tutuyor.

Karşı şeride geçmeyi engelleyen sistem de mevcut, kör nokta uyarı sistemi de.

Yok yok.

SİHİRLİ DİREKSİYONU VAR

Hepsini açıp gaza basıyorum.

TEM’e çıkınca sport moduna geçip gazlıyorum.

Hızlanma çok iyi. Yol tutuş başarılı. Güçlü lodos otomobili savurma gayretinde ama yine de yüksek hıza rağmen iyi gidiyoruz.

Ancak birdenbire çok tehlikeli bir şeyin farkına varıyorum. Sürüş asistanları yüksek süratte tehlike yaratmaya başlıyor. Şeritte tutma asistanı, otomobile olan hâkimiyetinizi elinizden alma çabasına giriyor. Yer yer güreş kıvamında bir itişme oluyor. Yandan sıkıştıran bir otomobilden ben kaçmak istiyorum asistan ise direniyor. Keza ani şerit değişikliklerinde de asistanın sert tepkileri sürüşü tehlikeye atacak düzeyde. Bir diğer sıkıntı çarpışma önleyici sistem. Gerek otobanda ama asıl olarak şehir içinde, yoğun trafikte sık sık müdahale ediyor. Emniyet kemeriniz takılı olmasa cama kafayı koyabilirsiniz.

Eğer sert bir sürüş üslubunuz var ise bunları kapatmak en iyisi. Ama işin aslı, direksiyonun zaten “Sinirli” bir havası var.

KALİTESİNE GÖRE 250 BİN TL’LİK FİYATI MAKUL

Yol tutuş başarılı, viraj kabiliyeti iyi. Frenler mükemmel. İçerde ne fazla bir rüzgâr sesi var, ne de motor sesi. 8 ileri şanzıman çok iyi ayarlanmış oranlara sahip. 190 km/s sürate rahatlıkla çıkıyor ve emniyetli bir sürüş sağlıyor. Volvo XC 60 çok fazla standart ekipmanla geliyor.

Sürekli 4 çeker bir araç için tüketim de başarılı. 10 litre civarında harcadı ki, hiç de fena değil. Bunca aksesuvar ve bunca şıklık ve Volvo kalitesinin elbette bir bedeli var. XC60’ın başlangıç fiyatı 250 bin TL. Bu motor seçeneği ile yukarı doğru giderseniz 290 bin TL’ye yaklaşıyorsunuz. Yine de kalitesine oranla makul demek mümkün. Hele hele otomobil fiyatları böylesine uçup gitmişken.

Erişilebilirlik Araçları