Sportage başkaldırmış

“Türkiye’de orta üst sınıf otomobil kullanıcılarını SUV ile içli dışlı yapan marka hangisidir?” diye sorsanız size hiç düşünmeden “KIA” derim.

Bunu sağlayan ise Kia’nın Sorento modelidir.

Hiç kuşkusuz Kia Sorento’dan önce de Premium segmentte SUV’lar vardı. Suzuki’nin Vitara’sı özellikle gençler ve kadınlar arasında ya da Honda’nın CRV veya Toyota’nın RAV 4’ü orta segmentte başarılıydı ama Kia Sorento 2002 yılında piyasaya çıktığı anda Türk otomobil kullanıcısı tarafından çok sevildi.

Çünkü neredeyse Premium SUV’lar kadar geniş bir hacim ve onlara yakın bir dış boyut, oldukça üst düzey donanım ve çok makul bir fiyatla satışa sunulmuştu. Sorento’nun önünde o dönem uzun kuyruklar oluştu. Ancak Koreli Kia’nın ondan önce de crossover ile SUV arasında ama crossover’a yakın bir modeli vardı. İlk olarak 1993 yılında hem G.Kore’de, hem Almanya’da, hem de Rusya’da aynı anda üretimine başlanan Sportage. İlk jenerasyon Sportage pek de cazibesi olmayan, 2 litreden başlayan motor seçeneklerine sahip işlevsel ama tatsız bir otomobildi.

2

Sportage, 2. jenerasyonunda kendine biraz daha çekidüzen verdi. Hafiften Subaru’nun Forester’ını hedef alan bir tasarım ve anlayışla 2004 yılında piyasaya çıktı. Türkiye’de de ilk bu modelle tanındı Sportage. 6 yıl sonra 3. jenerasyonu geldi. Eli yüzü bayağı düzelmiş, kalite ve donanımı oldukça üst düzeye çıkmıştı. Eski hantal halinden eser yoktu. Küçük SUV sınıfına daha yakın bir görüntü sergiliyordu. Ve nihayet bir yıl kadar önce 4. jenerasyonu ile tanıştık Sportage’in. Doğrusu değişim ve gelişim şaşırtıcıydı.

Kusursuz güzellikte bir dizayn ile yıllardır karşısında ezildiği kardeşi Sorento’ya başkaldıran bir tavırdaydı. Çirkin ördek yavrusu, birdenbire Sindirella’ya mı dönüşüyordu!

Kia Türkiye’den “Yeni Sportage’i test etmek ister misiniz?” önerisi geldiği zaman bir şeyi fark ettim.

Dünyada üretilen hemen her markanın şu veya bu modelini, şu veya bu şekilde bir yerlerde kullanmıştım.

Ama hiçbir zaman bir Kia’nın direksiyonuna oturmamıştım. Haliyle bir Kia yazısı da kaleme almamıştım.

Kia’nın Sportage’i yolladığı gün, birkaç gün önce Teke Tek’e davet ettiğimiz CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan da “Ankara’da olursa programı gerçekleştirebiliriz” yanıtı geldi.

Hava tahminlerinde de “kar yağışı” göründüğü için ben de “Bari bu kötü havada Ankara’ya otomobille gideyim de Kia’nın da performansını görmüş olayım” dedim.

DIŞ GÖRÜNÜM KUSURSUZ

Kia Sportage, dış görünüm itibarıyla kusursuz bir otomobil. Öndeki led gündüz ışıkları, led sis farları ve bixenon farlar çok şık. Ön ızgara sportage’deki sport kelimesini vurgulayacak şekilde dizayn edilmiş gibi.

Ön alttaki koruma sacı görünümü güçlendiriyor. Arkadan görünüş ise şahane.

Arka lambalar, sanki üst segmentte bir Alman otomobilinin lambaları gibi. Şık ve kaliteli. Otomobilin boyutlarına göre büyük görünün jantlar çok şık. Geniş camlar otomobili olduğundan büyük gösteriyor.

Dış görünüm itibarıyla “tip top” denilen türden bir araç Kia Sportage ve bana sorarsanız Sorento’dan daha güzel bir görünüme sahip. İçine binince umduğunuzdan daha geniş bir iç hacimle karşılaşıyorsunuz. Özellikle ön koltuk pozisyonları son derece rahat. Ancak daha çarpıcı olan, içindeki kalite hissi. Gözünüzü rahatsız edecek, içinize sinmeyecek hiçbir malzeme görmüyorsunuz. Tüm detaylar son derece kaliteli.

3

GAZA BASINCA 177 BEYGİR GÜÇ HİSSEDİLİYOR

Sportage’e tam bir arazi otomobili demek mümkün değil, ama zor koşullarda da sizi yolda bırakmayacak bir off-road donanımına sahip. Tabii şunu da söyleyeyim; tüm Sportage’ler sürekli 4 tekerden çekiş sistemine sahip değil. Sadece önden çekişli olanları da var. Sportage çok farklı motor seçenekleriyle gelse de temel olarak 1.6 litre ve 2 litrelik motorlara sahip. Aracın içindeyken motordan çıt sesi bile gelmiyor. Motor çalışıyor mu, çalışmıyor mu anlamıyorsunuz. O kadar sessiz. Ancak otomobil ilerlemeye başlayınca ciddi bir yol ve lastik sesi geliyor. Rahatsız edici mi, değil. Geniş camlar ve cam tavanın sağladığı ferahlık hissi bu sesi unutmanızı sağlıyor. Gaza basınca 177 beygirlik gücü hissediyorsunuz. Sıfırdan 100 km hıza 9 saniye civarında çıkıyor ki hiç fena değil.

MOTORU PEK DE TUTUMLU DEĞİL 

Sportage uzun yolda insanı hiç yormuyor. Ancak küçük motor, tüketim konusunda pek de tutumlu değil. Ortalama 113 kms süratle aldığımız yaklaşık 450 kilometre yol boyunca 100 kilometrede 10.3 litre yakıt tüketiyoruz. Çok rahat ve keyifli bir sürüş yaptığımı da söylemem lazım. Ancak 198 bin TL’lik fiyatının ucuz olduğunu söylemek pek mümkün değil. Ya da ben yaşlandıkça cimrileşiyorum. Siz karar verin.

YOL TUTUŞ 10 NUMARA

Yan rüzgârlardan da, yanından hızla geçtiğiniz ağır tonajlı araçların rüzgârından da hiç etkilenmiyor. Kullanım oldukça rahat. Tüm trafik kurallarına riayet ederek 4 saatten daha az bir sürede Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü ve bu köprüyü TEM otoyoluna bağlayan iğrenç bağlantı yolumsu tarlaları aşarak Ankara’ya ulaşıyoruz.

Erişilebilirlik Araçları