Havalı olmak değil işini görmek için

Mitsubishi’den arayıp, “Toyota yazınızı okuduk. Bir de bizim yeni arazi kamyonetimizi dener misiniz?” dediler. Körün aradığı bir göz, Allah vermiş iki göz misali “Hemen” dedim. Çünkü arazi kabiliyetli kamyonetleri denemeyi gerçekten çok seviyorum. Özellikle de Toyota Hilux, Ford Ranger, VW Amarok arasındaki rekabet bu segmentte kalite çizgisini çok yukarılara taşıyor. Bu sınıfta çok iyi bir geçmişe sahip Nissan ise Frontier ve Titan gibi iki çok iyi kamyonete sahip olmasına rağmen Türkiye’de bu rekabetten çekilmiş görünüyor. Lafı uzatmayalım çünkü sonra editörler yazıyı kesiyorlar.

Mitsubishi L200 bizim memlekette “Nasıl bişi bu mitsubişi” olarak tanınıyor ve Erol Evgin’li bu etkili reklam kampanyası hâlâ hafızalarda.

2

Nasıl bişi bu yeni mitsubişi diye soracak olursanız, önce dışından başlayayım. Doğruyu söylemek gerekirse, önden bakınca gayet şık ve güzel. Ancak diğer açılardan rakiplerine oranla biraz daha sıradan duruyor. Öndeki gündüz led lambaları, xenon farlar, tampona gömülü sis farları falan gayet hoş. Yandan pek bir etkileyici tarafı yok. Arkadan bakınca ise şık stop lambaları rakiplerin tümünden daha güzel ama metal havası verilmiş plastik gövde dışı tamponlar gözü hayli rahatsız ediyor. Keza arka bagaj kapağının da biraz daha oturaklı bir görünüme sahip olması lazım diye düşünüyorum. Yandaki basamaklar ise durumu biraz olsun kurtarıyor.

Tamamen işlevselliğe yönelik bir iç dizayn yapmışlar. Belli ki “Sorun çıkarmasın. Basit olsun ama sağlam olsun. Yolda bırakmasın” diye düşünerek dizayn ve imal edilmiş. Elektrikli ve ısıtmalı aynalar boy aynası gibi kocaman. Elektrikli ve ısıtmalı koltuklar deri kaplı. Arkadaki yolcu bölümü de hayli geniş. Duble kabin 5 kişiyi rahatlıkla alacak büyüklükte. Mitsubishi’yi rakiplerinin arkasında kalmaktan kurtaran ise sürüş ve motor demek mümkün. Kaputun altında 2.4 litrelik bir motor var ve benim kullandığım Blizzard donanımlı olanda bu motor 181 beygir güç ve 420 Nm tork üretiyor bu gerçekten muazzam. Kamyoneti kullanmaya başladığınız anda bu gücü ve torku hissediyorsunuz. L200 normalde arkadan itişli.

Ancak 3 çekiş seçeneği daha var. 4H, 4HLc ve 4LLc seçenekleri. Bunların ilk ikisi günlük kullanım için. Son ikisi ise arazi şartları için. Sonuncusu ise tam berbat arazide kamyoneti ilerletmeye yönelik. Otomobilin arazi seçenekleri ise bildik bir arazi vitesi koluyla değil ortada konumlanmış bir düğme ile seçiliyor. Kolay ve başarılı bir sistem. Rahatlığının yanı sıra, son derece rijid olması, ön ve arka süspansiyonlardan hiçbir olumsuzluk hissettirmemesini başarılı buldum. Frenleri içinse çok olumlu konuşamayacağım. Arazide ve sürekli dört çeker pozisyonda kullandığım halde 10 litrenin az üzerinde bir tüketim sergiledi. Bunu bir Rubicon Jeep’le yapsaydım 15 litrenin altına düşmem mümkün olamazdı. Benim kullandığı en üst model olan Blizzard’ın fiyatı 110 bin TL. Yani rakiplerinin en üst modellerinden 10 bin TL daha ucuz gibi.

 

3

KİLOMETRE VE DEVİR GÖSTERGELERİ ANALOG

Göze batan tek şey ortadaki radyo ve navigasyon ekranının çevresindeki plastik. Şık değil. Kilometre ve devir göstergeleri yüzde yüz analog. Ortasında ise minik bir ekranda aracın diferansiyel pozisyonlarını gösteren basit ama çok yerinde bir gösterge var. Müzik sistemi bir kamyonette olmasını beklediğiniz türden. Süper değil ama tatminkar. Çift bölgeli dijital klima ise bayağı iyi. Navgiasyon standart ve iyi çalışıyor.

BASİT, İŞLEVSEL AMA KALİTELİ

Test sürüşünün ardından Mitsubishi L200’ün bende bıraktığı genel izlenim şudur: Bu kamyonet havalı “Truck” sahibi olmak isteyenler için imal edilmemiş. “Benim işim gücüm için bir arazi kamyonetine ihtiyacım var” diyenler için yapılmış. Basit, işlevsel, kaliteli ancak çok da şık ya da şıkır şıkır olmayan bir araç. Şunu da söyleyeyim, üzerindeki 17 inçlik jantlara biraz daha geniş bir lastik takılırsa, görünüşü çok daha şık olur gibime geliyor. Hatta bir de rollbar’la tadından yenmez.

 

4

 

Erişilebilirlik Araçları