İyimser olun 10 cent 1 TL

Çoktan kasıt nedir bilmiyorum ama “Dolar 10 lira olacak diyorlar ya çok beklersiniz çok” denmesinin üzerinden bana göre çok da geçmeden dolar 10 TL’yi geçti.

Şaşırdık mı?

Tabii ki hayır!

Bekleniyor muydu?

Tabii bekleniyordu!

Elinizde kullanacak silah kalmayınca, daha doğrusu silahlar satılınca, elde kalan tek silahın kullanılmasına izin verilmeyince elbette ki dolar ordusu gelir üzerinizden geçer.

Kimse de şaşırmaz.

Üç beş yüksek borçlu müteahhit dışında kimse de bundan memnun olmaz.

Sizler “Ama ihracat artıyor” diye kandırılırsınız ama ihracata üretim yapan işçinizin maaşı Bangladeşli işçi seviyesine geriler.

Sana ne maaşını dolarla mı alıyorsun diyen zihniyet, yap işletle üç beş müteahhite yaptırılan otoyolların, köprülerin garanti ödemelerinin dolar cinsinden olduğunu unuttuğunu zanneder, o müteahhitlere ödemelerin TL karşılığı uçar gider.

TL cinsinden maaşlar ise olduğu yerde kalır.

Tüm bunlardan daha vahim olan ise bu durumun farkında olunmaması ya da umursanmamasıdır.

Dolar, Euro ve Sterlin üçlüsünün ilk kez birlikte 10 TL barajının üzerine çıkmasından “triple double” yaptık diye övünme payı çıkarırlar mı bilmiyorum ama muhtemelen hükümet yanlısı medya vatandaşa şöyle demeye başlar:

“10 cent 1 TL”

Bunan inanıp sevinen çıkmazsa da namerdim.

Vallahi de çıkar, billahi de çıkar!

Ama hatırlatayım yarın öbür gün cent yakmak isterseniz.

Kağıt cent yok.

Zor yakarsınız.

***

DEİK’te konseyler satıldı mı?

DEİK İstanbul Kağıthane’de, Galatasaray NEF Stadı’nın hemen yanındaki Skyland binasından 3500 metrekarelik dev bir ofis satın aldı.

Tam tamına 10 milyon dolar ödeyerek.

İçinin tefrişatı için gereken para da 10-15 milyon TL civarındaydı.

Bu satın alma DEİK’e biraz büyük geldi.

Para yetmedi.

Hemen bir kampanya düzenlendi.

İş Konseyi başkanlarına birer mektup yazıldı.

“Destek paketleri” satışa çıkarıldı.

400 bin TL’den başlayan paketlerin İş Konseyi Başkan ve yürütme konseyi üyeleri tarafından satın alınması istendi.

Böyle gerekli anlarda dayanışma elbette iyi bir şeydir.

Ancak Ocak ayında yapılacak Başkanlık ve Konsey başkanlıkları seçimleri öncesi artık dedikodular ayyuka çıktı.

Bu paketleri alan Konsey Başkanlarının beklenti içine girdikleri, yani bir anlamda yardım paketi adı altında Konsey Başkanlıklarının ve üyeliklerinin “satıldığı” izlenimi yayıldı.

400 bini veren başkanlığı, 250 bini veren üyeliği garantiledi diyor DEİK üyeleri.

Ve tabii bu meseleye kızanlar niye Skyland’den ofis alındığını da başka gerekçelere bağlayarak yayıyorlar.

Ayağı yorgana göre uzatmamak Nail Olpak’ın başını ağrıtacağa benziyor.

***

MÜSİAD’da avansın avansı

Bir gayrimenkul meselesi de MÜSİAD’da var.

MÜSİAD yönetimi, genel merkez binası yanında MÜSİAD’a ait boş arazide yatırım yapma kararı almış.

Burada bir ticaret ve konut alanı inşa edecekler.

Böyle bir projeleri var.

Bunun için de üyelere bir mektup yazmışlar.

Mektupta “Arazimize home office projemiz için ön talep topluyoruz. Kısıtlı alan var. Bu yüzden kısıtlı talep alacağız. Avantajlı ön talep imkanı bulunan projemizde yer almak isteyenler 50 bin TL göndersinler” diyor MÜSİAD yönetimi.

Buna da “Proje 2022 ön avans bedeli” adını takmış.

Avans da değil, ön avans.

Avansın avansı.

Ne demekse.

Ancak zaten ortada ne proje var, ne fiyat var, ne de kaç kişiye yer verilebileceği var…

50 bin TL gönderin gerisine karışmayın.

Proje çıkınca fiyat ne olacak, her başvuran mutlaka bir yer alacak mı, alamazsa parası nasıl geri ödenecek bunlarla ilgili hiçbir bilgi yok.

11 bin üyenin 11 bini de 50 bin TL gönderip talepte bulunursa ne olacak o da belli değil.

Erken gelen oturur misali önce gönderen yeri kapar deniyor ama bunun nasıl belirleneceği de belli değil.

MÜSİAD üyesi dostlarımız da bu duruma tepki gösteriyor ve “Böyle projeleri Jet Fadıl yapardı, MÜSİAD değil” diyorlar.

***

Araplar kaç şirket kurdu

Önceki gün bir iş için Noter’e gittim.

Zannederim Noterlik personeli dışında içerdeki tek Türk bendim.

Hangi ülke vatandaşı olduklarını anlamadığım ama tamamı Arap 50-60 kişi bağıra çağıra işlem yaptırıyor ya da sıralarını bekliyorlardı.

Büyük bölümünde maske falan da yoktu, maskelerini boğazlarına indirmişlerdi.

Sıram gelince görevliye “Bunlar vatandaşlık işlemleri için mi geliyorlar buraya” diye sordum.

“Hayır” dedi.

“Hepsi şirket kurma işlemleri için buradalar. Her gün durum bu. Artık Türkler şirket kurmuyor anladığımız kadarı ile. Sürekli olarak Arap ülkelerinden gelenler için şirket kuruluş belgesi hazırlıyoruz.”

Şaşırdım.

Acaba İstanbul Ticaret Odası son birkaç yılda Arap ülkeleri vatandaşlarının İstanbul’da kurduğu şirket sayısını açıklar mı!

Doğrusu çok merak ediyorum.

***

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Akılla kurulan şeylerin akılsızlıkla yıkıldığını unutmadığımız zaman.

Erişilebilirlik Araçları