Kadınlar Günü

Bugün Dünya Kadınlar Günü.

Tüm kadınların Günü kutlu olsun.

Dünya Kadınlar Günü, geçen yüzyılın başında “sosyalist” bir hareket olarak başladı.

Türkiye’de de hemen hemen aynı tarihlerde Azerbaycanlı iki Türk kadının girişimi ile ilk kez gündeme geldi.

Sonrasında yıllarca yasaklandı ve kutlanamadı.

Daha sonra Birleşmiş Millet tarafından 1975 yılında uluslararası bir gün olarak tescil edildi ve kabul görmeye başladı.

Sol karakteri de giderek arka plana itildi ve daha feminist bir karaktere büründü.

Hangi karaktere bürünürse bürünsün kadın hakları için önemli bir gün ve bugün Dünya medeniyeti kadın hakları konusunda hala yeterli olgunluğa ve bilince ulaşmış değil.

Kadına yönelik şiddet bir yana, kadının erkeklerle eşit haklara sahip olması gerektiği konusu bile hala içselleştirilemedi.

Kadına yönelik “sözde” saygıda bile hala bir ötekileştirme söz konusu.

Ve burada tek suçlu erkekler değil.

Sosyal medyanın önümüze koyduğu çok açık bir gerçekliğe göre, kadınların kadınlara karşı tavrı erkeklerinkinden hiç de aşağı değil.

Bu yüzden de kadın hakları mücadelesini sadece erkeklere karşı değil, kadınlara karşı da yürütmek zorundayız.

Her zaman hatırlamalıyız ki, bir kadının içinde hayat bulduk, ilk kez bir kadının göğsünde doyduk, genelde bir kadının omuzunda ağladık, bir kadının kalbinde mutlu olduk.

***

İlahiyat profesöründen yanıt geldi

Geçen hafta yazılarımdan birinde konu ettiğim, Mimarlık Fakültesi’ne dekan olarak atanmasını eleştirdiğim İlahiyat Profesörü, konuyla ilgili bir yanıt yolladı.

Profesör Halil İbrahim Şimşek’in mektubunu aynen paylaşıyorum.

Profesör Şimşek, kendine yapılan haksızlığı aktarırken aynı zamanda üniversitelerimizin durumuna da ışık tutmuş:

“Sayın Fatih Altaylı

‘Kiminin binası kiminin duası’ başlıklı köşe yazınızda gerçeği tam olarak yansıtmayan iki yerel gazetecinin haberine istinaden şahsım ve üniversitemle ilgili bir yorum yapmışsınız.

Bu konuda şu hususlara dikkatinizi çekmek isterim:

1. Haberde bahsedilen Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi dekanlığına 2019 Eylül ayından beri rektör yardımcısı vasfımla vekalet etmekteyim. Çünkü o dönemde bu fakülte hiçbir profesör öğretim üyesi bulunmamaktaydı. Benden önce de önceki rektörün yardımcısı ilgili fakülte dekanlığına vekalet etmekteydi. Rektörümüzün ilgili fakülteye dekan arayışı hala devam etmektedir. Bu süreçte fakülteyle ilgili imza işlerinin yürütülmesi için rektörümüzün teklifiyle YÖK tarafından şahsım yetkilendirilmiştir. Bu uygulama, ilgili dekan atanıncaya kadar rutin imza vekalet görevidir. Ayrıca üniversitemizde mimarlıkla ilgili hala herhangi bir öğretim üyesi bulunmamakta ve bu bölüm pasif konumdadır. 2020 yılında resim bölümüne sadece bir profesör atanmış, o arkadaşımızla ilgili rektörümüzün idarecilik tasarrufu henüz gerçekleşmemiştir.

Üzerimde bulunan Turizm Fakültesi ile Spor Bilimleri Fakültesi Spor Bilimleri Fakültesi dekanlıklarına gelince (Bu fakültenin dekanı daha önce hakkında çıkan bir haber sebebiyle kendi isteğiyle istifa etmiştir), aynı şekilde rektör yardımcılığı vasfım ve ilgili birimde profesör olmaması sebebiyle rutin imza yetkisi uhdeme tevdi edilmiştir. Bu yetkilerin hiçbiri kesinlikle ilahiyat öğretim üyesi olma vasfımla şahsıma tevdi edilmiş değildir. Hiçbirinin şahsıma manevi ve maddi hiçbir getirisi yoktur.

En son Fen Edebiyat Fakültesi dekanı başka bir üniversiteye geçtiği ve il dışına taşındığı için iki hafta önce istifa etti. İmza işlerinin aksamaması için geçici olarak o fakültenin imza yetkisi de vekaleten rektör yardımcısı olmam hasebiyle şahsıma tevdi edildi.

Rektör beyin bu fakültelerin tamamına o birimlerin uzmanı olan profesörlerden dekan atamak için arayışı devam etmektedir.

2. Dua meselesine gelince yine aynı yerel gazetecinin eksik ve yanlış aksettirdiği bir haberdir. Hiçbir şekilde davetli olmadığım bir partilinin kuruyemiş dükkanı açılışıyla ilgilidir. Bir sempozyum programı vesilesiyle misafirimiz olan eski bakan, Ak parti genel başkan vekili ve İstanbul milletvekili Numan Kurtulmuş beyle birlikte kalabalık bir grupla yürüyerek Cuma namazına giderken (ezan okunmuş ve namaz başlamak üzere) Ak Parti il başkanı arkadaş Numan Bey’e Ak Parti il yönetimindeki birine ait yol üstündeki ilgili dükkanın kurdelesini kesmesini istirham etti.

Numan bey namaza geç kalındığını ama sadece kurdeleyi kesip ayrılacağını söyledi. Kurdele kesilirken şahsım yaklaşık 20 metre uzak bir köşede misafirimizi beklerken ve tam Numan Bey kurdeleyı keserken belediye başkanı arkadaşımız uzaktan şahsıma işaret ederek ‘Hocam bir dua’ diye seslendi. Rektör yardımcısı olarak bu alelade teklifi kabul etmem söz konusu değildi (Haberde ifade edildiği gibi ortada bir kürsü ve ciddi bir organizasyon da yoktu). Bu sebeple açılış ortamının buna uygun olmadığını, leblebi dükkanı açılışına özel bir dua olduğunu bilmediğimi (böyle bir şeyin olmaması gerektiğini ifade etmek için bunu söyledim. Yoksa dua bilmediğim için değil. Çünkü uygun ortamlarda bir ilahiyatçı olarak rahatlıkla dua ettiğimi beni tanıyanlar çok iyi bilirler) ve hayırlı kazançlar dileyerek kurdeleyi kesmelerini söyledim. Başka türlü ifadeler kullansam valinin ve eski meclis başkanın da bulunduğu ortama uygun düşmeyeceğini düşündüm. Neticede kurdele kesilerek dükkan açılış yapıldı. Olay bu kadar.

Benim için saygıdeğer ve makul bir gazeteci olmanız hasebiyle bu hususları açıklamak istedim. Takdir sizin.

Hayırlı günler dilerim.

Halil İbrahim Şimşek”

***

NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Cinsiyetçi başlıklar kullanmadığımız zaman.

Erişilebilirlik Araçları