Onurlu dış politika

Bugünün en önemli sorunlarından biri, dünün hiç ama hiç hatırlanmıyor olması.

Bu yüzden de dış politikadaki her şeyi ilk, Türkiye daha önce hiç yönetilmemiş ve Türkiye daha önce sanki büyük devletlerin oyuncağı imiş gibi göstermek isteyenler var

Özellikle gençler biliniz ki, durum hiç de böyle değil.

Türkiye, her zaman onurlu ve dik bir ülke idi.

Ama bunu makul bir denge, güç ve imkan analizi içinde yapardı.

Türkiye’nin bir dış politika geleneği her zaman vardı ve öyle kuzu kuzu her şeye baş eğen bir ülke falan da değildik.

Türkiye ABD’ye ve hatta tüm dünyaya rağmen Kıbrıs’a çıkmış, Ege’de haklarını korumuş, İncirlik dahil ülkedeki tüm Amerikan üslerini kapatmış, ABD’nin delirmesine rağmen haşhaş ekimini serbest bırakmış, bölgesel gücünü göstermekten asla çekinmemiş bir ülke idi.

Bugünlerde yeni bir kitap çıktı.

Dr. Burak Kürkçü’nün imzasını taşıyan bir kitap.

“Apolet, Kravat ve Darağacı” başlıklı.

Demirelli uzun yılların Türk dış politikasını ve bu politikanın perde arkasında yaşananları anlatan bir kitap.

Gençlere özellikle tavsiye ediyorum.

Türkiye hangi badireleri nasıl atlatmış, lafta değil gerçekte dik bir dış politika nasıl uygulanmış ve Türkiye sorunları nasıl çözmüş, sorunlardan nasıl sıyrılmış…

***

Demirel’den

Kitapta Demirel’in bazı çok önemli anlatımları da var.

Birkaç örnek vereyim de “Biz nerde hata yaptık” belki daha iyi anlarız.

-“Dış politikada kızgınlığa yer yoktur. Ben Başbakan’ken 1967 yılında ülkemize yaptığı ziyarette Fransa Cumhurbaşkanı De Gaulle’e dış politikayı nasıl yürüttüğünü sordum. O da bana ‘Büyük devletler dış politikalarını sokakta yürütmezler’ diye cevap verdi”

Türkiye Azerbaycan’a sadece bugün destek vermedi. Geçmişte de bu ülke ile kardeşlik ilişkilerimiz çok güçlü idi. 1991’de başlayan ve süren Nahcivan Krizi diye bilinen dönemde de Türkiye Azerbaycan’ın yanında durdu.

Demirel’in o günlerde Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar Aliyev’e söylediği bir söz de kitapta yer alıyor.

– “Milletini ve devletini iyi hesaplanmamış bir işe sokmamalısın. Problemleri heyecanınız ve maceraperestliğiniz ile çözemezsiniz.”

ABD ile Türkiye arasında bugünkünden daha derin bir bunalım vardır. NATO’nun lider ülkesi, Türkiye’ye silah ambargosu dahil pek çok yaptırım uygulamaktadır. Demirel bu sorunun çözümünü liderler arası ilişkilerde değil, kurumsal diplomaside aramaktadır:

“Türk diplomatları çok iyi yetişmiştir. Ulusal çıkarları savunmaktan asla geri durmazlar. Ne zaman bir problem ortaya çıksa, diplomatlarımız ön cephede savaşırlar.”

***

Demirel ve eski Türkiye

Bu satırları okuyan eski okurlar bilir de, yeniler ve gençler için bir aydınlatma yapmak gerek.

Ben bir Demirel taraftarı ya da hayranı değil, tam aksine Demirel’in iktidar dönemleri ile kesişen tüm yazarlık hayatım boyunca sıkı bir Demirel muhalifi idim.

Yaptığı pek çok şeyi eleştirdim.

Buna rağmen çok da iyi bir ilişkimiz oldu hep.

Çalıştığım gazetenin patronunu arayıp kovulmamı istemeyen ender siyasetçilerden biriydi mesela.

Cumhurbaşkanlığı döneminin sonunda geniş bir kitle Demirel’in görev süresinin uzatılmasını istiyor ve çalıştığım gazete dahil medyanın önemli bir bölümü bunun için bir Anayasa değişikliği talebinde bulunulmasını istiyor, bu yönde yayın yapıyordu.

Kendi yayın grubumda tek başına ben buna karşı çıktım.

Bununla ilgili oylamadan bir gece dahi önce böyle bir şeyin doğru olmadığını anlatan yayınlar yaptım.

Çünkü bana göre Anayasalar kişiler için değiştirilmemeli, sistemler kişilere özgü hale getirilmemeli idi.

Nitekim Demirel’in görev süresi uzatılamadı.

Bu bile Demirel’le aramızı bozmadı.

Ölümüne kadar aradı, aradım, konuştuk.

Bilgisinden, tecrübesinden hep yararlandık.

Siyasetten uzak kalmasından sonra dost olduk diyebilirim.

Hani size “Çok kötü idi, çok kötü idi” diye anlatılan eski Türkiye var ya…

Böyle bir Türkiye idi.

***

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Sınır tanımayan doktorlar örgütüne rakip yalakalar örgütü kurulmadığı zaman.

Erişilebilirlik Araçları