İddialı rektöre iddia önerisi

Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan ve atandığı andan itibaren tartışılmaya başlanan Rektör Melih Bulu meselesi ile ilgili en doğru lafı eden Prof. Ersin Kalaycıoğlu oldu.

Ersin Hoca, “Melih Bey bu göreve çok layık da olabilir ben bunu değerlendiremem. Ama Rektörü olduğu Haliç Üniversitesi’nden alınırken de, yeni atandığı Boğaziçi Üniversitesi’ne atanırken de ne Haliç Üniversitesi’ne ne de Boğaziçi Üniversitesi’ne, bu üniversitelerin öğretim üyelerine bu durum sorulmamıştır. Bu çok açık biçimde bu üniversiteleri adam yerine koymamaktır” dedi.

Bana göre doğru bir bakış açısı.

Açıkçası ben de Melih Bulu’nun akademik kariyerini değerlendirme yetkinliğinde değilim.

Hakkındaki intihal iddiaları ise apayrı bir konu.

Eskiden Türkiye’de böyle iddialar ciddi ciddi araştırılırdı.

Bugün böyle bir şey olur mu?

Açıkçası zannetmiyorum.

Türkiye’nin artık “İt ürür kervan yürür” anlayışı ile yürütüldüğünü görüyorum.

Yine de Melih Bulu ile ilgili kafamda soru işaretleri var.

Melih Bey, bundan 1 yıl kadar önce Haliç Üniversitesi’ne rektör olmuş.

Yeni sistem gereği belli ki böyle bir talebi olmuş ve atanmış.

Orada da aynı şimdi olduğu gibi iddialı konuşmuş. “Akademik çıktıları, uluslararasılaşması, paydaşlarıyla işbirliği, girişimciliği ve ölçülebilir performans sistemleri ile Haliç Üniversitesi’ni dünyanın en iyi üniversiteleri arasına dahil etmek olduğunu” söylemiş. Bunlar kendi kelimeleri. Tırnak içine aldım.

Melih Bulu, bu iddiasını hızla başarmış olmalı ki, “Bu iş tamam yenisine bakalım, yeni ufukları aşalım” demiş olmalı ki, 1 yıl geçmeden bu kez Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör adayı olmuş ve yine atanmış.

Peki 6 ay sonra daha iyi bir üniversite daha iyi şartlarla bir rektör ararsa oraya da aday olacak mı?

Muhtemelen olur. Ama Boğaziçi’nde daha somut hedefler koyduğu için “Başardım gittim” demesi kolay değil.

Belli ki, Melih Bulu iddialı konuşmayı seviyor.

Çünkü Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğüne atanınca da ilk demeci “4 yıl içinde Boğaziçi Üniversitesi’ni dünya sıralamasında ilk 100 üniversite arasına sokacağını” söyledi.

İddialı konuşanları ben de severim ama palavracı olmamak kaydı ile.

Melih Bulu’nun bu iddiacılığını çok sevdim.

Hemen kendisine bir iddia teklif ediyorum.

2025 yılında Boğaziçi Üniversitesi dünyanın ilk 100 üniversitesi arasına giremez diyorum.

Nesine isterse osuna.

Üst limit yok.

İster gofretine, ister 10 milyon TL’sine. Ya da o güne kadar 10 milyon TL pul olur diyorsa “Yerli ve Milli” dolarına.

İster kravatına gömleğine, takım elbisesine, ister en baba otomobiline.

Neyine isterse.

Öyle yarı yolda görevden alınırsa mızıkçılık yapmak da yok.

“Tamamlasaydım süremi sokacaktım ilk 100’e” diye ağlamak falan.

Yiyorsa buradayım.

Parasına oynamam diyorsa daha basitine de varım.

Bırakalım ilk yüzü, ilk 200 diyelim.

Eğer sokabilirse yüzüme tükürsün.

Eğer sokamazsa.

Benim bir şey yapmama gerek yok zaten.

Ve başta Rektör Bulu herkes bilsin ki, bu iddiayı kaybetmeyi çok isterim.

NOT: Bahsettiğim sıralama THE (Times Higher Education) sıralaması. TÜİK’in yapacağı bir palavra sıralama değil.

***

Fransa komedisi, Türkiye trajedisi

Aşılar çıktı şimdi ülkeler aşı olma konusunda yarışıyorlar.

Nüfusa oranla en yüksek aşılanma İsrail’de.

Nüfusun yüzde 16’sını aşıladılar bile.

ABD ve Çin yaklaşık 5 milyon kişiyi aşıladı.

İngiltere sayısal olarak İsrail ile hemen hemen aynı 1.5 milyon yurttaşına aşı yaptı.

Bütün dünya Fransa’ya gülüyor çünkü ellerinde aşı olmasına rağmen şimdiye kadar 2000 kişiyi aşılayabildiler.

Herkes dalga geçince açıklama yapıp “Bu bilgi yalan, 5000 kişiyi aşıladık” diyerek herkesi daha fazla güldürdüler.

Peki bizim durumumuz ne?

Denekler ve bazı gazeteciler dışında “resmi olarak” aşıladığımız vatandaş sayımız 0.

Yazı ile sıfır.

Gerçi torpilli bazı kişilerin aşılandığı söyleniyor ama “resmi” olmadığı için dünyaya duyuramıyoruz o yüzden de sıfırız.

Aşıları kısa sürede yapacak bir sağlık sistemimiz olduğu söyleniyor ama yapamıyoruz.

Ayın 15’ine kadar Sinovac’ın Coronavac’ını inceleyecekler.

Beğenirlerse yapacaklar.

İnşallah.

Her yerde onay alan ve yapılan Biontech aşılarının akıbeti ise meçhul.

Geldi mi, gelecek mi, gelirse kime yapılacak, bahsedilen 550 bin doz geldi de çoktan yapıldı mı bilmiyoruz.

Pek çok ülke aşı takvimini halka duyurup paylaştı, kim ne zaman hangi grupta aşı olacağını biliyor çoğu medeni ülkede.

Bizde o da henüz net değil.

Halkın önemli bir bölümü ise aşılamalara da siyaset ve torpil bulaşacağı, aşıların parti örgütü tarafından dağıtılacağı inancında.

İftira olabilir mi?

Olabilir.

Yakışıyor mu?

Ne yazık ki!

Ve ben hala bir soruma yanıt alamıyorum.

Sayın Bakan Fahrettin Koca, Oxford-Astra Zeneca aşışını üreten firmanın Türkiye’ye istediğimiz kadar aşı temin etme garantisi verdiğini, bu aşı onaylanır onaylanmaz Türkiye’nin sipariş vereceğini söyledi.

Aşı geçen hafta İngiltere’de onaylandı ve yapılmaya başlandı.

Bu aşıyı niye sipariş vermiyoruz.

Yoksa hala aracılığı yapacak “Distribütör” şirket mi belirlenemedi!

***

Emniyetten sağduyulu ses

Boğaziçi Üniversitesi’nin kapısına takılan kelepçe ile ilgili dünkü uyarıma karşılık iktidar destekçisi trollerden hayli küfür aldığımı söylememe gerek yok.

Bu bile FETÖ’nün hala ayakta hala güç odakları ile yakın ilişkide olduğunu gösteriyor.

Buna karşın İstanbul Emniyeti’nden sağduyulu sesler geldi.

Deneyimli gazeteci Toygun Atilla’nın haberine göre Emniyetteki üst düzey yöneticiler, benimle aynı fikirdeler.

Bunun büyük bir hata olduğunu düşünüyorlar ve bunu yapanlar ile ilgili soruşturma başlatılacakmış.

İnşallah bu soruşturma FETÖ’cülere takılmaz da gerçeklere ulaşırız.

***

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Siyasi güç mum gibi aydınlattığı zaman.

Erişilebilirlik Araçları