Aşılar nerede?

50 milyon Sinovac Coronavac aşısı almıştık.

Aralık ortasında gelecek, Nisan’a kadar risk gruplarından başlanarak vatandaşlarımıza yapılacaktı.

Biontech’in Comirnaty’sinden de 1 milyon doz garanti gelecekti. Ama Bakan “Bu sayı 25 milyona çıkabilir” diyordu.

Üstelik o da yazdan önce elimizde olacaktı.

İngiliz Oxford Zeneca aşısı da bize satmaya hazırdı ama henüz daha tam olarak güvenli Faz 3 sonuçları açıklayamıyordu, kendi ülkesindeki sağlık otoritesi aşıda düzeltmeler istemişti.

Ama yine de durumumuz fena değildi.

Nisan ayına kadar en az 25 milyon vatandaşımızı aşılamış olacaktık, yazdan önce bu sayıyı 50 milyona çıkarma ihtimalimiz fazla idi.

10 gün önce durumumuz buydu.

Umutlu idik.

Pek çok Avrupalı’dan önce Türk insanı aşısını olabilecekti.

Peki şu an neredeyiz.

Çoktaaan anlaştığımız Sinovac’ın aşıları ortada yok. 11’inde geleceği söylenen aşılar henüz gelmemiş. Elimizde sadece 3 milyon doz olduğu söyleniyor, onun da öncelikle sayıları 1,2 milyonu bulan sağlık çalışanlarına yapılması gerekiyor.

Biontech’in patronu Uğur Şahin ise “Biz Türkiye’ye söz verdiğimiz aşıları ayırdık ama nedenini anlamadığım bir şekilde anlaşma imzalanamıyor” diyor.

Aşının sahibi Pfizer, Türkiye’de yıllardır faaliyet gösteriyor ve oradan da bir bilgi gelmiyor.

Astra Zeneca’nın aşısı ise zaten ortada yok.

Yani yine bir belirsizliğin içindeyiz.

***

Aşı olmadı, denek oldu

Habertürk yazarlarından Kemal Öztürk Covid-19’a yakalanmış.

Kendisine geçmiş olsun diyorum.

İnşallah hafif atlatır, bir an önce sağlığına kavuşur.

Ancak bir konuya açıklık getirmek lazım.

Türk medyası bütün cehaleti ile “Aşı olduğu halde coronaya yakalandı” diye haber yapıyor.

Bu doğru değil.

Kemal Öztürk aşı olmadı.

Kemal Öztürk aşının Faz-3 çalışmalarında denek oldu.

Aşı mı oldu, yoksa plasebo grubunda mıydı bilmiyoruz.

Kendisine yapılın enjeksiyonda gerçekten aşı mı vardı, yoksa aşı olmayan etkisiz bir madde mi zerk edildi, ne kendisi ne de bir başkası biliyor.

Ancak Faz 3 sonuçları belli olduktan ve kodlar kırıldıktan sonra bunu öğrenebilecek.
Bu yüzden aşı oldu corona oldu lafı yanlış.

Denekti corona oldu demek doğru.

Eğer plasebo grubunda idi ise aşının efektif olduğu yönünde bir katkı sağlayacak çalışmayı yürütenlere.

Yok eğer aşı olup coronoya yakalandı ise aşının etkinliğini azaltan bir denek olacak.

***

Maskeleri sıhhi de denetleyin

7 maske üreticisi savunma verdi denilince sevindim.

Sonunda birisi bu işe el attı galiba diye.

Yanılmışım.

Maske üreticileri birlik olup, ortak fiyat belirledikleri için rekabeti ortadan kaldırdıkları gerekçesiyle ifade vermişler.

Yani gerekçe “sıhhi” değil “mali”.

Oysa geçen ilkbahardan beri yırtınıyorum, piyasada satılan maskelerin büyük bölümü kalite standartlarına uygun değil diye.

Kimse tınmıyor.

Sağlık Bakanlığı “Denetliyoruz” diye yanıt verdi ama mesele Sağlık Bakanlığı’nın boyunu aşıyor.

Piyasadaki maskelerin önemli bir bölümü standart dışı.

Farklı katmanlarda spunbond ve meltblown kumaş kullanmaları gerekirken tek malzemeden üç kat yapıp piyasaya verenler çoğunlukta.

Yetkisiz ve güvenilir olmayan laboratuvarlarda yapılan testleri geçerli gösterenler bile var.
Dahası kimi kamu kurumlarının ihale ile aldığı maskeler arasında kalite standardını karşılamayanlar var.

THY’nin uçaklarda verdiği hijyen kitindeki maske bile kalite standartlarını karşılayacak nitelikte değil dersem, işin Sağlık Bakanlığı’nın boyunu niye aştığını daha iyi anlatmış olurum.

***

Sırrı ifşa

Bir FETÖ gitti, bin FETÖ geldi diyen İlahiyat Fakültesi Dekanı beklendiği üzere görevden alındı.

Muhtemelen “Devlet sırrını ifşa ettiği” içindir.

İki yıla yakın bir süredir söylüyorum Türkiye FETÖ ile mücadeleyi bıraktı diye.

Kimse dinlemiyor.

Milli, bilinen FETÖ’cüler her yerde el üstünde.

Evet, eski ekipten bir kısmı kaçıp gitti ama gerisi dört yanda.

Futbolda, bürokraside, siyasette.

Her yerde.

FETÖ’cüer temizleniyor diye yutturulan şey aslında sanki FETÖ içi bir hesaplaşmada bir grup FETÖ’cü bir başka grup FETÖ’cüyü temizliyor gibi bir görüntüye büründü.

Daha çok örgüt içi hesaplaşma havası var. Bu yüzden de dekanın görevden alınması normal.

Herkesin bildiği sırrı afişe ettiği için.

***

Diyememek

Kemal Bey çok iyi bir insan olabilir, çok saygıdeğer olabilir ama CHP’nin lideri olmamalı dediğim için bana kızanlar acaba dün ne düşündüler.

Beyefendi, kürsüden esti yağdı gürledi.

Ve devlet yönetim anlayışına yepyeni bir paradigma getirdi.

Kemal Kılıçdaroğlu tarihte ilk kez yasal bir devletin uyuşturucu kaçakçılarından, hırsızlardan, yolsuzluk yapanlardan vergi alması gerektiğini anlattı.

Aslında söylediği evrensel olarak doğru.

Her türlü gelir vergiye tabidir.

Gelir elde edilirken işlenen suçun cezalandırılması ayrı bir mevzudur, gelirin vergiye tabii olması ayrı bir mevzu.

Herkesin bildiği hikayedir ünlü gangster Al Capone’un işlediği suçlardan ötürü değil, kaçırdığı vergiden ötürü hapsi girdiği.

Kemal Bey de muhtemelen bu mantığı anlatmak istemiştir.

Ama o kadar beceriksizce, o kadar yanlış kelimelerle, o kadar kötü ifadelerle bunu söylemeye çalışmıştır ki, ortaya kimsenin anlamadığı ve alay konusu olan bir konuşma çıkmıştır.

Oysa Kemal Kılıçdaroğlu “Anladık, tüm bu suçlara göz yumuyorsunuz. Tüm bu suçların ortağı olmakta beis görmüyorsunuz. Bunlardan hesap sorma niyetiniz de haliyle yok. Ekonomiyi bir suç ekonomisine dönüştürdünüz. Ama en azından bu suçları işleyerek zengin olanlardan bunun vergisini alın. Hiç değilse o zaman asgari ücreti insanca yaşama sınırına kadar yükseltebilirsiniz” diyebilirdi.

Ama diyemiyor işte.

Sorun da burada zaten.

O zaman muhalefet yapmış olurdu.

***

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Muhterislerin alternatifi kifayetsizler olmadığı zaman.

Erişilebilirlik Araçları