Malumun Bakan tarafından ilamı

Sağlık Bakanı takkeyi düşürdü, gerçek ortaya çıktı.

COVİD 19’lu hasta sayıları açıklanırken 29 Temmuz’dan bu yana farklı bir yönteme geçilmiş.

Testi pozitif çıksa bile semptom yani hastalığın belirtilerini göstermeyenler açıklanan hasta sayısına dahil edilmiyormuş.

Bu yetmezmiş gibi belirti gösteren hastaların da testi pozitif çıkmayanları yine hasta sayılarına dahil edilmiyormuş.

Mayıs ayında beri tüm dünya biliyor ki, COVİD 19 hastalarının yüzde 80’i özellikle de genç hastalar hastalığı hiçbir belirti göstermeden atlatıyorlar.

Yani Türkiye’de bu yüzde 80 hasta olarak açıklanan sayılara dahil edilmiyor.

Yine biliyoruz ki, COVİD 19 teşhisinde kullanılan PCR testlerinin güvenilirliği yüzde 60-70 arası.

Yani geri kalan yüzde 20 COVİD’linin de üçte biri bu yolla eleniyor.

Kalıyor yüzde 12’lik bir kitle.

Demek ki, şu anda açıklanan hasta sayısı istatistiki olarak gerçek hasta sayısının yüzde 13’ü.

Yani Bakan Koca’nın son açıkladığı 1400 yeni hasta sayısı aslında 11.000 yeni hasta demek.

Gerisi sayılmıyor.

Peki şu anda yazdığı satırları okumakta olduğunuz fakir bendeniz bunu ne zaman açıklamışım.

Sayın Bakan’dan neredeyse 2 ay önce.

2 Ağustos günü “Gerçek hasta sayısı açıklanandan 10 kat fazla” diye yazmış ve bir gün önce açıklanan 600 hastanın aslında 6000 hasta olduğunu belirtmişim. Bunu söylerken de güvenilirlik konusunda herkese artık açık ara fark atan Prof. Mehmet Ceyhan’ın verilerine dayanarak bir iddiada bulunmuşum.

Yani meseleye biraz bilimsel bakan gözler Bakan Koca’nın bugün açıkladığı “Yöntem değişikliğini” anında fark etmiş.

Buradaki temel sorun şu.

Salgının başlangıcından beri en tehlikeli hasta tipinin “asemptomatik” yani “belirti gösteremeyen hasta” tipi olduğunu tüm bilim dünyası kabul ediyor.

Ve bunlara “süper yayıcı” deniliyor. Çünkü belirti göstermemelerine rağmen hastalığı taşıyor ve yayıyorlar.

Türkiye ise bunları hastadan saymıyor.

Niyesini bilemiyorum.

Acaba yeni açılan yollara araç yönlendirdikleri gibi, şehir hastanelerine garanti edilen sayıları mı sağlamaya çalışıyorlar!

***

Trump bile yapamamıştı

ABD Başkanı Trump, seçim senesinde COVİD 19 vakaları ile prestij ve seçim kaybetmemek için salgının ABD’yi vurmaya başladığı günden beri hem CDC’yi hem de kendi sağlık ekibini hesaplama yöntemini değiştirip, hasta sayılarını az gösterme konusunda ikna etmeye çalışıyordu.

Amerikan Enfeksiyon Enstitüsü Başkanı ve Beyaz Saray COVİD 19 danışma ekibinin üyesi Fauci dahil hiçbir hekim Trump’ın önerdiği hasta hesaplama yöntemine evet demedi.

Bunun bilimsel olmayacağını, mücadeleyi zayıflatacağını söylediler.

Trump, hasta sayılarını düşük gösterme yöntemini kabul ettiremedi kimseye.

Peki Trump’ın kabul ettiremediği yöntem neydi biliyor musunuz?

Tabii ki biliyorsunuz.

Türkiye’nin uyguladığını dün öğrendiğimiz yöntem.

***

Bu rezillere sesimiz kısık mı!

Yahu bir Allah’ın kulu tek kelime etmeyecek mi?

Bu Suudi rezilliğine bir kişi kalkıp da “Artık cılkını çıkardınız” demeyecek mi?

Nedir bu Suudi aşkı.

Rezalet aslında 2007’ye dayanıyor.

Suudi Kralı’nın Türkiye ziyareti sırasında, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tüm teamüllere, tüm diplomasi kurallarına aykırı bir biçimde Suudi Kralı’nın Ankara’da kaldığı otel odasında ziyaret etmiş, bir anlamda “Ayağına gitmişti.”

O gün bugündür bitmeyen bir Suudi aşkı var Türkiye’de.

Oysa bu diktatörler, bu herifler yüzyılı aşkın bir süredir Türkiye’nin en büyük “hasmı”

Ve son 10 yıldır artık bu hasmane tavrı saklamaya bile gerek görmüyorlar.

Yeni prensleri M. “Katil” bin Selman’la birlikte bu artık hasımlıktan düşmanlığa dönüşmüş ve Türkiye’de cinayet işletecek kadar gözleri dönmüş vaziyette.

Tüm bunlar yetmezmiş gibi şimdi bir de “ambargo” başlatmışlar.

Resmen açıklanmasa bile çok açık bir ambargoyu uyguluyorlar.

Suudi Arabistan’la iş yapmaya çalışan herkes bunu biliyor, farkında.

Biz ise ne yapıyoruz.

Bu rezil diktatörlerin yönettiği ülkenin Milli Bayramı’nı kutlamak için ülkemizde billboardlara ilan veriyoruz.

Herkese karşı en azından sözde gür çıkan sesimiz niyeyse söz konusu bu Katil yönetim olunca birden bire alçalıyor!

Niyesini bilen varsa açıklasın.

***

Baştan düşünmeli

Dün “Ne Zaman Adam Oluruz?”a yazdığım cümleyi anlamayanlar olmuş.

Çokça “Ne demek istedin” sorusu geldi.

Ne demek istediğim aslında açıktı.

Türkiye bazı konularda şaşkın ördek gibi davranıyor.

Panikle bir karar alıyor.

Yanlışlığı baştan belli olan bu karar bir süre uygulanıyor.

Sonra sessiz sedasız, sanki hiç alınmamış ya da kararı alan başkası imiş gibi değiştiriliyor.

Geriye o kararın belirli bir süre için bile olsa yarattığı tahribat kalıyor.

Demem o ki, bir karar alınacaksa baştan iyice düşünülür.

Akla ilk gelen genellikle en iyi yöntem değildir.

Öyle bile olsa üzerinde düşünmek, tartışmak ve tecrübeli kişilere danışmak gerekir. Tabii hala kaldıysa!

***

Evet kıçından uydurdu!

Show Haber sunucusu Ece Üner biraz “metaforik” ve “pejoratif” bir biçimde Türkiye karşıtı söylem ve eylemlerin yeni adresi Kim Kardashian’a yüklendi.

Açık açık “Bak Kim kardeşim, senin en ünlü yerin hayli büyüttüğün kıçın, bu konuda da kıçından uyduruyorsun” diyeceğine daha “incelikli” bir biçimde bunu söyledi.

Aman aman aman…

Sanırsın müthiş bir suç işledi.

Başta birtakım kadınlar olmak üzere “Sen bunu nasıl dersin.”

Yahu ne demiş ki, “Türkiye’nin Ermenistan’a saldırdığını kıçından uyduruyorsun” diyor.

Evet aynen öyle yapıyor.

Uyduruyor.

Bir televizyon ana haber anchorwoman’ı bunu söyler söylemez ayrı tartışma.

Bunu konuşabiliriz ama buna gösterilen tepkinin onda birini Kim Kardashian’a göstermeyenlerin Ece Üner’e saldırması anlaşılır gibi değil.

***

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Göte göt demek suç olmadığı zaman.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları