Acı haber gelmeseydi bakın ne yazacaktım

Ben bu yazıyı yazmaya başladığım saatlerde 6 şehidimiz vardı İdlib’de.

Maalesef 8’e yükseldi.

Rejim güçleri denilen Esad’ın Suriye Ordusu tarafından vurulmuş.

Şehitlerimize her zaman olduğu gibi minnet borçluyuz, mekanları cennet olsun…

Peki bu evlatlarımız şehit olmak zorunda mıydı, yoksa doğru politikalarla bu şehitleri vermeden, evlatlarımızı kaybetmeden de Türkiye bölgede etkin olabilir miydi?

Hadi bunu şimdilik boş verelim.

Bakın İdlib’de şehit verdiğimiz evlatlarımızın acı haberi gelmeseydi ben bugün bu köşede ne yazacaktım ona bakalım!

***

Bir tuzağa atlıyoruz

Pazar günü öğle saatleriydi.

Güzel havadan da istifade yürüyüşe çıkmıştım.

Telefonuma bir mesaj geldi.

Türkiye’nin önemli askeri strateji uzmanlarından biri, muhtemelen pek çoğunuzun adını gayet iyi bildiği bir eski asker İdlib’le ilgili “kaygılarını” aktaran bir mesaj yollamıştı. Satırına dokunmadan aktarıyorum:

“Şu an kendimizin dahi radikal/terör örgütü olarak kabul ettiğimiz küresel kökenli HTŞ ile aynı eksende, bir mezhep, hatta bir meşrep savaşının (Sünni-Alevi/Nusayri) hemen öncesindeyiz.

Türkiye’nin desteklediği gruplar HTŞ, Ceyş ül İzze, Harar ed Din, TİP gibi radikal kabul edilen ve bizim de ettiğimiz örgütlerle aynı safta Rejim ve Ruslara karşı savaşıyorlar.

Üstüne sert bir söylevle Rusları karşımıza alıyoruz.

Ruslar da bize (dün gece) Al-Bab’ta havadan uyarı ateşi açıyor.

Sahada ABD’nin eğit-donat örgütleri yeniden kendini gösteriyor, leblebi-çekirdek gibi güdümlü atıyorlar.

Şimdiye kadar neredeydiler?

Bu Türkiye için çok büyük bir MEZHEBİ TUZAK.

Bu Türkiye için çok derin bir girdap yaratır.

En başından beri zaten bunu istiyorlardı.

Bu girdaba kesinlikle düşmemeliyiz.

Aynı zamanda radikallerle işbirliği yapan, onları koruyan ve destekleyen bir ülke konumuna düşüyoruz.

Bedeli gelecekte çok ağır olur.

Saygı ile.”

Okudum ve pazartesi günü köşem olmadığı için salı günü yani bugün sizlerle paylaşmak üzere yazdım.

Ama dün 6 şehidimizin haberi geldi.

Bizim için sürpriz.

Ama bilenler için beklenen bir durum.

Allah Türkiye’yi ve evlatlarımızı korusun diyeceğim ama galiba önce “Allah akıl versin” demek lazım.

Çünkü Allah aklı veriyor.

Akıl da bizi koruyor!

***

Taçlı virüs hakkında

Pazar akşamı Türkiye’de bu konuda en uzman üç hekim ile Corona Virüs konusunu ele aldık.

Burada konuştuğumuz meselelerle ilgili önemli bulduğum başlıkları izlememiş olanlarla paylaşmak istedim:

1. Corona Virüs yeni bir virüs değil. Aslında bir grip virüsü. Yıllardır çeşitli farklı türleri biliniyor. Ancak bu yeni formu geçmiş formlarından daha tehlikeli. Çünkü bu form taşıyıcı hayvanlarda gelişti ve oradan insanlara geçti.

2. Niye Çin’den çıkıyor? Bu tip virüsler hayvanlardan insanlara geçtiği zaman daha tehlikeli hale gelebiliyor. SRS gibi, Kuş Gribi gibi virüslerin Çin’den çıkıyor olmasının nedeni bu ülkede yabani hayvanlarla insanların çok fazla iç içe olması. Hijyen koşullarının yetersiz, yabani hayvanların ise gayrı sağlıklı koşullarda gıda olarak ve genelde çiğ biçimde tüketilmesi. Bu tip virüsler yabani hayvan-insan hayatının iç içe olduğu Çin ya da Afrika ülkelerinden çıkıyor bu yüzden.

3. Salgının en tepe noktaya ulaşıp ulaşmadığı henüz bilinmiyor. Hasta sayısının toplamda 60 bine ulaşması bekleniyor. Buna bağlı olarak da toplam ölü sayısının 1200-1500 arasında olacağı tahmin ediliyor.

4. Şu ana kadar Çin dışında görülen toplam hasta sayısı 300. Çin dışında ölü sayısı 1.

5. Türkiye’de henüz Corona olduğu kesinlik kazanmış bir vaka yok.

6. Virüsün girdiği organizmadaki kuluçka süresi maksimum 14 gün.

7. İnsanları öldüren virüs değil, virüse karşı bağışıklık sisteminin verdiği yanıt. Bu yanıt çok güçlü olunca insan vücudu kendi hücrelerini öldürmeye başlıyor.

8. Çocuklarda hastalığın seyri daha mutedil ve çocuk ölümü henüz görülmedi.

9. Hastalığa karşı bilinen bir ilaç yok.

10. Yakın zamanda bir aşı geliştirilmesi beklenmiyor.

11. Uzun zamandır antiviral bir ilaç keşfetmemiş olan Rusya’nın ilaç tavsiyeleri sadece bağışıklık sistemini güçlendiren bilinen birkaç etken maddeyi içeriyor.

12. Bu virüsün laboratuvarlarda üretilmiş bir biyolojik silah olma ihtimali yok. Bazı bilimsel olmayan yayınlarda HİV virüsü ile benzerlik gösterdiği iddiaları gerçeği yansıtmıyor. Sınırlı benzerliğin nedeni muhtemelen her iki virüsün de Yarasalar vasıtasıyla yayılmış olmasından kaynaklanıyor.

13. En iyi korunma yöntemi bol bol sabunla el yıkamak. Çantamızda ya da cebimizde kolonya ya da antiseptik jel taşıyıp, sık sık elimizi bununla silmek.

14. Türkiye’de maskeye gerek yok. Uzun uçuşlarda medikal maske takmak iyi olabilir.

15. Uçak personeli tıbbi personel kadar korunmak zorunda. Çok çok yakın temas olmayacağı için tıbbi maske yeterli olur.

16. Hasta olmayan birinin taşıyıcı olma ihtimali yok.

17. Çin’den gelen ürünlerde virüs bulunmaz çünkü virüsü ancak insanlar taşıyabiliyor. Bir eşyanın üzerinde virüsün uzun süreli kalması mümkün değil. 20 dakika içinde etkisini kaybeder.

18. Okulların açılması ile birlikte her yıl olduğu gibi grip ya da soğuk algınlığı salgını olacaktır. Paniğe gerek yok. Bu Corona salgını demek değil.

***

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Batağa saplanmanın kolay, çıkmanın zor olduğunu anladığımız zaman.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları