Yeni yıl tavsiyelerim

Sevgili okurlar,

Biliyorum, 2019 şahane bir yıl olmadı.

Bir sürü sorunla boğuştuğumuz, keyif yapamadığımız, sağlığı yerinde olanın da olmayanın da, parası olanın da olmayanın da, işi gücü olanın da olmayanın da kendini iyi hissetmediği bir yıl oldu.

Çok şükür bitti.

Muhtemeldir ki, 2020’de daha iyi olmayacak.

Hatta belki 2019’u bile aratacak.

İnşallah öyle olmaz ama yerli ve evrensel tüm emareler iyi bir şeyi işaret etmiyor.

Yine de çok dert etmeyin.

Küçük küçük mutlu anlar yaratmaya çalışın.

Etrafa takılmayın.

Sizi kızdıranlar varsa ağzınızı doldura doldura sövün.

İster yüzüne karşı sövün (Ki hiç tavsiye etmem) isterseniz arkasından sövün.

Sevmediğiniz herkesi hayatınızdan uzaklaştırın.

Zorla bir şekilde karşınıza çıkıyorsa, başını çevirin ya da kanalı değiştirin.

Yine olmuyorsa kapatın.

Dertlenmeyin.

İyi düşünün, iyi olsun.

Bu da geçer yahu deyin.

Geçecek emin olun.

Enseyi karartmayın.

Sevdiklerinizi ihmal etmeyin.

Akılla yürüyün, bilgiyle yürüyün.

Akılla değil inatla gidenlerin duvara tosladığını unutmayın.

Hepinize maksimum sevgi.

***

Tanrıverdi’ye Libya’da ihtiyaç var

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başdanışmanı, Uluslararası Savunma Danışmanlık Ticaret Şirketi’nin (SADAT) kurucusu, Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu üyesi emekli Tümgeneral Adnan Tanrıverdi katıldığı bir konferansta “Mehdi gelecek. Ortamı buna göre hazırlamalıyız” demiş.

Ben duymadım.

Ama Mehmet Metiner duymuş ve çok sert eleştiriler yöneltiyor.

Şaşırdım.

Metiner, Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile uzak yakın bağlantılı herhangi bir şeyi eleştirmezdi.

Metiner’in eleştirileri, en az Tanrıverdi’nin sözleri kadar garip, hatta daha garip.

Çünkü böyle saçma sapan cümlelere epeydir alıştık.

Bunlardan ABD’de var.

Onlar da Hz. İsa’nın dönüşünü bekliyorlar. Biz onları Irak Savaşı’nı başlatanlar olarak biliyoruz, tanıyoruz. Neocon diyoruz.

Dünyayı din kitapları üzerinden şekillendirmeye çalışanlar bunlar.

İster Hristiyan olsun ister Müslüman olsun farketmiyor.

Al birini, vur öbürüne.

Bu Tanrıverdi bir aynı zamanda eski bir Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu.

General falan olmuş. Şaka değil.

Hazır yer gelmişken benim bir önerim var.

Hani Libya’ya Türkiye’den asker yollayacağız ya.

Şerefli Türk Ordusunu yollayıp, orada Hafter itleri ile kapıştırmayalım bence.

Onun yerine bu Tanrıverdi’nin SADAT’ı ile bir anlaşma yapılsın.

SADAT’ın askerleri gitsin Libya’ya.

Olmaz mı!

***

Mağduriyet Masalı

Ahmet Davutoğlu’nun Gelecek Partisi’nin Genel Başkan Yardımcısı A. Sefer Üstün “Yüzde 50 oy alarak iktidara gelmiş bir Başbakan olan Davutoğlu bir Saray darbesi ile görevden uzaklaştırıldı. Menderes’e ağıt yakıyoruz, Davutoğlu’nun ne farkı var. Bir asmadıkları kaldı” demiş.

Davutoğlu’nun koltuktan indirildiği, alaşağı edildiği, görevden uzaklaştırıldığı doğrudur. Bunda hiçbir tartışma yok.

Bunu  Saray mı yaptı, Beştepe mi yaptı, Külliye mi yaptı bunu da tartışmıyoruz.

Gelecek Partisi “Saray” demeyi tercih etmiş.

O da doğru.

Koskoca Davutoğlu’nu herkesin “Hocasını” ben indirecek değildim ya, elbette Saray indirdi.

İyi de “İnmeseydi be kardeşim”.

Koskoca Davutoğlu, AK Parti tarihinin en yüksek oyunu almış genel başkanı, Başbakan Davutoğlu “Ben inmiyorum” deseydi, karakterini ortaya koysaydı, “Ben seçildim beni ancak seçenler indirir” deseydi  ya da “Diyebilseydi” bugün Ayhan Sefer Üstün çok ama çok haklı olurdu.

Ama öyle olmadı ki!

Davutoğlu’na “İn” dediler ikiletmedi.

Anında “Atladı” aşağıya.

Üstelik de yolsuzluğu, hırsızlığı, ursuzluğu yoktu bildiğimiz kadarıyla ki, “Ne yapsın inmek zorunda kaldı” diyelim.

Direnebilir, en azından “Beni ancak AK Parti genel kurulu indirebilir” diyebilir ve  kongreyi toplayabilirdi.

Onu bile yapmadı.

Tam aksine koltuktan indiğini açıkladığı basın toplantısında “Ölümüne kadar AK Parti’ye ve Tayyip Erdoğan’a bağlılığını” ilan etti.

O yüzden genel başkanın yardımcısı kusura bakmasın ama buradan bir kahramanlık, bir Menderes hikayesi falan çıkmaz.

Çıksa çıksa zayıf bir mağduriyet masalı çıkar.

Onu da ancak Hocanın talebeleri dinler.

***

Her zaman bekleriz

Yerli otomobil mevzuuna takılan okurlarım diyor ki, “TOGG CEO’su Gürcan Karakaş’ı Teke Tek’e davet etseniz de bu işlerden anlayan bir gazeteci ile bu işin başındaki adam olarak konuşup, halkı da yerli otomobil konusunda aydınlatsanız”

Haklısınız.

Zaten Gürcan Karakaş’ı aylardır Teke Tek’e davet ediyoruz.

Yerli otomobil görücüye çıktıktan sonra da davet etmeye devam ettik.

Ancak Gürcan Bey davetimizi “yoğunluğu” nedeniyle kabul etmedi.

Davetimiz her zaman geçerli.

Gerçekten yerli bir otomobil yapacaklarsa gelir anlatır.

Pininfarina’ya sipariş vereceklerse elbette gelemez.

Sipariş verme yoğunluğudur bu.

***

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

En umutsuz olduğumuz anın, en umutlu olacağımız anların başlangıcı olduğunu unutmadığımız zaman.

Erişilebilirlik Araçları