Ziraat’ten tutku ortaklığı

Yerli otomobil projesi ne alemde bilmiyorum.

Bakan Mustafa Varank’tan bununla ilgili bilgi alabilen şanslı gazeteci grubu içinde değilim.

Şanslı olanlar da son durumu aktarmadığı için konu ile ilgili hiçbir fikre sahip olmadığımız aşikar.

Ancak güzel bir haber vereyim.

Burada aylar önce bahsettiğim, sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın test edip beğendiği yerli elektrikli traktör projesinde çok önemli bir gelişme oldu.

Bu traktörün imalatçısı ve aynı zamanda uzun yıllardır yerli elektrikli otomobil projesi üzerinde çalışan ve “elektrik depolama” konusunda çok ciddi işler yapan Önder Yol ile Ziraat Bankası GSYO yani Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı birlikte bir şirket kurdu.
Şirkette Ziraat Bankası yüzde 50, Önder Yol yüzde 50 ortak olacaklar.

Çok kısa süre sonra elektrikli traktör, onun hemen ardından da elektrikli otomobil yaparlarsa hiç şaşırmayın.

Çünkü Önder Yol’da 4 Babayiğit’te olmayan bir şey var.

Tutku.

Ziraat Bankası işte bu tutkuya ortak oldu.

Çok da iyi yaptı.

***

Nationalist

Tam oturup adam gibi bir şeyler yazmak istiyoruz imkan kalmıyor.

Mesela trollere “Yahu herkese militaristlik dayatamazsınız. Adam seni tatmin etmek için asker selamı çakacak, işinden gücünden olacak. Memlekete bir faydası olacaksa, bir askerimizin şehit olmasını engelleyecekse çaksın elbet ama sırf seni tatmin etmek için niye böyle bir şey yapsın” diye yazacağım.

Yazamıyorum.

Tam “Yahu her sanatçı, her toplum önderi siyasetle aynı düşünmek zorunda değil. Kimin yanıldığını bazen tarih gösterir. Bırakın milletin yakasına yapışmayı” diyeceğim. Diyemiyorum.

Asker selamı çakan futbolcularımıza dönüp “Bedelli askerlik yapıp, orada selam çakmak kolay” diye askerlik listesini yayınlayanlara “Manyak mısınız!” diye çatacağım. Çatamıyorum.

Niye?

Çünkü Avrupa’dan her dakika ayrı bir ikiyüzlülük, ayrı bir alçaklık geliyor.

Şimdi de UEFA futbolcularımızın golden sonra selam çakarak sevinmesini incelemeye almış.

Irkçılık yok.

Şiddet yok.

Selam var.

Adı üzerinde “Milli Takım” ve milli duygularla bir selam veriyor.

İkiyüzlü, karaktersiz Avrupa medyasının gazıyla soruşturma açıyorlar.

Çok değil iki sene önce bugün kıyameti kopartan Fransa’nın futbolcusu Antoine Griezmann Cumhurbaşkanı’nı aynı selamla selamlarken neredeydi bunlar!

Ya da pazartesi akşamı aynı maçta Fransız tribünlerinde Fransız Hava Kuvvetleri’nin flamasının açılması da soruşturuluyor mu UEFA’da?

Fransıza “Nationaliste” olmak serbest de…

Türk’e mi yasak “Vatanperverlik”?


Stade de France tribünlerinde, Fransız taraftarların açtığı Fransız Hava Kuvvetleri flaması


Cumhurbaşkanı Macron’a “selam” duran Antoine Griezmann.

*

Üniforma

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu birkaç gün önce kamuflajlı bir askeri üniforma ile poz verdi.

Biraz garipsedim.

Asker kökenli değil, Milli Savunma Bakanı desen değil.

Ne alaka diye şaşırdım.

Çok da hoşuma gitmedi doğrusu.

Dışişleri Bakanları askeri üniforma giymezler.

Takım elbise ile gezerler ve ülke çıkarlarını cephede değil, masada korurlar.

Cephede kazanılanın masada kaybedilmemesini, cephedekilerin masa başı oyunlarıyla yenilmemesini sağlarlar.

Birleşmiş Milletler’de, Avrupa Parlamentosu’nda, AB Konseyi’nde Arap Ligi’nde, Güney Amerika Birliği’nde Türkiye aleyhine karar üzerine karar çıkarken…

Hiçbir ülkeden doğru düzgün Türkiye’yi savunan, savunmayı bırakın anlıyoruz diyen tek bir açıklama gelmezken…

En yakın dostumuz Rusya bile aleyhimize dönerken…

Suriye’deki partnerimiz İran “Çıkın oradan” derken…

Bizim Dışişleri Bakanımızın “kamuflajları” çekmesinin doğru bir iş olduğunu bana kimse anlatamaz.

Ben sivil siyasetçileri kamuflajla gezen Ortadoğu ülkesi görüntüsünden çok korkarım. Genelde sonu pek hayırlı bitmez.

*

Müttefik

Türkiye’nin Münbiç konusundaki tavrını biliyoruz.

Biz NATO müttefikimiz ABD’ye “Oradan çık, orada bizi rahatsız eden gruplara destek oluyorsun. Biz orayı kontrol etmek istiyoruz” diyoruz.

Yeni değil, yıllardır.

Ve ABD en sonunda Münbiç’ten çekiliyor.

Çekilirken bölgeyi kime emanet ediyor?

NATO müttefiki Türkiye’ye mi, yoksa “düşman” olarak gördüğü Rusya’ya mı?

Tabii ki, Rusya’ya.

Anladınız mı benim niye iki gün önceki yazımı “Allah sonumuzu hayretsin” diye bitirdiğimi.

***

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Bıkıp usanmadığımız zaman.

Erişilebilirlik Araçları