Demokrasi treni

Demokrasilerde trenden inen seçmen, bir daha binemez mi?

Garip bir sual gibi duruyor.

Ya da “İnerseniz bir daha binemezsiniz” demek “CRM” olarak ne denli doğru.

CRM dediğim, “müşteri ilişkileri yönetimi”.

Siyasette partileri trene benzetmek fena bir yaklaşım değil aslında.

Hızını, vagonlarını, koltuklarını ya da kuşetlerini, restoranını beğenip biniyorsunuz.

Bir dahaki istasyona kadar inmek yok.

Yani iki seçim arası inemezsiniz.

Sonra istasyon geliyor. Yani seçim.

Vagondan, vagonda aldığınız hizmetten ve trenin sizi götürdüğü istikametten memnunsanız aynı trende devam.

Yok eğer yanlış trene bindiğinizi düşünüyorsanız, kondüktör sizi götüreceğim dediği yere götürmüyorsa, tren fazla kalabalık olduğu için ya da görevliler yorgun ya da umursamaz olduğu için beklediğiniz hizmeti alamıyorsanız, istasyonda trenden kendinizi atıyorsunuz ve başka bir trene biniyorsunuz.

Demokrasiye çok uygun bir durum.

Zaten öyle olmasa tek tren, tek hat yeter.

Zorla bindirilirsin, makinist nereye gazlıyorsa seve seve olmasa da mecburen gidersin.

Demokrasi, yolcuların tren değiştirebildiği rejimdir.

Bir tren boş kalır, yolcu bulamazsa ya vagonlarını tamir eder, hizmetini düzeltir ya da gittiği istikameti gözden geçirir ve yolcusu daha çok olan yöne sefer yapmaya başlar.

Demokrasilerde inenin bir daha bindirilmediği tren olmaz.

Çünkü imdat freni iyi bir şey değildir.

Kullanılmaması gerekir.

***

Rusya’ya ne diyeceksiniz!

İsrail’in işgal altında tuttuğu Golan’ı İsrail toprağı olarak tanımak, dünyada yeni bir uluslararası hukuk anlayışını meşru kılacak.

İsrail lobisine yaranmak için bu kararı alan ABD yönetimi daha doğrusu ABD’yi yönettiğini zanneden Trump, yarın Rusya’nın benzer oldu bittilerine hangi hak, hangi hukuk ve hangi yüzle itiraz edecek?

Rusya’nın Kırım’da, Ukrayna’da, Baltıklar’da, Kafkaslar’da işgal yoluyla toprak kazanımlarını nasıl itiraz edebilecek!

Tabii ki edemeyecek.

Belki de bu işi Rusya ile anlaşmalı yapıyorlardır.

Olamaz mı!

***

Apple ve borsa

Apple’ın yenilik diye sunduğu hiçbir şey yenilik değil, Apple artık bitik bir şirket dedim dün.

Teknoloji şirketlerinin yönetimi ve üretimi konusunda tecrübeli onlarca okurdan “Çok haklısınız. Apple tepe taklak aşağı gidiyor” yorumları geldi.

Zaten piyasa tepkisi de benim doğru düşündüğümü gösteriyor.

Apple’ın muhteşem yeniliklerinin açıklandığı gün, Apple hisseleri bir günde yüzde 2,31 değer kaybetti.

Ancak en büyük rezalet, Netflix’e karşı olan ve video streamingi lanetleyen ünlü yönetmen ve yapımcı Spielberg Apple’la yanyana poz vermesi.

Belli ki, Apple’ın leşinden beslenme niyetinde olan epey bir kitle var.

***

NASA kızlar gecesini  iptal etti

NASA bu hafta bir ilk gerçekleştirmeye hazırlanıyordu.

İlk kez uluslararası uzay istasyonunda görevli ekipten sadece kadınlardan oluşan bir grup uzay yürüyüşü yapacaktı.

Aralarında hiç erkek astronot olmadan, kız kıza uzayda gezeceklerdi.

Bir tür “ladies night out”.

Ancak yürüyüş iptal edildi.

Niye biliyor musunuz?

Çünkü hanımefendilere uygun kıyafet olmadığı için.

NASA’nın elinde kızları birlikte uzayda dolaştıracak kadar “medium” beden kıyafet olmadığı için gezi iptal.

***

Tüzük ister

Mehmet Helvacı “Galatasaray kayyuma düşer” demiş.

Bunu ondan önce söyledim.

Bu berbat tüzük kulübü yok oluşa götürüyor. Çok açık.

O kadar hatalı ki, bu tüzük uygulamaya koyulduğundan beri kulüpte dert bela bitmiyor.

Kötü Anayasa bir ülkeyi batırır, bu tüzük de Galatasaray’ı.

Mustafa Cengiz, tüzüğün yasa ile çelişmesinden dolayı istifa etmeme yolunu seçebilir.

Genel Kurul divanı da durumu mahkemeye taşır ve ibra edilmemeyi seçime gitme şartı olarak görürse, kulübe kayyum atayabilir.

Böylelikle Dursun Özbek’in otelinde organize ettiği 358 kişilik grup sayesinde kulüp kayyum eline düşebilir.

Galatasaray Spor Kulübü bir an önce yeni bir tüzük hazırlamak zorundadır.

Yeni tüzüğün ilk şartı ise mevcut tüzüğü hazırlayanların, bu işten uzak durması olmalıdır.

***

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Sevginin doğruluk istediğini anladığımız zaman.

Erişilebilirlik Araçları