Bir garip dava

Önceki gün elime ilginç bir mahkeme celbi ulaştı.

Çok da yabancısı olduğum bir durum değil, zaman zaman hakkımızda davalar açılıyor.

En acayibini Cem Uzan “Açtırmıştı” bu davaların.

O dönemde Uzan Grubu çalışanlarına hakaret ettiğim gerekçesiyle grupta çalışanlardan vekalet almış, yaklaşık 2500 kişi teker teker bana tazminat davası açmışlardı.

Dava sonucunda beraat etmiş ve ben de bana dava açanlara dava açmış ve yüklüce bir tazminata hak kazanmıştım.

Toplamı milyon doların üzerinde bir davaydı yanlış hatırlamıyorsam.

O sırada Uzan Grubu’nda çalışan Ayşenur Arslan aramış ve grupta çalışanların büyük bölümünün maaşlarını alamadığını, zor durumda olduğunu ve davadan vazgeçmemi istemişti.

Ben de kırmamış, davayı geri çekmiştim.

Bu kez de garip bir dava ile karşı karşıyayım.

Bu kez de Adnan Oktar’ın açtığı bir dava.

Adnan Oktar isimli şahıs geçtiğimiz on yıllarda bana çokça dava açtı.

O zamanlar Kartal Adliyesi’nde hep aynı mahkemede açardı davayı her ne hikmetse.

Bu kez ise Edirne’den geldi mahkeme celbi.

Bir süre önce bu köşede Adnan Oktar’ın iş tutma biçimi ile FETÖ’nün iş tutma biçimi arasındaki benzerlikleri ele alan bir yazı yazmıştım.

Sonrasında Adnan Oktar denen kişi bana peş peşe mektuplar yollamış, “Geçmişte size yapılanlarla benim alakam yok” diyerek arsızca satırlar kaleme almıştı.

Şimdi de “hakaret” davası açmış.

Dava açmak elbette herkesin hakkı.

Kafanıza uygun bir savcı bulursanız, gidip “İstanbul’u fethetti” diye Fatih Sultan Mehmet’e bile dava açarsınız.

Adnan Oktar’ınki de o hesap olmuş.

O yazıda hakaret görüp de bu davayı açan Sayın Savcımıza da selam olsun.

Gariptir…
Bu memlekette Diyanet profesörlerine, internet sitelerine “Katli vaciptir” diyenlere dava açan yok ama bir suç örgütünün yöntemlerini incelemeye dava açan var.

Kendilerini kutluyorum.

***

Gökçek Yavaş’a mı çalıştı?

Gece televizyonda spor programı izliyorum, bir dostum mesaj attı:

“Melih Bey, Mansur Yavaş’a seçim kazandırmak için uğraşıyor.”

Mesajı yollayan dostum, bir dönem sağ siyasete damga vurmuş bir ismin oğlu.

Şimdi de kendisini Ankara kulislerinin ve merkez sağın göbeğinde.

Bir anlam veremedim mesaja.

“Televizyon izlemiyor musun? Melih Gökçek, Mansur Yavaş’a çalışıyor” diye devam etti mesaj.

Ne yalan söyleyeyim, izlemiyordum.

Çünkü böyle şeyler izlerken sıkılıyorum.

Ama sizlerin ne düşündüğünü merak ediyorum.

Gerçekten Gökçek’in çıkışı Mansur Yavaş’a mı yaradı?

***

Parmak boyası

Seçimlerde parmaklara boya sürülmesi uygulamasından vazgeçilmiş olduğu malum.

Ancak bu önümüzdeki seçim için böyle bir uygulamaya yeniden dönülmesini isteyenler var.

Bu talebe böylesine keskin biçimde karşı çıkılmasını da anlamak mümkün değil.

Seçim güvenliğini arttıracaksa bunda ne mahzur olabilir ki!

Nefesine güvenen borazancıbaşı.

***

Kimi şımartalım

Ünlü bir hanımefendi, Serdar Ortaç’a çok kızmış.

Kızmasının nedeni ise ilginç.

Şöyle diyor: “Serdar, Chloe’yi çok şımartıyor”

Serdar dediği Serdar Ortaç, Chloe dediği de Serdar Ortaç’ın eşi.

Anlamadığım şu!

Evli bir erkek, eşini şımartmayacak da kimi şımartacak?

Metresini mi?

Tabii eşlerimizi şımartacağız.

Hayatımızda onlardan daha önemli ve değerli kim var?

Bir de çocuklarımız.

Var ise elbet.

Buna kızmak bunu eleştirmek neyin nesi!

Hele bir kadının bunu eleştirmesi akıl alır gibi değil.

Herhalde kendisi yeterince şımartılmadığı için olsa gerek…

***

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Islık sesine bakarak mezarlıktan geçildiğini anlayabildiğimiz zaman.

Erişilebilirlik Araçları