VAR’ın başına yabancı hakem

TFF bu sezon da VAR sisteminin uygulanacağını geçen sezon açıklayınca, sürekli olarak “VAR bir şeyi değiştirmez. Tartışma bitmez. Tam aksine yeni tartışmalar başlar. Olumlu sonuç vermez” deyip durdum.

Haklı çıktım mı?

Çıktım.

Bir yandan VAR’ın başında oturan hakem de tartışmalı olacak, bir yandan da hakemin egosu ile VAR karşı karşıya gelecek.

Bize uymazdı.

Uymadı da!

Ancak yine de VAR’ın farklı bir imkan yaratması mümkün.

Spor yazarı Serdar Ali Çelikler’in birkaç yıldır ısrarla gündeme getirdiği bir önerisi var: “Türkiye ligindeki maçları yabancı hakemler yönetsin.”

Fena fikir olmamakla birlikte, olacak iş değil.

Dünyada örneği de yok bildiğim kadarıyla.

Fakat VAR sistemi yabancı hakem konusunda yeni bir imkan yaratabilir.

Sahada değilse de VAR’ın başında yabancı hakemler görev alabilir.

Ancak bir şartla.

Bu hakemler Türkiye’de ikamet etmeyecek.

Sürekli aynı kişiler olmayacak.

Dönüşümlü olarak Türkiye’ye gelip VAR’da hakemlik yapacaklar.

Bunların faal hakem olması da gerekmiyor.

Hakemliği yeni bırakmış ya da hakem hocalığı yapan UEFA listesinde yer almış usta hakemler de olabilir bu hakemler.

Böylelikle Türk hakemliğindeki “Al gülüm ver gülüm”ün ve hakem hanedanlıklarının sultasına da bir nebze olsun sekte vurulmuş olabilir.

***

Tehlikesiz bir konu

Acun Ilıcalı ile Şeyma Subaşı’nın boşanmasının çok konuşulması, çok gündem olması kimilerince eleştiriliyor.

Türkiye’nin çok önemli gündeminin üzerine çıkması bazılarını rahatsız ediyor.

Oysa böyle bir mesele dünyanın neresinde olursa olsun çok konuşulurdu, Türkiye’de biraz daha fazla konuşuluyor…

Çünkü:

– Tehlikesiz konu. Etkili ve güçlü birileri çıkıp da “Size ne ulan” demez.
– Bu konu ile ilgili ne söylerseniz söyleyin kimse size “FETÖ’cü” veya “terör sevici” damgasını basmaz.
– Ortada güzel bir kadın var.
– Zengin koca parasıyla yaşanan çok renkli ve çok masraflı bir hayat hikayesi herkesin ağzını sulandırıyor.
– İşin içine başka popüler kadınlar ve erkekler de dahil olmuş.
– Ne söylersen gider, her yoruma açık bir durum.
– Ahkam kesmek hiçbir uzmanlık gerektirmiyor.
– Profesörün 8 bin TL kazandığı bir ülkede, 125 bin TL nafaka ve 10 milyon tazminat tam çene yoracak cinsten.
– Tamamı bir dizi film ya da reality şov gibi toplumun önünde yaşanmış bir aşk hikayesinin gelecek bölümleri merak ediliyor.

***

Survivor’a katılır mı?

Boşanma sonrası kimileri nafaka ve tazminat miktarını çok yüksek bulurken, hesap kitaba aklı yatanlar ise şöyle diyor:

“Bu para o kadına yeter mi? Nafaka 20 bin dolar yapıyor. Şeyma’nın bir çantası o para. Tazminat dediğin 2 milyon dolar bile yapmıyor, İstanbul’da lüks bir semtte iyi bir ev almaya bile yetmez.”

Ben ise Acun gibi uyanık bir televizyoncunun Şeyma’yı önümüzdeki sezonlardan birinde Survivor’a yarışmacı yapması gerektiğini düşünüyorum.

Şeyma Subaşı parayı kapar, Acun da ratingi.

***

Binali Yıldırım’ın zorlu sorunsalları

AK Parti hâlâ İstanbul Büyükşehir adayını açıklamadı.

Belli ki, Binali Yıldırım pek gönüllü değil.

İstanbul neredeyse bir ülke kadar bütçeye sahip, önemli bir belediye.

Ama biraz düşününce Binali Bey’in İstanbul’u istememekle ilgili haklı çekinceleri olabilir.

Kendimi onun yerine koyup düşünüyorum ve şu sorular kafama takılıyor:

– Türkiye’de en yatırımcı bakanlığı yaptım. Çok da başarılı oldum.
– Türkiye’de Başbakanlık yaptım ve çok kritik bir dönemde hiçbir sıkıntı çıkarmadım.
– Yeni sistemin ilk TBMM Başkanı oldum. Devlet protokolünde 2 numarayım.

Oysa belediye başkanlığını kabul edersem:

– Devletin 2 numaralı makamından inip, ne kadar büyük ve önemli olursa olsun bir belediye başkanı olacağım.
– Protokolde tüm bakanlar üzerimde olacak.
– Sadece bakanlar mı, İstanbul’da bile atamasını yaptığım valinin arkasında duracağım, garnizon komutanı önümde duracak.
– Her talebimde bakanların kapısı önünde beklemek ve veren konumundan isteyen konumuna geçeceğim.

Bu durumun içinden çıkmak kolay değil.

Bugünlerde Binali Yıldırım’ın yerinde olmak istemezdim.

***

Bilimsel düzeltme

Dün Mars ile ilgili yazdığım yazıda bazı yanlış anlamalara neden oldum galiba.

“İncelenmeye en müsait kaya gezegen” cümlemle.

Güneş sistemi içinde bilinen gezegenler arasında Merkür, Venüs, Dünya ve Mars kaya gezegenler.

Diğerleri ise gaz devleri.

Elbette ki, bu gezegenlerin tümü üzerinde incelemeler yapılıyor.

Merkür, Venüs ve Mars… Üçü de inceleniyor.

Ancak Venüs’e Mars’a olduğu gibi bir yer aracı veya bir sonda indirmek neredeyse imkansıza yakın bir zorlukta.

Çünkü Venüs’ün yoğun atmosferi büyük oranda karbon monoksit ve sülfürik asit bulutlarından oluşuyor. Atmosferdeki fırtınaların sürati 100m/s’yi aşıyor.

Yüzeydeki sıcaklık yaklaşık 467 derece celius.

Yüzeydeki basınç ise 93 bar. Yani Dünya’da denizin 1000 metre derinliğindeki basınca eşit.

Bu yüzden de Venüs yüzeyine şimdiye kadar sadece bir kez 1967 yılında Sovyetler Birliği bir sonda indirmeyi başardı ve eldeki atmosfer ve yüzey bilgileri kısa bir süre sinyal yollamayı başaran bu cihazdan geldi.

Mars’ın yüzeyi yoğun atmosfer nedeniyle optik olarak gözlemlenemiyor fakat radar taramaları ile yüzey hakkında epey bir bilgi toplandı.

Merkür ise bambaşka bir konu ve sevgili dostum Celal Şengör’ün daha önce bir programımızda belirttiği üzere NASA için Merkür jeolojisi hakkında yazmakta olduğu makaleyi pek yakında dünyanın saygın bilim dergilerinde yayınlandığı zaman okuyabileceğiz.

***

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

İyi insan olmayı hedeflediğimiz zaman.

Erişilebilirlik Araçları