Son Başbakan’la 5 gün izlenimleri

Biliyorsunuz, geçen hafta son başbakan ve şimdinin TBMM Başkanı Binali Yıldırım ile 5 günlük bir seyahat yaptık.

Önce G20 parlamento başkanları toplantısı için Arjantin’in başkenti Buenos Aires’e gittik.

Oradan da Yıldırım’ın Senegal Cumhurbaşkanı ve Senegal Meclis Başkanı ile ayrı ayrı yapacağı görüşmeler için Senegal’e geçtik.

Aşağıda okuyacağınız satırlar, bu geziyle ilgili izlenimlerimdir.

Seyahatte sadece TBMM Başkanı Binali Yıldırım değil, TBMM Başkanlık Divanı üyesi tüm partilerden milletvekilleri ile beraberdik.

AK Parti’den, CHP’den, MHP’den, İYİ Parti’den ve HDP’den milletvekilleri ile.

SEVİLEN BİR TBMM BAŞKANI

– Öncelikle şunu belirteyim: Binali Yıldırım tüm partilerde olumlu intiba bırakmış iyi bir TBMM Başkanı. Bunu söyleyince “Yalakalık yapıyorsun” diyenler olacaktır. Alakası yok. Şöyle bir örnek vereyim: Buenos Aires’te Büyükelçilik rezidansında Yıldırım ve milletvekilleri ile sohbet ediyorduk. Bu sohbet sırasında Binali Bey’e yerel seçimler ve HDP ile ilgili bir soru sordum. Binali Bey, kırıp dökmeden, kimseyi kırmayacak ve Anayasal Hukuk Devleti kavramının zedelenmesini önleyecek türde bir yanıt verdi. Bu sırada TBMM Başkanvekili ve HDP Mardin Milletvekili Prof. Mithat Sancar lafa girdi ve “Fatih Bey, bu konuyu kapatalım” dedi.

Daha sonra rezidansın bahçesinde Mithat Bey ile sohbet ederken, “Yanlış anlamayın. Konuyu kapatmak istememin nedeni Binali Bey’e olan saygımız ve muhabbetimiz. Kendisi gerçekten son derece pozitif, konulara çok yapıcı yaklaşan bir Meclis Başkanı. Kendisine çok saygı duyuyoruz. Bu yüzden bu tartışmayla Binali Bey’i sıkıntıya sokmak istemedik” dedi. Tüm milletvekilleri ile sıcak bir ilişkisi olduğunu tüm seyahat boyunca gözlemledim. Tam bir tarafsız, tüm partilere eşit mesafede durmaya çalışan ama AK Partili kimliğini unutmadan bunu yapmayı beceren bir Meclis Başkanı portresi gördüm.

HİPERAKTİF

– TBMM Başkanı Binali Yıldırım’ın hiperaktivite durumu var. Bir an bile yerinde duramıyor. Boş lafa, lafı uzatmaya tahammülü yok. Anında sıkılıyor. Sürekli yeni bir şey görme, yeni bir şey öğrenme heyecanı içinde. Gezmesi gereken bir yer varsa inanılmaz bir hızla, tabir yerindeyse koştura koştura geziyor. İlgisini çeken yeni bir şey görürse onunla ilgileniyor, bilgi alıyor ama sıradan olana bakmıyor bile. Birçok yeni tesisi, spor tesislerini, çarşı pazarı gezdik. Yetişmek mümkün değil.

– Seyahat programında 4 gün Arjantin’de kalmamız gerekiyordu. Ancak ikinci günün akşamı “Buradaki işimizi bitirdik. Bundan sonrası lüzumsuz, vakit kaybı. Hadi gidip Senegal’de de işlerimiz var, onlara bakalım” dedi. Haydi yallah apar topar Senegal’e geçtik. Şöyle söyleyeyim, 5 günlük seyahatin 2 günü otelde kalabildik. Gerisini uçakta geçirdik.

– Arjantin’de daha önce sözünü ettiğim bir konuşması vardı. Daha sonra da yine bahsettiğim kadınların iş yaşamındaki yeri ve fırsat eşitliği ile ilgili bir panele katıldı. Konuşmasını Türkçe yaptı ancak soru cevap kısmında kendisine yöneltilen sorulara İngilizce yanıt verdi. İngiliz aksanı ile konuşmuyor elbette ama oldukça iyi bir İngilizce ile her soruyu yanıtlıyor. İngilizce espriler yaptı. Paneldeki katılımcılar ile İngilizce sohbetler etti.

HEM KIZIYOR HEM YUFKA YÜREKLİ

– Senegal’de Türk yatırımcılar muazzam işler yapmış. Ki bunları yarın daha detaylı anlatacağım. Havalimanı, kongre merkezleri, spor salonları, oteller, kamu binaları. Tüm bunları büyük bir hız ve heyecanla gezdi. Resmi görüşmelere bu gezilerden sonra gitti. Senegal Cumhurbaşkanı ile yaptığı görüşmede yine bir Türk yatırımcı tarafından yapılmakta olan bir hal kompleksi gündeme gelmiş ve Senegal Devlet Başkanı bu projenin yavaş ilerlemesinden şikayet etmiş. Daha sonra bu projeyi yürüten firmanın sahibi şantiyeye davet etti. Ancak Binali Bey çok kızgındı. “Burada yaptığımız her iş bizim sicilimize yazılıyor. Bütün Afrika Senegal’i örnek alıyor ve burada iyi işler yaparken tüm Afrika’ya buradan gideceğiz. Sizin bu gecikmeniz hiç iyi olmadı. Sizin şantiyeye gelmem” dedi. Ancak gece geç saatte uçağa giderken dayanamadı, daha doğrusu yatırımcıya “kıyamadı”. Yolumuzu değiştirip şantiyeye gidip gezdi. Türk ve Senegalli işçilerle sohbet etti. Belli ki, kızsa bile yufka yürekli yanı ağır bastı.

– Binali Yıldırım’a “TBMM Başkanlığı’na yeni bir yaklaşım getirdiniz galiba. Burada da koşturuyorsunuz“ dedim. “Hangi işi yaparsak yapalım hakkını vermemiz lazım. Boş oturamam. Yeni sistemde Meclis Başkanlığı çok önemli. Bunun hakkını vermeliyiz. Yeni bir yönetim sistemi var Türkiye’nin. TBMM Başkanı’nın buradaki fonksiyonunun ne olacağı ile ilgili yeni bir içtihat geliştirmek lazım. Onu yapmak istiyorum” dedi.

İSTEMEDEN EVET DİYEBİLİR

– Son Başbakan Binali Yıldırım ile ilgili hiç kuşkusuz en çok merak edilen mesele bir büyükşehir belediye başkanlığına aday olup olmayacağı. Bu konuyu ilk gündeme getiren ve bu köşede yazan bendim. O sırada Başbakan olan Binali Bey, benim bu yazıma oldukça kızmıştı ve esprili bir şekilde “Niye bana bir iş bulmaya çalışıyorsunuz. Benim iyi kötü bir işim var” diyerek herkesi tebessüm ettirmişti. Ancak bu mesele hâlâ gündemde ve özellikle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için adı çokça geçiyor. Binali Yıldırım’ın ekibi bu konu ile ilgili olarak “Belediye başkan adaylığını konuşmak istemiyor” diye uyardı ama sormadan olmazdı. Bu soruya her zaman verdiği gibi, kaçamak bir yanıt verdi. Fatih Çekirge’nin de yazdığı gibi, “Memlekete hizmetten kaçamayız” türü bir yanıt. Benim anladığım ise şudur: Binali Yıldırım TBMM Başkanı olmaktan son derece memnun. Başka bir göreve talip değil. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda ısrarcı olursa “İstemem” diyebilir fakat ısrarcı olmaz ve sonunda kabul eder. Tabii bu benim değerlendirmem. Hissiyatım AK Parti’nin özellikle İstanbul için CHP’yi beklediği. CHP’nin aday profiline göre bir aday belirleyecekler.

***

Referans

Geçen hafta İranlı uyuşturucu kaçakçısı Zindaşti’nin çıkarıldığı mahkemede hakim tarafından “Tartışmalı bir biçimde” salıverilmesini ve bununla ilgili bir eski milletvekilinin dahlini yazdım.

Beklediğim üzere Türk basını konu ile pek ilgilenmedi.

Şaşırtıcı değil.

Birkaç “karanlık” kişi ise kuyruklarına basılmış gibi zıpladılar.

Meselede adı geçen Burhan Kuzu ise bir açıklama yolladı ve kendisine yönelik iddiaların “Bir FETÖ komplosu” olduğunu öne sürdü.

Ben de cevap hakkına olan saygım nedeniyle bunu da yayınladım.

Bu konu ile ilgili epey bir belge ve bilgiye sahibim.

Ancak sürmekte olan bir soruşturma olması nedeniyle, yasal nedenlerle bunları şimdilik sizlerle paylaşmamın önünde hukuki engeller var.

Ancak meselenin peşini bıraktığımı veya bırakacağımı düşünmesin kimse.

Bu konuda son olarak şunu söyleyip, soruşturma tamamlanıncaya kadar bekleyeceğim.

Sorum şudur: “İranlı uyuşturucu kaçakçısı Zindaşti bir süre önce Türk vatandaşlığına girmek için başvuruda bulundu. Bu başvuruda referans olan kişiler kimlerdir? Hangi siyasetçi Zindaşti’nin Türk vatandaşlığı alabilmesi için referans vermiştir?”

***

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Şerefsizlik gazetecilik kisvesi arkasına saklanmadığı zaman.

Erişilebilirlik Araçları