Hiç gitmesinler

Bedelli askerlik yasası önce “Fiyat 15 gün 25” diye lanse edildi.

Ancak hemen ardından çok önemli bir açıklama geldi.

“25 değil 28 gün”

3 günden ne olur demeyin.

Askerlik söz konusu ise bir gün bile önemlidir.

Bana soracak olursanız ne 25 ne 28…

Bedelli askerlik yapacak olan gençler ya da orta yaşlılar bir gün bile askere gitmesinler.

Gitsinler askerlik şubesine, 15 bin TL’yi yatırdıklarını gösteren banka dekontunu ibraz etsinler.

Tezkerelerini alsınlar ve çıksınlar.

Diyeceksiniz ki, “Niye”

Çok basit 28 gün askerlik yapmakla askerlik öğrenilmez.

28 gün askerlik demek, 28 gün birliğin içinde aval aval gezen gençler demek.

Üstelik de hiç bir işe yaramayacakları bu 28 gün için bu gençlere birer üniforma, birer postal, mevsim kış ise birer de parka verilecek.

Bir de turist gibi yatıp kalkacakları yatakhanelerde çarşaf, yastık kılıfı.

28 gün boyunca günde 3 öğün de yemek.

Gereksiz, boşu boşuna yapılmış bir masraf.

Günlük maliyetleri 30 lira olsa 1000 TL yeme içme yatma.

500-600 TL’de kılık kıyafet.

Gitti mi alınan bedelli parasının yüzde 10’u.

Ne gerek var buna.

Gelmeyiversinler. O 28 günde gidip vatan kurtaracak halleri yok ya!

************

Bakalım kaç kişiymişler

Bedelli Askerlik’le ilgili yasal düzenlemeyi yapacak olanlara teşekkür ederim, kendi adıma.

Sağolun, varolun. Beni de kurtardınız.

Yanlış anlamayın askere gideceğimden ya da bir yakınım bedelliyi beklediği için değil.

Her gün binlerce mail silmekten, sosyal medya hesaplarımda bu konuda yüzlerce paylaşım görmekten, televizyon programlarında izleyicilerden gelen soruları binlerce bedelli askerlik talebi yüzünden bulamamaktan kurtuldum.

Her gün bilgisayarımın başına geçip posta kutumu açtığım anda aynı elden çıktığı belli yüzlerce mail geliyordu.

“Çalışıyorum, iş kurdum, ailem var, yeni çocuğum oldu. Bedelli istiyorum. Yanız değilim en az 1 milyon kişi bekliyoruz. Ülke ekonomisi için şart” yazan mailler.

Hepsinin ortak iddiası “Milyonlarca bedelli bekleyen” olduğuydu.

Yasa çıkıyor.

Fiyat da şimdiye kadar ki, en ucuz bedelli bedeli.

15 bin TL.

Hemen hemen 3 bin dolar.

Bakalım kaç kişi gidecek.

Dedikleri gibi “Milyonlar” başvuracak mı!

************

Rahip bugün bırakılır mı?

Dün ilginç bir gün yaşandı.

Diyeceksiniz ki, Türkiye’de hergün ilginç.

Kastettiğim o değil.

Ekonomide ilginç  bir gündü.

Her şeyin toz pembe göründüğü, Borsa’nın yükseldiği, neredeyse tüm hisselerin değer kazandığı, doların düştüğü, Euro’nun düştüğü, TL’nin değer kazandığı bir gün.

Ne oldu da böyle oldu diye düşündünüz mü?

Düşünmediyseniz ben söyleyeyim.

Piyasalar, Başkan Erdoğan ile Başkan Trump arasındaki görüşmeyi “Satın aldı”

Bu görüşmede iki Başkan’ın uzlaştığı ve bugün yapılacak duruşmada iki ülke arasındaki krizin tırmanmasının en önemli nedenlerinden biri olan Rahip Brunson’un serbest bırakılacağı dedikodusu yayıldı piyasalara.

Bu gazla dolar düştü, borsa yükseldi.

Brunson bugün bırakılır mı bilmiyorum.

Bildiğim piyasaların olumsuz haberlere tepkilerinin olumlu haberlere tepkilerinden çok daha sert olduğu.

************

Beni güldürdün sen de gül Ahmet

Sağolasın Ahmet.

Dün sabah çok erken kalktım.

Geceleri de çok geç yattığım için uykusuzluktan yüzümden düşen bin parça, hiç keyfim yoktu.

Ama sen beni sabah sabah neşelendirdin.

Allah razı olsun.

Neden mi neşelendim.

Tatil tavsiyelerine.

Demişsin ya, “Yıl boyu gördüğü görüştüğü tiplerle tatil yapanları hiç anlamam” diye ona güldüm çok, sabah sabah.

A be Ahmet, sen eski patronun Aydın Doğan’la her gün görüşüp tavla oynar, yemeğe giderdin de sonra da tatilde yine Aydın Doğan’la beraber olmaz mıydın?

Birlikte Aydın Bey’in teknesiyle gezmez miydiniz, Aydın Bey’in Bodrum’daki evinin arkasındaki otelinde kalmaz mıydın!

Madem o kadar kötü bir şeydi ve bunu yapanları anlamıyorsun, sen niye bunu yapardın be Ahmet.

Diyeceksin ki, “ben Aydın Bey’in dostluğundan arkadaşlığından keyf alırdım. O benim ailem gibiydi. O sayılmaz”

Peki o zaman gazete satıldığından beri Aydın Bey’i pek aramıyor, pek görüşmüyormuşsun!

Gazete satıldı aile dağıldı mı Ahmet!

************

Anlama güçlüğü mü dinleme güçlüğü mü?

Bunca yıldır lafı oturma organınızla değil, duyma organınızla dinleyin ve anlayın derim ama bazıları için bu çağrım etkili olmaz.

Özellikle de futbol fanatikleri için.

Önceki akşam HT Bloomberg’deki Spor programında Fatih Kuşçu, Guti ile İlhan Mansız’ın Şenol Güneş’in yardımcılıklarına getirildiğini söyledi ve bununla ilgili fikrimi sordu.

Ben de “Bilmiyorum çünkü ikisini de yakından tanımıyorum. Hele Guti’yi yolda görsem tanımam herhalde. Ben yardımcı antrenörlerin takımlara çok faydalı olabileceini düşünüyorum. Özellikle de pozitif bir atmosfer yaratıp, takımı keyifli bir hale getiren yardımcı antrenörler  büyük fayda sağlar. Böyle bir yönleri var ise eğer umarım yararlı olurlar” dedim.

Fanatik Beşiktaşlılar “Vay sen nasıl tanımazsın” diye sosyal medyadan ve maillerden hücum ettiler.

Arkadaşlar Türkçeniz de mi kıt!

Bilmiyorum demedim.

Tanımıyorum dedim.

Birini bilmek başka şey, tanımak başka şey.

Karakterleri nedir, futbol sonrasında ne yaptılar, takıma uyum sağlayacak, fayda sağlayacak özellikleri var mı?

Bunları bilmek için bu adamları yakından tanımak gerek.

Bunda kızacak, ter ter tepinecek ne var anlamadım.

Anladığım ise şu: ya sizin kulağınız ile beyniniz arasında bağlantı yok ya da lafı başka yerinizle dinliyorsunuz.

Tabii bir olasılık daha var.

Ama onu söylemeyeyim daha iyi.

************

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Duvara doğru koşanın duvara toslamasına şaşırmadığımız zaman.

Erişilebilirlik Araçları