Cenaze

HDP’li Aysel Tuğluk’un annesinin cenazesine saldırdı bazıları.

Durumun vahametini göstermesi açısından çok önemli.

Muhtemelen aynı kişiler birkaç yıl önce Diyarbakır’da Barzani, Şivan Perver ve İbrahim Tatlıses’i kürsüde el ele görünce alkışlıyorlardı.

Ne yazık ki, ülkenin genetik kodlarıyla öylesine oynandı ki, 30 yıllık “terör” boyunca asla karşı karşıya gelmeyenler, şimdi düşmanlık boyutunda bir nefrete geçtiler.

Cenazeye saldırmanın başka bir izahı yok.

Siyaset bu saldırıyı en sert dille kınıyor.

Doğru yapıyorlar.

Kabul edilebilir bir şey değil bu.

Saldırıyı kınayan siyaset acaba dönüp, “Bizim bu nefretin oluşmasındaki katkımız ne?” diye soruyor mu?

Tek taraflı değil, iki taraflı olarak bu soruyu sorabiliyorlar mı?

İktidar tarafı, “Legal Kürt siyasetini bu kadar şeytanlaştırarak doğru mu yapıyoruz” diyor mu?

HDP tarafı, “Biz PKK’nın kuyruğuna takılarak bu nefretin yaygınlaşmasına katkıda bulunuyoruz” özeleştirisini yapabiliyor mu?

Ben iki tarafın da bunu yapabildiğine inanmıyorum.

Hal böyle olunca Abdullah Öcalan ve yakınlarının uzun yaşaması bu ülkenin hayrına olacak galiba.

Aysel Tuğluk’un annesinin cenazesinde bunlar oluyorsa diğerini düşünmek bile istemiyorum.

**************

İKİ BAKANLIKTAN ARAMA

İLAÇ katkı payları ve Suriyelilerden bu katkıların alınmaması konusunu yazınca ilgili bakanlıklardan aradılar.

Önce Sağlık Bakanlığı’ndan arayıp “Konu bizim bakanlığımızın konusu değil. SGK ile ilgili bir mesele. Biz ilgili kurumla konuştuk, onlar bir bilgilendirme yapacaklar” dediler.

Daha sonra Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan arayarak yazıma konu olan olayla ilgili bilgi ve detay aldılar, konuyu bana aktaran emekliyle de görüşüp meselenin detaylarına vâkıf olduktan sonra bilgi vereceklerini söylediler.

Hassasiyet için her iki bakanlığa da teşekkür ederim.

Bakalım sonunda ne bilgi gelecek.

Not: Şikâyetini bana ileten emekli vatandaşı aramışlar. Makbuzları ve reçeteyi WhatsApp’tan bakanlığa iletmesini istemişler ve “Yüzde 10’dan fazla hakları yok. Soruşturma açacağız” demişler.

**************

SAATİ TABANA SORUN

FETÖ soruşturmasını yürüten savcılardan biri, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası yaptığımız sohbette şunları söylemişti:

“Sayın Erdoğan, 17-25 Aralık sonrası FETÖ ile yaptığı mücadelede hiç destek bulamadı. O gün Cemaat karşıtı olduğunu bildiğimiz pek çok kişi, siyasetçi, yargı mensubu, emniyet mensubu, bürokrat, bu mücadeleye destek vermedi. Çünkü bu mücadeleye verecekleri desteğin yolsuzlukların üzerinin örtülmesine destek olacağını düşündüler. FETÖ’nün devleti ele geçirmek istediğini kavrayamadılar. Olayı sadece yolsuzluk boyutunda gördüler.”

Ben de sormuştum: “Bunun önüne nasıl geçilebilirdi?”

Yanıtı kısa olmuştu: “Eğer o 4 bakan hakkında bir soruşturma açılsaydı, o zaman FETÖ ile mücadeleye daha geniş kesimden destek bulunurdu.”

Şimdi İslamcı medyada bu tartışmanın bir benzeri sürüyor.

Duruşları itibarıyla saygıdeğer bulduğum iki isim, Ahmet Taşgetiren ve Ahmet Kekeç “kapışıyorlar”.

 

Taşgetiren mealen diyor ki: “O saat konusunda Zafer Çağlayan’a destek verilmemeli.”

Kekeç mealen diyor ki: “O saat üzerinden siyaset dizayn edilmek istendi. Sen nasıl böyle dersin.”

Taşgetiren diyor ki: “O dönem Davutoğlu ve Arınç ‘Aklanın da gelin’ demişti.”

Kekeç diyor ki: “FETÖ’cü yargıda mı aklanacaklardı?”

Elbette bunu bu yumuşaklıkla söylemiyorlar ama özü bu.

Benim ise başka bir tavsiyem olacak.

AK Parti’nin sık sık anket yaptırdığını biliyoruz.

Bu anketlerden birinde saat meselesiyle ilgili, bırakın muhalifleri AK Parti’ye oy verenlerin ne düşündüğünü sorsunlar.

Acaba onlar ne düşünüyor?

Ben merak ediyorum doğrusu.

Kekeç de ediyor mudur?

**************

GÖRECELİ 40 YAŞ

GAZETELERİMİZİN magazin sayfalarında sık sık şöyle fotoğraf galerileri görüyorum: “40 yaş üzeri en güzel kadınlar.”

Buradaki “sübliminal mesaj” şu.

40 yaşın üzerindeki kadın yaşlanmıştır. Güzel olması ilginç bir durumdur, haber değeri vardır.

Fakat aynı magazin servisleri söz konusu erkekler olunca 50 yaşındaki adam için, “Genç işadamı, bayramı yurtdışında karşıladı” başlığını atıyor.

40 yaşındaki kadın “yaşlı”, 50 yaşındaki adam “genç”.

Adalet bunun neresinde.

Üstelik de 40 yaşındaki kadınlar, genelde aynı yaştaki erkeklerden daha iyi durumda.

Ama magazin medyamıza göre durum böyle değil.

**************

SÖZCÜ DEDİĞİN

AMERİKA Birleşik Devletleri’ni kıskandım doğrusu.

ABD Başkanı Trump, Beyaz Saray İletişim Direktörlüğü’ne eski bir model olan Hope Hicks’i getirmiş.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Sevgili İbrahim Kalın ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ alınmasınlar ama ben Trump’ın yaptığını çok doğru buldum. İlle kadın olması da şart değil.

Mesela bizde de Çağatay Ulusoy, Kıvanç Tatlıtuğ falan sözcü olsa.

Kadın sözcüler konusuna girmeyeceğim.

O sular tehlikeli.

**************

BİT PAZARINA NUR YAĞMALI

SABAH erken saatte Cavit Çağlar aradı.

“Türkiye ile Rusya’nın bozulan ilişkilerini kim düzeltti” tartışmasına noktayı koyacak olan bir konuyla ilgili davetini iletmek için.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından Cavit Çağlar’a “Rus Devlet Nişanı” verilecekmiş.

Çağlar, bu nişanın verileceği törene beni de beklediğini söyledi.

Ben de kendisine, “Bu nişanı yazabilir miyim?” diye sordum.

“Gerek yok. Başka ülkemiz yok. Ülkemiz için yaptığımız şeylerin değerinin bilinmesi güzel ama bunu övünç kaynağı yapmanın da âlemi yok” dedi.

Ben yine de yazma ihtiyacı duydum.

Bakanlığı döneminde Çağlar’ı çok ama çok eleştirdim.

Buna rağmen dostluğumuz hiç bozulmadı.

Kızmış olsak da, eleştirmiş olsak da, yanlışlarını unutmamış olsak da…

Bazen insan eski politikacıları arıyor.

**************

NE ZAMAN ADAM OLURUZ ?

Nesilleri tükenmeden önce dinozorların dünyaya hâkim olduğunu unutmadığımız zaman.

Erişilebilirlik Araçları