Gelecek geldi mi gelecek mi?

İnsanlığın bilgi üretimi, eksponansiyelden de öte bir hızla artıyor. Geçmiş bin yılda üretilmiş bilgiden fazlasını şimdi neredeyse birkaç günde üreten bir noktaya geldik. Gelişmenin hızındaki baş döndürücülük, insanın algısını tehdit edecek nitelikte. Bu gelişme hızının siyasal, sosyal ve ekonomik dönüşümler, çalkantılar, hatta yanlışlıklar üretmesi kaçınılmaz. Herkes endüstri 4.0’dan söz ediyor ama ya insan 4.0. Hazır mıyız, geleceği yeterince görebiliyor muyuz? Bugün sizinle bu konuyla ilgili okuduğum bir makaleden yola çıkarak bazı şeyler paylaşmak istiyorum.

Çok değil, 18 yıl önce Kodak, dünyanın en büyük fotoğraf ürünleri üreticisiydi. Fotoğraf filmi ve kâğıdı pazarının yüzde 85’ini elinde tutan, 170 bin kişinin çalıştığı dünya devi bir şirketti. Dijital fotoğraf makinelerindeki hızlı gelişme sonucu 3 yıl içinde Kodak gibi bir devin yok olacağı kimin aklına gelirdi. Aslında ilk dijital fotoğraf makinesi 1975 yılında ortaya çıkmıştı ve teknolojiyi geliştirenler arasında Kodak da yer alıyordu.

10 bin piksellik bu fotoğraf makinesini Kodak bir tehdit olarak görmedi ve bu yeni yola sapmadı. Güçlü olduğu alanda kalmayı sürdürdü. 3 yıl sonra kimsenin fotoğraf filmine ve kâğıdına ihtiyaç duyamayacağını öngöremedi. Koca firma akıl almaz bir süratle yok olup gitti. Kodak’ın başına gelenlerin benzeri pek çok firmayı tehdit ediyor.

ÖLEN MESLEKLER

İnsan zekâsına ve yaratıcılığına dayalı işler bile artık tehlikede. Mesela ABD’de bilgisayarlar, avukatların işlerini ellerinden almaya başladı. IBM’in Watson isimli bilgisayarı, isteyenlere hukuki tavsiyelerde bulunuyor ve bunu birkaç saniye içinde gerekleştiriyor. Başarı oranı yüzde 90. Aynı işi yapan üst düzey hukuk bürolarının başarı oranı ise yüzde 70’lerde. Benzer bir başarı, bilgisayarların hazırladığı hukuki sözleşmeler için de geçerli. Üstelik bu daha başlangıç. Yani hukuk okuyorsanız birkaç yıl içinde işinizi bir bilgisayara kaptırmaya hazır olun. IBM’in Watson’ının başarıları sadece hukuk alanda değil. Kanser teşhislerinde de klasik metotlara göre 4 kat daha başarı sağlamış durumda Watson ve bu da henüz başlangıç.

VARLIĞI OLMAYAN YENİ ZENGİNLER

“Bugün dünyanın en büyük oto kiralama firması kim?” diye sorsam çeşitli yanıtlar verebilirsiniz. Avis, Europcar gibi bildik yanıtlar. Oysa bugün dünyanın en büyük oto kiralama firması, hem şoförlü otomobil kiralama firması UBER. Birkaç yıl önce bir fikir ve bir yazılımla ortaya çıkan UBER, tek bir otomobili bile olmadığı halde şu anda dünyanın en büyük taksi ve oto kiralama firması. Piyasa değeri 60 milyar dolar civarında öngörülüyor. Türkiye’de bu değere sahip hiçbir şirket yok.

“Peki şu anda dünyanın en büyük otel zinciri hangisi?” sorusuna ne yanıt verirsiniz?

Hilton, Shangri La, Sheraton, Holiday Inn?

Hiçbiri. Şu anda dünyanın en büyük otel firması AirBnb. Bırakın oteli, tek bir otel odasına bile sahip olmadan dünyanın en büyük otelcilik firması haline gelen bir yazılımdan ibaret AirBnb. Yapay zekânın gelişmesiyle daha nerelere gideceğimizi tahmin etmek güç, ama geçenlerde Teke Tek’te tartıştığımız bir örnek olarak, bir bilgisayarın strateji oyunu GO’da dünyanın en iyi oyuncusunu yendiğini biliyoruz. Bunun 10 yıl sonra olacağı tahmin ediliyordu. Gelişme çok hızlı oldu.

OTOMOTİVDE BÜYÜK DEĞİŞİM BAŞLADI

En büyük tehlikelerden biri, otomotiv endüstrisinin kapısında bekliyor. 2020 yılından itibaren otomotiv endüstrisinin tarihi yeniden yazılacak. Otonom otomobiller yollarda olacak ve siz elinizdeki akıllı telefondaki bir simgeye dokunacaksınız, bulunduğunuz yere sürücüsüz bir otomobil kendi kendine yönlenecek ve sizi istediğiniz yere götürecek. Siz de yol boyunca elinizdeki mobil cihazdan işlerinizi yürütebileceksiniz.

Gideceğiniz yere vardığınız zaman park yeri arama veya park etme gereği olmayacak. Otopark parası tarihe karışacak. Otomobil yeni yolcusuna yönelirken, sizin kullandığınız süre kadar ücret otomatik ödeme sisteminize yazılacak. Bugün 10’lu yaşlarda olan çocuklarımız büyük ihtimalle otomobil sahibi olmak istemeyecekler. Bu durum şehirleri de değiştirecek. Otopark alanlarına ihtiyaç kalmadığı için bu yerleri yeşil alana çevirmek mümkün olacak. Yollardaki otomobil sayısı yüzde 90 azalacak. Haliyle daha fazla yol yapmaya da gerek kalmayacak. Mevcut yollar bile yeşil alana veya tarım alanına döndürülebilecek.

Bugün bir Mercedes S sınıf otomobilin içindeki bilgisayarlar, muhtemelen iş yerinizdeki bilgisayarınızdan daha güçlü.

YÜRÜYEN BİLGİSAYARLAR

Her yıl dünyada otomobil kazalarında 1 milyon 200 bin kişi ölüyor. Otomobiller kat ettikleri 100 bin kilometre başına bir kaza yapıyor. Otonom araçlarla bu oran 10 milyon kilometre başına bir kazaya düşecek. Bu da yılda en az 1 milyon insanın hayatını kurtarmak demek. Otomobil ihtiyacındaki bu muazzam düşüş pek çok otomobil firmasının batmasına neden olacak.

Geleneksel otomobil firmaları gelişimci bir tavırla her yıl daha iyi otomobiller yapmaya çalışırken, Tesla, Google ve Apple gibi firmalar tekerlekler üzerinde gidip yolcu taşıyabilen bilgisayarlar yapmaya çalışıyorlar. Bugün otomobil sektörünü en çok korkutanlar bu firmalar.

SİGORTA PRİMİ Mİ DEDİNİZ?

Otonom otomobillerle araç sayısının azalması ve kaza oranlarının dramatik biçimde düşmesi sigorta firmalarını da etkileyecek. Bugünkü trafik ve kasko sigortası modelleri, sigorta primlerinin şimdikinin yüzde birine kadar düşmesiyle çökecek.

Otomobillerin elektrikli hale gelmesiyle şehirler hem daha temiz hem de şimdikinden daha sessiz hale gelecek. Otopark alanlarının yeşil alana dönüşmesiyle şehirler daha yaşanır hale gelirken, yolların azalmasıyla da arazi fiyatları düşecek. Bu arada ulaşım maliyetleri de azalacak. Bu sırada güneş enerjisi kullanımı artacak. Kentlerde tüm çatılar güneş pilleriyle donatılacağı için enerji ulaştırma maliyetleri ve kayıpları azalacak. Fosil yakıt kullanımı giderek düşecek ve giderek sıfıra yaklaşacak.

Ucuz elektrik enerjisi sayesinde çevre daha az kirletilirken, arıtma maliyetlerinin de düşmesiyle kirlenen sular temizlenmeye başlayacak. Neredeyse sıfır maliyetle hem de.

GELECEK HAFTA: HER ŞEY 3D YAZICIDAN

 

Erişilebilirlik Araçları