ULAŞTIRMA Bakanı İstanbul’da yeni yapılacak ya da yapılmakta olan havalimanının adının “Recep Tayyip Erdoğan” olabileceğini açıklayınca bayağı bir gürültü oldu.
Tabii ucu bana da dokundu işin.
Gezi Olayları sırasında Başbakan Erdoğan’la yaptığımız programa atıfta bulunan pek çok okur mail’i geldi.
“Sizin programda haber vermişti” diyen mail’ler.
Ne programmış ama.
Benim adımı “yalaka”ya çıkardılar o programda, ama bugün Başbakan’a yönelik ne eleştiri varsa, hep nedense o programda söylediklerinden geliyor.
“Her içen alkoliktir”, “Hem içip hem AK Parti’ye oy verenler alkolik değildir”, “Kızlı erkekli”,”Vapurdan ininlere bakıyorum Beşiktaş İskelesi’nde kızlar erkekler sarmaş dolaş” gibi hâlâ konuşulan ve tarihe geçen pek çok cümle o programda edildi.
Atatürk meselesi de o programdaydı.
Hani benim “yalakalık” yaptığım programda.
Başbakan Erdoğan o programda Atatürk Havalimanı’nın kapatılacağını ve Atatürk Kültür Merkezi’nin de yıkılıp yeniden yapılacağını söyleyince ben de bir “yalaka” olarak şunu sordum.
“Atatürk adından bir rahatsızlığınız mı var, Atatürk Havalimanı kapatılıyor, Atatürk Kültür Merkezi yıkılıyor.”
Başbakan “Hayır hiçbir rahasızlığım yok. Olur mu öyle şey” gibi bir yanıt verince ben de şunu sordum.
“O zaman Atatürk Kültür Merkezi yıkılıp yerine yenisi yapıldığı zaman adı yine Atatürk Kültür Merkezi mi olacak?”
“Evet” dedi Başbakan.
“Söz mü?” dedim.
“Söz” dedi.
Yeni havalimanının adının “Atatürk Havalimanı” olacağına dair bir söz vermedi.
Açıkçası ben de sormadım.
Çünkü Atatürk Havalimanı tamamen kapatılmayacağı ve iş jetleri için açık kalacağı için, aklıma böyle bir soru sormak gelmedi.
Başbakan’ın Atatürk Havalimanı ile ilgili verdiği tek söz “Buranın imara açılmayacağı, buraya sitelerin yapılmasının söz konusu olmadığı ve kullanılmayan bölümünün yeşil alana ve bir kent parkına çevrileceği” sözü oldu.
Bunu iki ayrı programda iki kez söyledi Başbakan Erdoğan.
Yeni havalimanına Recep Tayyip Erdoğan adının verilmesine gelince.
Bir lider bir ülkede 12 yıl Başbakanlık, 5 yıl Cumhurbaşkanlığı yaptıysa onun adının bir yerlere verilmesi hem doğaldır, hem doğrudur.
Ama benim bu konudaki prensibim şudur.
Görev süresinin sonunda, ardından gelenler tarafından verilmesi daha da doğru olur.
TOKİ’den ev al, istikrara oy ver
GEÇEN hafta sonunda TOKİ ile ilgili bir yazı yazdım.
“TOKİ’den aldım pekmez öde öde bitmez” diyen.
Ödemelere rağmen TOKİ’nin hesaplama yöntemiyle her yıl artan bir borçtan söz ettim.
Meğer ne çok mağdur varmış.
Mail, faks, telefon ve yolda karşılaşma yöntemleriyle gelen şikâyet sayısız.
Herkes dertliymiş meğer.
TOKİ’den ev alamayan bir pişman, alan iki!
Çünkü TOKİ bankalar gibi değil.
Sözde faiz uygulamıyor.
Ama anaparayı her yıl kendi belirlediği oranda artırıyor.
Diyelim ki, 100 bin TL borcunuz var ve her ay 500 TL ödüyorsunuz. Bir yılda 6 bin TL ödediniz.
TOKİ yıl sonunda kalan anapara borcunuzu TEFE TÜFE oranında artırıyor.
Diyelim ki, o yıl yüzde 11.
Borcunuza otomatik olarak 10.340 TL zam geliyor.
6 bin TL ödüyorsunuz ama borcunuz azalmıyor tam aksine 104.340 TL’ye çıkıyor.
Sistem bu.
İşin daha kötüsü ise şu.
Diyelim ki, elinize bir yerden para geçti ve borcunuzu bir seferde kapatmak istiyorsunuz.
TOKİ buna da izin vermiyor.
Borcu kapatmak yok.
Yapabileceğiniz tek şey ödediğiniz paraları yakma pahasına evi geri vermek.
Bir yerden sonra borcunuz azalmaya başlıyor ama bu en az 8-10 yıl sonra.
O da enflasyon hesaplarının şaşmaması ve “istikrarın” sürmesi koşuluyla.
Yani TOKİ’den ev alanlar “istikrar”a oy vermek zorunda.
Çaktınız mı dalgayı.
