Uçak çok, inecek yer yok

ULAŞTIRMA Bakanı Binali Yıldırım kabinenin en başarılı bakanlarından biri, Yanlışları yok mu? Çok, Ama bu yanlışların büyük bölümü bir şeyler yapma çabasından kaynaklanan yanlışlar,

Bir iş yapmadan otursa yanlış da olmayacak,

Binali Yıldırım’ın en önemli başarılarından biri Türkiye’de havacılık sektörünü canlandırması oldu, Onun bakanlığı döneminde gerek THY, gerekse özel havayolu şirketleri büyük atılımlar yaptılar,

Filolar büyüdü, olmayan filolar kuruldu, yolcu sayısı birkaç misline katlandı, uçak görmeyenler uçağa biner oldu,

Ve bunun doğal sonucu olarak da, havaalanları ve havalimanlarının yetersizliği ortaya çıktı,

Bahsettiğim yetersizlik teknik alt yapı yetersizliği değil, yolcu artışına yanıt vermekten uzak olan kapasite yetersizliği,

Yolcu sayısı inanılması güç bir artış gösterirken, özellikle İstanbul Atatürk Havaalanı ve Limanı çöktü,

İstanbul’un ilkel iç hatlar bölümü tam bir keşmekeş, tam bir hangame,

Yolculuğun başlangıcı ve bitişi ıstıraba dönüşüyor,

Ama daha vahimi havaalanında, İstanbul’da toplam üç pist var gibi görünse de, aslında kullanılabilen pist sayısı iki,

Bu iki pistten biri zaten hatalı imalat ama buna rağmen kullanılıyor,

Artan yolcu ve sefer sayısı nedeniyle bu iki pist artık yetersiz,

Bunun sonucunda havayolu şirketleri zora giriyor,

Saatler süren rötarlar, iniş izni alamadığı için havada 1 saate varan beklemeler hem zaman, hem para kaybı, İstanbul’a günde yaklaşık 1000 uçak iniş kalkış yapıyor,

Bunların her birinin gereksiz yere 1 saat kaybetmesi zaman ve sefer sayısı kaybını bir yana bıraksak bile birkaç yüz bin ton yakıt demek, (Her uçak 1 ton gereksiz yakıt harcasa, 365,000 ton yakıt eder, Litresi 1 dolardan 365 milyon dolar)

Bu havalimanını en çok kullanan havayolunun THY olduğu düşünülürse THY’nin ciddi para kaybetmesi demek,

Alt yapısı olmadan büyümenin sonucu bu,

17 milyonluk İstanbul’un havaalanı neredeyse kurulduğu günden beri aynı alt yapıyla hizmet veriyor, Oysa yıllardır yeni bir, hatta birkaç pist yapılması gerektiği biliniyor, Ama kimse parmağını kıpırdatmıyor,

Hava taşımacılığının tayyare sayısını artırmaktan ibaret olduğunu zannedenler, en çağdaş ulaşımı en ilkel işkenceye dönüştürüyorlar,

Ulaştırma Bakanı’nın ve Bayındırlık Bakanı’nın bu konuda ne gibi projeleri olduğunu daha doğrusu projeleri olup olmadığını çok merak ediyorum,

 

 


Yeterince stres vardı

NEDENDİR bilmiyorum ama Başbakan Erdoğan yine gerilmeye başladı, Oysa seçimlerden bu yana stressiz bir ortam vardı,

Önce lüzumsuz bir "AKP-AK Parti tartışması,"

Ben yıllardır hep AKP dedim, Başbakan’la yaptığımız televizyon programlarında da böyle dedim, O da her seferinde AK Parti diye düzeltti,

Dert değil çok istiyorlarsa AK Parti de derim, Ama AKP demekte bir art niyet aramayı çok manasız buluyorum,

İşte önceki gece Damat Bey’in başında olduğu televizyonda, AK Parti’nin en büyük destekçilerinden Hasan Bülent Kahraman bile AKP dedi, Çok güldüm çünkü Hasan Bülent Kahraman bunu dedi ve panikledi, Sadece o değil programa katılan herkes bir an sustu ve gözlerinden korku geçti,

Başbakan da bu söze yanıt olarak "Çüşş" diyecekti ama ayıp olur diye "Çışşş"ımsı bir ses çıkardı,

Var mı gerek böyle bir tartışmaya,

Sadece burada değil, Başbakan’ın tüm konulardaki tonlamalarında bir sertlik hissedilmeye başlandı yine,

Bu tonlama hepimizde stres yaratıyor,

Ekonomik krizin belirsizliği, AB’deki gelişmeler bizi zaten yeterince strese sokuyor,

Bir de buna hiç ihtiyacımız yok,

Başbakan Erdoğan’dan beklentimiz, stres katsayımızı artırması değil düşürmesi,

 

 


HT Spor

BİRKAÇ gündür sporseverlerden teşekkür mesajları alıyorum,

Bu mesajların sahipleri futbolseverler değil,

Diğer dallara gönül verip, gazetelerde bu konuda tek satır haber bulamayanlar,

HT Spor futbolu en iyi haber yapan gazete olmanın yanı sıra, kimsede olmayan bir şey yapıyor ve futbol dışı spor dallarına da geniş yer ayırıyor,

Basketbol, voleybol, atletizm, NBA, yüzme başlıcaları,

Amatörlere ve okul sporlarına da geniş yer veriyorlar,

Son olarak tenisin en büyük dört turnuvasından biri olan Rolland Garros’u, dünyanın en iyi spor gazetesi olan L’Equipe standartlarında okurlarımıza ilettiler,

Haberiyle, yorumuyla, turnuva sonrası insan öyküleriyle,

İki gündür tenis camiasından aldığım teşekkürün haddi hesabı yok,

Açık söylemek gerekirse tenis, gazete olarak çok önem verdiğimiz dalların başında geliyor,

Türkiye’nin dört bir yanında tenise olan ilgiyi gözlemliyoruz,

Minicik çocukların Türkiye’nin dört bir yanından gelerek katıldıkları turnuvaları izliyoruz ve bu heyecanın Türkiye’den ATP veya WTA sıralamasına girecek bir Türk tenisçi, belki bir on yıl içinde bir şampiyon çıkaracağını düşünüyoruz,

Türkiye’de sporu sevdirmenin, sporu geliştirmenin medyanın sorumluluğunda olduğunu ve biz destek vermedikçe olimpik sporların gelişmeyeceğini de biliyoruz,

Bu nedenle bize teşekkür etmenize gerek yok, HT Spor görevini yapıyor, Yapmayanlar utansın,

Bizim için en gerçek teşekkür ve en büyük mutluluk bu dallarda dünya klasmanının tepesine çıkan bir gencimizi görmek olacak,

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Bilimadamlığı kafaları daraltmak yerine genişlettiği zaman

Erişilebilirlik Araçları