Doğu illerimizde, pek çok çocuk Terörle Mücadele Yasası kapsamında tutuklu,
Bunlar 10-12 yaşlarında çocuklar,
Suçları taş atmak,
Pek çoğu taş atarken değil, daha sonra ellerine yapılan "taş muayenesi" sonucu gözaltına alınmış ve haklarında dava açılmış çocuklar,
Bunlar 36 yıla varan hapis cezaları istemiyle yargılanıyorlar,
Çünkü bunlar birer "terörist",
Türkiye garip bir çelişkiler ülkesi,
Bir yandan terörün sona ermeye çok yaklaştığını söylüyoruz, bir yandan dağa çıkışların engellenmesi gerektiğini ifade ediyoruz, bir yandan dağdaki teröristleri affetmekten bahsediyoruz, diğer yandan taş atan çocukları neredeyse müebbet hapis istemiyle yargılıyoruz,
Bazılarınızın "O çocuklar potansiyel terörist, Niye devletin güvenlik güçlerine taş atıyorlar" demeye başladığınızı hissediyorum,
Haksızsınız diyemem,
Ama bu yapılanla ne oluyor biliyor musunuz?
O potansiyeli yüzde yüz terörist haline getiriyoruz,
10-12 yaşındaki çocukları ağır ceza istemleriyle hapse atınca o çocuklar içerde örgütün eline düşüyorlar,
Ve çok az bir cezayla kurtulsalar bile çıktıklarında "potansiyel terörist" olmaktan çıkıp "terörist" haline geliyorlar,
Söyleyin bana terörün insan kaynağı böyle mi kurutulur?
Tam aksine bu bataklığa sivrisinek larvası atmak değil midir!
Bu çocuklar eğer bir suç işledilerse, suçla mütenasip bir şekilde yagılanmalıdırlar,
TMY kapsamında ağır cezada değil, yaşlarına uygun bir şekilde çocuk mahkemelerine çıkarılmalıdırlar,
Bu suçtan ötürü tutuklu yargılanmaları ise tamamen abestir,
Katillerin, tecavüzcülerin tutuksuz yargılandığı bir ülkede taş atan çocukları böyle yargılamak hukuki değilse de hem vicdani hem de sosyal bir suçtur,
Aynı fikirdeyseniz düşünce özgürlüğü var
İktidar partisi Türkiye’de özgürlüklerin genişlediğini anlatıp duruyor,
İktidar partisi yandaşları ise iyiden iyiye azıtıp Türkiye’de demokratlığın ilerlediğini ve bazılarının buna tahammül edemediğini bağırıyorlar,
Alın size bir "Demokrat Türkiye" manzarası,
Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde bir grup öğrenci, bir etkinlik düzenlemek için rektörden randevu istiyorlar,
Kendini tanrının yeryüzündeki son elçisi zanneden rektör randevu vermediği gibi, öğrenciler adam yerine bile konulmuyor,
Öğrenciler de "demokratik haklarını" kullanarak bir protesto yapıyorlar,
Birkaç öğrenci hazırladıkları pankartlarla kampüste oturuyorlar,
O sırada İngiltere Büyükelçisi gelmiş, arada onu da protesto ediyorlar,
Vay sen misin bunu yapan,
Tanrının elçisi rektör, birdenbire müstemleke valiliğine geçiş yapıyor ve öğrencileri disiplin kuruluna sevk ettiriyor,
Disiplin kurulu da öğrencilere 1 yıl ile 1 ay arasında değişen okuldan uzaklaştırma cezaları veriyor, Yani öğrencilerin hayatından 1 yıl çalınmış oluyor, Niye?
Demokratik haklarını kullandılar diye,
Ve Türkiye’de kimseden ses çıkmıyor,
Üniversiter özgürlüğü, türbana özgürlükten ibaret sanan kafalardan da, iktidarın maaşlı destekçilerinden de ses seda çıkmıyor,
Evet, Türkiye’de fikir özgürlüğü alanı genişliyor,
Ama sadece bazılarıyla aynı fikirde olanlar için
