Tehlikeli bir kampanya

İmam yellenince cemaatin ne yaptığını farketmiyorsanız, lider olmak zordur,

Farkedip, bile bile yapıyorsanız o zaman buna diyecek bir sözümüz olmaz,

Bu durumda başka değerlendirmeler yapmak gerekir ki, bunu da en iyi tarih yapar, zaman yapar,

Başbakan Erdoğan, bir süredir İsrail’e yönelik sert sözler sarfediyor,

Ancak söz açıp, eyleme geçmediği için olsa gerek, Başbakanımız’ın bu sözleri İsrail’de belirli bir anlayışla, bölgesel liderlik arayışı olarak hoşgörüyle karşılanıyor,

Aslında “Yor” un ucuna bir “Du” eklemek yerinde olabilir,

Çünkü imam cemaat orantılaması burada da devreye girdi,

Başbakan İsrail’e sert çıkışlar yapınca, durumdan vazife çıkaran Milli Eğitim Bakanı Çelik, uluslararası politikayı insan hakları ve mazlum dayanışması ile harmanlayıp okullara soktu,

Minik öğrenciler, İsrail’i kınadılar, Gazzeli kardeşlerine sahip çıkmak için saygı duruşunda bulundular ve şimdi de “Para topluyorlar”

Milli Eğitim Bakanı’nın bu organizasyonu İsrail’i rahatsız etti,

Başbakan’ın sözleri değil, bu yapılanın anti İsrail bir toplumsal kampanyaya dönüşmesinden ve küçük zihinlerde anti semitik tohumlar yeşermesinden sıkıntı duymaya başladılar,

İmam cemaat ilişkisi bir kez daha burada ortaya çıktı,

Milli Eğitim Bakanı çocuklara saygı duruşunda bulundurunca, bazı “Sözde” eğitimciler işi iyiden iyiye şirazesinden çıkardılar,

İstanbul Başakşehir’de adı bende saklı bazı ilköğretim okullarında, yine adı bende saklı bazı öğretmenler öğrencilere Gazze’de yaşanan en yürek paralayıcı görüntülerden oluşan bir bant izlettiler ve aşağıda okuyacağınız bir metni dağıttılar,

Metin aynen şöyle:

“Suskunluğun bedeli çaresizliğin diyetidir Muhammed

Ve şimdi Kudüs şahittir ki, semaların küçük şehidi, nazlı çiçeğidir Muhammed,

Kudüs’te puslu bir yaz günü

Birazdan kıyamet kopacak

Küçücük bir şehit cennete uçacak

Birazdan

Muhammed, yaralı ceylanım kapatma gözlerini

Muhammed kurbanın olayım bırakma elimi

Muhammed ne olur duy beni baba gidelim de

Daha çok görecek günün var acelen ne diye

Kapıda annen bekliyor, yolunu gözlüyor

Muhammed, aaa Muhammed,,,”

Dağıtılan bu kağıdın arkasında ise üzerine çarpı koyulmuş bir İsrail bayrağı ve “İsrail’i boykot et” yazısı var,

Altında “Bir benimle ne olur deme, katile destek verme” yazısı,

Onun altında da yaklaşık 70 uluslararası markanın logosu,

İşte imam cemaat meselesinde sonuç bu,

Başbakan Erdoğan söylediklerinin aşağıda nasıl yankılandığının farkında mı acaba?!

 

 


Türk olmak

Benim internet sitemin editörü Selin Kunt, çok güzel bir yazıyı yollamış bana,

Daha önce bir yerde yayınlandı mı bilmiyorum,

Yayınlandıysa kimse kusura bakmasın,

Ama ben görmedim, okumadım,

Bu yüzden de sizinle paylaşmak istedim,

Yurt dışında yaşayan ve fahri konsoloslok yapan bir yurttaşımızın kaleme aldığı bir metin,

Bakalım benim hoşuma gittiği kadar sizin de hoşunuza gidecek mi:

Türk olmak

Aslında çok şeydir, Türk olmak,

Türk olmak, Osmanlı’nın borcunu ödemektir, Hovarda babanın borçla yaşayan evladı gibi,

Kosova’da ve Bosna’da, Batı Trakya’da ve Makedonya’da bilmem kaç asır geçmişte kalan meselelerin hesabını vermektir,

Türk olmak Kıbrıs’ta, Hocalı’da, Anadolu’da ve Balkanlar’da soykırıma uğrayıp karşılığında yapmadığın soykırımla suçlanmaktır,

Türk olmak faşist olmaktır, vatanına, milletine, tarihine sahip çıktığında…

Türk olmak demokrat ve çağdaş olmaktır, vatanına, milletine, tarihine sövdüğünde…

Türk olmak lisanının Avrupa’da yasaklanmasıdır ve yine Türk olmak kendini ve derdini anlatamamaktır,

Avrupa’da hor görülmek Türk olmaktır, ataların bir çok asır önce Viyana’yı kuşattığı için ve hoş görülmemektir, Tabii ki sadece kuşatıp; Napolyon gibi bütün Viyana’yı yakmadığın için,

Türk olmak Selanik’te Pontus Anıtı’nın, Viyana’da çiğnenen yeniçeri minberinin ve Malta’da papazın üzerine bastığı Türk bayrağı heykelinin önünden geçmektir,

Türk olmak zordur, çetindir ve eziyetlidir, Üç kıtadan dönüp, bir küçük yarımadada misafir muamelesi görmektir, Sayısız imparatorluk kurmak Türk olmaktır, aynı zamanda sayısız imparatorluk yıkmak da Türk olmaktır,

Arabaya koşulan ilk atın vatanında, ilk yazılı antlaşmanın imzalandığı yurtta, yazının bulunduğu, paranın icat edildiği her metrekaresinden bereket fışkıran bu yurtta, kalkınmak için yabancı sermaye beklemektir,

Türk olmak; Truva’dan bu yana, Sümer’den bu yana serpilerek gelse de, tarihten eski bu topraklarda, bütün zamandan damıtılarak gelen yüksek değerlerine rağmen, bir haftalık hafıza ile yaşamaktır,

Doğu Roma’yı da Batı Roma’yı da yıkıp, yeni Roma olan AB’ye girmeye çalışmaktır Türk olmak,

Türk olmak, Mostar’da köprüdür, Kerkük’te kaledir, İstanbul’da Kızkulesi’dir, Anadolu’da buğdaydır, Çukurova’da pamuktur, Ege’de tütün, Karadeniz’de fındık, Trakya’da ayçiçeğidir,

Türk olmak Çanakkale’de ölmektir, Çanakkale’de ölmeden önce düşmana su vermektir, onun yaralısını sırtında kendi hastanesine taşımaktır,

Düşmanın ardından rahmet okumak, kanlısından helallik almaktır,

Sabahları odana rahmet dolsun diye, camı açmaktır, Kar yağdığında kayak yapmayı değil, evsizleri düşünmektir, Balkon köşesine kuşlar için, kışın ekmek kırıntısı, yazın su koymaktır, Yağmura rahmet, kara bereket diye bakmaktır,

Türk olmak, harap bir ülkede, zengin ülkelerin müstemlekesini reddedip, tahtadan kılıç ve ipten üzengi ile, paylaşacak ve sahiplenecek tek varlığı fakirlik olmasına rağmen, yedi düvele meydan okumaktır,

Türk olmak askere davul-zurna ile uğurlanmaktır, belki de dönmeyeceğini bilerek, Türk olmak, annenin şehit oğlunun ardından ‘Bir oğlum daha olsun, onu da vatan için göndereceğim,’ demesidir, Babanın gözyaşlarını tutarak, tabutuna son kez dokunurken ‘Vatan sağ olsun!’ demesidir,

Türk olmak ‘Türk çayında radyasyon olmaz!’ yalanları ile, ‘Gusül abdesti alana AIDS bulaşmaz!’ dolanları ile yaşamaktır,

Her hükümetin enkaz devraldığı, ama asla ardında enkaz bırakmadığı ülkede olmaktır,

Türk olmak, ecdadın yaşadığı kıtlıktan dolayı, çayın yanında gelen şekerden fazla olanı garsona geri vermektir, Aynı nedenle Türk olmak, yemeği ziyan etmekten korkmaktır, Göz hakkına, diş kirasına saygıdır,

Türk olmak, Evindeki bir kap aşın yarısını tanrı misafirine vermektir, Kendi yerde, misafiri döşekte yatırmaktır Türk olmak,

Türk olmak, milli maçta ağlamaktır, Ayhan Işık’a, Belgin Doruk’a aşık olmaktır, Türk olmak, aşkını ölesiye sevmektir, Aşkı için ölmektir, öldürmektir, Sevdiceğinin elini bir kez tutamadan, toprağa girmektir,

En güzel aşk şiirlerini yüreğinde hissetmektir, Eşkiyaya türkü yakmaktır, Türk olmak,

Milletine sövmektir, ama başkasına sövdürmemektir, Türk olmak,

Türk olmak Yunus’u bilmektir, Aşık Veysel’i sevmektir, Mevlana’yı, Hacı Bektaş-ı Veli’yi ve Hoca Yesevî -tek bir satırını okumasa da yüreğinde taşımaktır,

Türk olmak, saz çaldığında, ney üflendiğinde, kös dövül düğünde ve kaval çaldığında, yüreğinin derinlerinde bir sızı sezmektir, bir de Yemen Türküsü’nde,,,

Hayatın sana verdiklerine ‘Nasip’, vermediklerine ‘Kısmet’ demektir, Her işin ‘Hayırlısına’ inanmaktır ve ağlamamak için çok gülmekten çekinmektir,

Türk olmak, Asya’da batılı, Avrupa’da doğulu diye tepki görmektir,

Irk sözünü bilmeden yaşamak, yaradılanı Yaradandan ötürü sevmektir,

Magazin programları ile dizilerin arasına sıkışsa da, silkinip üzerindeki ölü toprağını atabilmektir,

Türk olmak, mahalle maçı için aynı saatte, on kişi buluşamazken, milyon kişinin bir araya gelmesidir,

Tavla oynarken bile kavga ederken, milyon kişinin kavga etmeden gösteri yapabilmesidir,

Türk olmak, buhran zamanında Arjantin’de de mağazalar yağmalanırken, daha ağır buhranda sıraya girerek, sorumlusuna en ağır cezayı tek bir cam kırmadan sandıkta kesmektir,

Türk olmak en zayıf gününde bile dünyaya meydan okumak, en dertli gününde bile her ufunetin bir şafakta biteceğini bilerek tevekkül göstermektir,

Zor iştir Türk olmak,

Türk olmak Anadolu’da her düşen yağmur damlasına hamdetmek, her çıkan başak için şükretmektir,

Türk olmak, medeniyetler mezarlığı Anadolu’da dik durabilmektir, “

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Başarıya ulaşmış bir maceranın yine de bir mecara olduğunu kabul ettiğimiz zaman

Erişilebilirlik Araçları