Melih Gökçek’ten Alfagas’a örtülü kıyak

Ankara Büyükehir Belediyesi, doğalgaz dağıtım işine geçen yıl içinde özelleştirme çıkarmış ve ihaleyi yaklaşık 1,6 milyar dolara Global Mekul Değerler’in sahibi Mehmet Kutman ve ortakları kazanmıştı,

Ancak ekonomik krizin patlamasıyla birlikte Kutman, bu iş için gerekli finansmanı bulmakta zorlanmaya başladı,

Süre bu hafta doldu ve Kutman parayı bulamadı,

İhale şartnamesine göre, ihaleyi kazanan firmanın verilen süre içinde ödemeyi yapamaması halinde ihale 2, sıradaki firmaya verilecekti,

Ancak Ankara Büyükşehir Belediyesi böyle yapmadı,

İhaleyi kazanan Kutman’a ödemeyi yapması için 3 ay ek süre verdi,

Gerekçe ise çok akılcı:" Bir daha ihaleye çıkarsak bu fiyatı bulamayız,"

Oysa bir daha ihaleye çıkmaya gerek yok,

Parayı ödeyemeyenin 50 milyon dolar teminatını yakıyorsunuz, ihaleyi İkinciye veriyosunuz olup bitiyor,

Ama zurna da tam burada zırt diyor,

Ankara’nın doğalgaz ihalesinde 2, gelen firma, Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne yıllardır yüksek fiyata doğalgaz sayacı satan, neredeyse Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin "İşortağı" haline gelen grup,

Yani Alfagas,

Kutman’a ek süre verilmesinin nedeni Alfagas’ı kurtarmak,

Çünkü bugünkü şartlarda Kutman’ın bulamadığı parayı Alfagas’ın bulması da pek mümkün görünmüyor,

Bu durumda Alfagas da parayı ödeyemeyecek ve Alfagas’ın da 50 milyon dolarlık teminatı yanacak,

Teke Tek’te Melih Gökçek’e bu durumu sorduğumda yanıtı çok netti: 

"Bakın bakalım yakınım dediğiniz Alfagas’ın teminatını da yakıyor muyum, yakmıyor muyum?"

Ben o akşam bu sözü bir kenara not ettim,

Ancak gördüğüm kadarıyla Melih Gökçek Alfagas’ın teminatını yakmamak için elinden geleni yapıyor,

Kutman’a ek süreyi de bu nedenle veriyor,

 

 


Doğrudur, kriz psikolojik

Başbakan krizin teğet geçmediği görünce, krizin psikolojik olduğunu öne sürmeye başladı,

Doğrudur, krizin psikolojik tarafı da var ama hükümetler krizlerin hem soyut, hem de somut yönleriyle başetmek zorunda değil mi?

Elbette yüksek moral krizlerle, sıkıntılarla başetmek için gereklidir ama sadece moralle, sadece psikilojiyle krizler aşılabilir mi?

Yarın eve doğalgaz faturası geldiğinde ben İGDAŞ’a "Moralim bozuk ödemiyorum" diyemeyeceğim gibi, "Psikolojim çok iyi  paranızı ödeyemiyorum" diyebilir miyim?

Ya da çocuğun okul taksiti geldiğinde kimse bana psikolojik durumumu sormayacak,

Kredi ödeme günü geldiğinde bankalar da,

Habertürk Gazetesinin ekonomi servisi bir araştırma yaptı,

Şu anda bankaların portföyünde 355 bin motorlu araç var,

Ödenmeyen kredilerden dolayı bankaların el koyduğu motorlu araçl sayısı bu,

Üç yüz elli beş bin,

Keza yine bankalara geçen konut sayısı da 6 bin 500,

Altı bin beş yüz,

Acaba bu 355 bin otomobilin sahiplerinin psikolojisi nasıl sizce!

Ya da bu otomobilleri nasıl paraya çevirebileceğini düşünün banka yöneticilerinin psikolojileri,

6500 ev sahibinin de psikolojilerinin pek sağlam olduğunu düşünmüyorum,

Başbakan haklı,

Kriz pisikolojik,

Ama bozulmasının da bir nedeni var elbette,

İntihar ciddi bir psikolojik çöküş sonucundadır,

Bunca adam boşuna intihar etmiyor herhalde,

 

 


Bir kurum daha gitti

Bir ülkenin kurumları bu kadar kısa sürede bu kadar yıpratılabilir mi?

Yıpratılabilirmiş,

AKP’nin mütiş başarısı olarak tarihe geçecek bir durum bu,

Özellikle sisteme hakim olunduğu fikrine kapılan iktidarın son 3 yılda yaptığı atamalar ve yaptığı icraatlarla, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sistemi çökmek üzere,

Devlette en üst düzeyde müsteşarlık, milletvekilliği, bakanlık yapmış bir dostum durumu "Devleti bitirdiler, Devletin hafızasını yokettiler, Attığı imzanın neyle sonuçlanacağını bilmeyenleri olmadık görevlere getirdiler, Makam arabası, takım gazete, havalı bir kartvizit peşinde kamu görevinde yükselenler, hiç bir sıkıntıya çözüm üretemiyorlar, İşe yarayanlar ya kızakta ya devleltten ayrıldı" diye özetledi durumu geçenlerde,

Ve sonunda devletin sembolü olan Yargının en üst kurumu da sıfırı tüketti,

Anayasa Mahkemesi paramparça oldu,

Başkan Haşim Kılıç Anayasa Mahkemesi’ni fikri yakınlık içinde olduğu partinin uzantısı gibi görmeye başlayınca kurum kırıldı,

Başkan Kılıç’ın AKP’ye bakışını zaten biliyorduk,

Ancak bunu görevine bu kadar yansıtacağını tahmin etmiyorduk,

AKP’nin kapatılmadığını açıkladığı basın toplantısındaki tavrı  ve kullandığı cümleler ile AKP’liliğini ilan eden Kılıç, şimdi hakimlerden oluşan YSK’ya ve Danıştay/a savaş açtı,

Başbakan Erdoğan’la beraber,

Erdoğan’ın tavrını anlarım, siyasetçi,

Ama Kılıç değil,

Özünde olmasa da, görevi nedeniyle yargı olan Kılıç, yargıç gibi davranmıyor,

Kurum siyasallaştırıyor,

Kurum siyasallaşınca da kendi içinde bölünüyor,

Anayasa Mahkemesi Başkanı bir açıklama yapıyor, ertesi gün Anayasa Mahkemesi’in 8 üyesi bir açıklama yaparak Başkan’ı eleştiriyor,

Bu tartışmada sonuç ne olursa olsun kalıcı tek sonuç var, Anayasa Mahkemesi bütün saygınlığını inanırlığını, güvenirliğini yitirecek,

AKP birgün iktidardan gidecek,

Kimse sonsuza kadar kalamaz,

Ama AKP gittiğinde geride kalan tahribatı onarmak hayli güç olacak,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Okumanın herkesi aydınlatmadığını anladığımız zaman

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları