AKP’nin adayı Gökçek

Dün gece AKP yönetimine çok yakın bir arkadaşım aradı,

Soruyla başladı, "Ne dersin Tayyip Bey, Melih Gökçek’i Ankara’da aday yapar mı?"

"Vallahi geçen dönem de istemeye istemeye yapmıştı, Yine öyle olur diye düşünüyorum" dedim,

Kahkahayı patlattı,

"Benden sana söylemesi, Melih Gökçek AKP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayıdır" dedi,

"Kesin mi?" diye sordum,

"Yüzde 99,9999" diye yanıtladı,

"Kılıçdaroğlu’na 3, kurbanı vermemek ve yandaş olmayan medyanın tavrından dolayı mı?" diye sordum,

"Dediklerin de etkili ama asıl önemli olan Ankara’yı kaybetmemek,

Melih kesin kazanır diye düşünüyorlar, Ve komplikasyon yaratmamak istiyorlar," dedi,

"Nasıl bir komplikasyon" dedim,

"Pek çok komplikasyon var, Öncelikle partinin algılanmasıyla ilgili, Gökçek’i  geri çekmek iddiaların doğruluğuna işaret edecek, Bu da AKP’ye dönecek, Gökçek AKP’li bir başkan sonuç olarak, CHP vurduğunu deviriyor densin de istemiyorlar,   Ayrıca 

özellikle Doğan Grubu’nun Gökçek’in gözden çıkarıldığını düşünerek başlattığı saldırıyı da unutma, Bunlar senin de söylediğin etkenler, Ama asıl önemli olan seçimin kaybedilmemesi, 

Gökçek’in aday olmaması halinde Ankara’nın riske gireceğini düşünülüyor, Gökçek geri çekilirse Karayalçın maça moral üstünlüğüyle başlayacak, Daha önemlisi MHP’nin adayı, MHP Beypazarı Belediye Başkanı’nı aday gösterdi, Beypazarı bütün Ankara’nın son yıllardaki gezi alanı ve başkanın başarısı biliniyor, 

Ankara’da bir potansiyel yakalayabilir, Melih’in aday gösterilmemesi halinde Melih’in MHP kökenli tabanı MHP’ye kayabilir, Ayrıca Melih de kendi açıkça ortaya çıkmasa bile MHP için, AKP’ye karşı çalışabilir, Bütün bunlar değerlendiriliyor, "

"Değerlendiriliyor mu, değerlendirildi mi?"

"Haklısın, Değerlendirildi demek daha doğru, Parti Melih Gökçek’i aday göstermenin daha doğru olacağı düşüncesine vardı, Tabii son söz Tayyip Bey’in olacak, Çünkü ağır bir sorumluluk, 

Görünen o ki, Melih Gökçek Ankara’da AKP’nin bir kez daha adayıdır,"

Şimdiye dek AKP ile ilgili olarak verdiği her bilgi doğru çıkmış bir AKP’linin anlattıkları bunlar,

Bana da mantıklı geldi doğrusu,

 

 


IMF ile anlaşmak doğru mu?

Biz Galatasaray’da talebeyken, okulun kapı görevlisi Ayı Ramo (Nur içinde yatsın), aynı zamanda revir sorumlusuydu,

Revire hangi hastalıktan gidersek gidelim reçetesi aynıydı, Aspirin veya Gripin,

Okul doktoru Ali Tanrıyar’dan aldığı yetkiyi bu iki ilaç için kullanırdı,

Bilgisi gerisine yetmezdi, risk de almazdı,

Son olarak uyuz olan ve adı hala uyuz kalan bir arkadaşımıza aspirin verip, "Ramo burası uyuz, Aspirin ne yapar" denilince "Sen suyla karıştır oraya sür" demişti,

Bu tavsiye, Ayı Ramo’nun revirdeki mutlak otoritesini sorgulamamıza yol açmıştı,

Bir yıl kadar önce IMF ile anlaşın diye yazan birinin yukarıdaki başlığı kullanması ne kadar doğru bilmiyorum ama ben bir süredir IMF ile yapılacak bir anlaşmayı sorguluyorum,

Bunun nedeni de, Dünyadaki finansal kriz,

Gelişmiş ülkelerin krizle mücadele program ve yöntemlerine baktığım zaman gördüğüm  IMF’nin söylediklerinin tam tersinin yapıldığı,

IMF’nin elinde bildik bir reçete var,

Kamu harcamalarını azalın, paranın musluğunu kısın, bütçe açığını düşürün,

Türkiye’ye yine bunu dayatacaklar,

Son dönemin ekonomik verilerine bakınca, IMF reçetesi ile hareket edilmiş olması halinde Türkiye’nin yaklaşık yüzde 3 civarında küçülmüş olacağını görmek mümkün,

Yani durgunluk artmış, işsizlik büyümüş olacaktı,

IMF Türkiye’ye eski bildik reçeteyi dayatırsa, bu Türkiye’nin krizden daha da negatif etkilenmesine neden olabilir,

Dünya krizden kamu kaynaklarını devreye sokarak çıkmaya, gerekirse bir miktar enflasyona razı olarak durgunluğu ortadan kaldırmaya çalışırken, Türkiye IMF reçetesi ile krizden çıkma hamlesi yapamaz,

Bu nedenle ben IMF ile "Bildik" ya da "Ayı Ramo" tarzı bir reçete üzerinde anlaşmaya karşıyım,

 

 


Aziz Yıldırım “Bizim statta final oynarlar”

 Spor yazısı için tıklayınız

 

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Etnisitenin hakaret olmadığını anladığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları