Hüseyin Bey siz hep kızlık zarı diktirir misiniz?

Dün akşam Habertürk’teki ilk Teke Tek’in konuğu Hüseyin Üzmez ve saz arkadaşlarıydı,

Üzmez’i programa davet ettiğimiz zaman hemen kabul etti,

Ancak daha sonra avukatı Bülent Demir aradı  “Ya benimle beraber katılır ya da katılmasına izin vermem” dedi,

Sonuçta birlikte geldiler,

Üzmez yayından yarım saat önce beraberinde 6 kişiyle beraber geldi,

Program öncesi, programda Hüseyin Üzmez’in dikkatini çekip çekmeyeceğini merak ettiğim için ilginç bir kol düğmesi taktım,

Kol düğmelerinde 1950’lerde çekilmiş bir çıplak kadın fotoğrafı vardı, (Eşimin doğum günü hediyesiydi)

Kol düğmeleri Hüseyin Üzmez tarafından fark edilmedi ama avukatı Bülent Demir’in gözünden kaçmadı,

Ve kendisine söz verdiğimde lafa kol düğmelerinden girdi,

Bazı gazete ve internet siteleri kol düğmeleri söz konusu olduğunda benim kızardığımı yazmışlar,

“Bakalım ne tepki verecekler” diye taktığım kol düğmelerini fark etmiş olmalarının beni neden utandıracağını anlamış da değilim,

Hüseyin Üzmez’in Avukatı Bülent Demir ilginç bir şahsiyet, Sadece Üzmez’in değil, Aczmendi tarikatı lideri Müslüm Gündüz’ün de avukatı,

Eski bir Silahlı Kuvvetler mensubu, Ancak yüzbaşı rütbesindeyken, irticai faaliyetten ötürü TSK’dan ihraç edilmiş, Geçen dönem AKP’den milletvekili adayı olmuş,

Programda kendisine bunları sordum,

Aday olduğunu reddetti, Yüzbaşı rütbesindeyken istifa ettiğini söyledi,

Her ikisinde de yalan söyledi,

Ordudan atılmıştı, Aday da olmuştu,

Üzmez ve avukatı, İstanbul Adli Tıp’tan alınan rapora çok güveniyorlar,

Çünkü dava “Küçük bir kıza cinsel istismarda bulunarak ruh ve beden sağlığına zarar verme” iddiasıyla açılmış,

Uludağ Üniversitesi’nin ilk raporu “Ruh ve beden sağlığı zarar görmüştür ancak bunun nedeni tam olarak anlaşılamamıştır” derken, İstanbul Adli Tıp’ın bir kaç gün önce verdiği rapor “Ruh ve beden sağlığı bozulmamıştır” şeklinde olunca Üzmez tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmış,

Program sırasında avukat Demir son raporu ön plana çıkarıp, okudukça ben de ilk raporu ve küçük kızın savcılık ifadesini okuyayım mı diye sordum,

Okumamı istemedi,

Zaten okusaydım RTÜK Habertürk’ü kapatırdı, Çünkü okunacak gibi değildi,

Hatta bir ara “Okuyacağım” diyince Bülent Demir “O zaman agresifleşirim” dedi,

Ben de sinirlenip “Hadi agresifleşin, Çıkalım şuraya” demek zorunda kaldım,

Bu tartışmadan sonra reklam arasına geçildiğinde Hüseyin Üzmez avukatına dönüp “Böyle gerilimli bir ortam yaratma, Eğer tartışma büyürse ben de çıkıp söylenenlerin hepsini yaptım derim” dedi,

Programın en ilginç anlarından biri Hüseyin Üzmez’in tacizle suçlandığı küçük kızın annesini eskiden beri tanıdığını anlatırken söyledikleriydi,

Küçük kızın annesi Hüseyin Üzmez’in sekreteriymiş,

Evleneceği zaman bakire olmadığı anlaşılmasın diye kızlık zarını diktirmesinde Hüseyin Üzmez kendisine yardımcı olmuş,

Üzmez bunu anlatınca “Hüseyin Bey siz herkese kızlık zarı diktirmede yardımcı olur musunuz?”diye sordum,

Programı izlemediyseniz önemli bölümlerini bugün Habertürk’te yeniden ekrana getireceğiz,

Tabii meşhur olan kol düğmelerini de,

 

 


Reklam için şantaj yayın ilkelerinizin parçası mı?

Mustafa filminden çıkanların filmle ilgili değişik tepkileri var,

Deniz Baykal eleştirdi,

Talebelerini topluca filme götüren bir öğretmen arkadaşım aradı dün,

“Çocukları götürdüğüme pişman oldum, Bizim anlattığımız Atatürk’ün dışında bir Atatürk portresi çizmişler, Tamam belki gerçekçi olabilir, Atatürk’ün insani yönünü öne çıkarmak istemi olabilir ama çocuklar bunu anlamaz, Hata yaptık” dedi,

Filmi beğenip romantik ve çok insani bulanlar da var,

Bunların hepsi normal,

Bir film farklı duygular uyandırabilir,

Kiminin beğendiğini kimi beğenmeyebilir,

Filmler, sanat eserleri tartışma yaratır,

Böyledir,

Filmi izleyenler, Turkcell’in neden böyle bir filme sponsor olmadığını anlamışlardır herhalde,

Bu tartışmaların içinde olmamak, tartışmaların tarafı olmak istememeleri gayet normal,

Ama Doğan Grubu Turkcell’den reklam alamamanın hıncını bu film üzerinden çıkarmaya devam ediyor,

Şundan eminim ki, Turkcell bu filme sponsor olsaydı Doğan Grubu bu kez de “Tartışmalı filme Turkcell sponsorluğu, Atatürk’ü içki dükünü gösteren filmin parasını Turkcell verdi, İktidara yaranmak için Atatürk’ü alkolik gibi gösterdiler” diye yazarlardı,

Çünkü reklam alabilmek için şantaj yapmaktan başka amaçları yok,

Adama sorarlar “Madem bu filmin arkasında bu kadar duruyorsun, Neden Doğan Grubu sponsor olmadı, Filmin reklamlarını bile parayla yayınlıyorsun,”

Ama Doğan Grubu kendisine soru sorulmasına alışkın değil,

Soruları onlar sorar,

Onlara soru sorulmaz,

Onlara soru sorulursa mutlaka yalandır,

Bizim ortaya çıkardığımız vergi kaçakçılığına da yalan demişlerdi,

Hilton’a rezidans yapmak istiyorlar haberimize de,

Kağıt alımlarında küçük ortakları dolandırıyorlar iddiasına da,

Mesela şimdi de SPK’nin kendileriyle ilgili yaptığı incelemeye de yalan diyorlar,

Oysa SPK gerçekten de Doğan Grubunu inceliyor,

Halka açık şirketleriyle aile şirketleri arasındaki para ve hisse trafiğini mesela, Özellikle de Simge Yayıncılıktaki,

Doğan diyor ki, “Haber yalan”

Ve haberin sadece bir unsurunu yalanlayabiliyorlar,

Yüzde 5’lik temettü dağıtımını,

Doğan Grubu halka açık şirketlerde temettü dağıtımında alt sınır olan yüzde 5’den daha fazlasını dağıtmıyor,

Doğru,

Burada suç yok,

Sadece küçük ortaklara ayıp var,

Ama ya gerisi,

Her şey SPK’nin yapacağı incelemenin ciddiyetine bağlı,

Ve Doğan Grubu için üzücü olan orada artık Doğan Cansızlar gibi bir “Dostları” olmaması,

Gerçi Doğan Grubu, pek çok SPK uzmanını kendi bünyesine transfer ederek SPK’da üzerinde etkili olmaya çalıştı ama artık ne kadar etkili olur bilemiyorum,  

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Büyük yolsuzlukları gündeme kurban etmediğimiz zaman

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları