Tehlikenin farkında mısınız!

Yazacaklarım hoşunuza gitmeyecek olabilir ama yazmak zorunda olduğum için yazıyorum,

Türkiye’de terörü en yakından izleyen gazetecilerden biriyim,

Özellikle 1990’ların ilk yarısında, PKK’nın en tehlikeli ve en güçlü olduğu dönemde Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya sık sık gittim,

Terör örgütünün güçlendiği ve zayıfladığı anları gördüm,

Yarattığı tehlikenin boyutlarını analiz ettim,

Ve bugün yazacaklarımı yazmak çok acı,

Ama söylemek zorundayım ki, terör örgütü Türkiye açısından hiç bu kadar tehlikeli olmamıştı,

2 yıl önce bitme noktasında olduğunu düşündüğümüz örgüt bugün yeniden çok ciddi bir tehlike haline geldi,

Bunun arkasındaki neden ve güçleri bundan böyle uzun uzun yazıp tartışacağız ama PKK ve onun siyasi uzantısı parti artık çok ciddi bir tehlikedir,

Bu tehlike giderek somutlaşmaktadır, Buna paralel olarak da Türkiye’de bugüne kadar olmadık işler olmakta, olmadık laflar söylenmektedir,

Terör örgütü ve onun temsil edenler şimdi yeni bir oyun kuruyor,

Bu oyun terör örgütü lideri Öcalan’ın ve PKK’nın bugüne kadarki söylemlerinden çok farklı,

Yakın zamana kadar Türkiye’nin üniter yapısından vazgeçilemeyeceğini her fırsatta söyleyen ve sözcülerine bunu tekrarlatan terör örgütü, şimdi bu söylemden uzaklaşmaya başladı,

Yeni söylemleri ‘Birlikte yaşama koşullarının giderek ortadan kalktığı" yönünde,

Bu bir ilk,

180 derecelik bir dönüş,

Görünen o ki, terör örgütü İmralı’daki mahkumun kontrolünden çıkıyor,

Buna mukabil örgüt, yeni siyaseti için İmralı’daki mahkumu kullanıyor,

PKK’nın söylem değişikliğinin "Sözde" gerekçesi Abdullah Öcalan’ın hükümlülük koşulları ve cezaevinde kötü muameleye maruz kaldığı iddiası,

Terör örgütü buradan hareketle "Birlikte yaşama koşullarının ortadan kalktığını" söylüyor ve şimdiye dek hiç yapmadığı türde tehditler savuruyor,

Terör örgütü, Öcalan’ın kılına zarar gelmesi halinde Türkiye’de başbakan, bakanlar, siyasi parti liderleri ve üst düzey komutanların terörün hedefi olacağını söylüyor,

Bu PKK’nın daha önce hiç çıkmadığı düzeyde bir tehdit, bir küstahlık,

Buna paralel olarak bölgede sivil itaatsizlik tırmandırılmaya çalışılıyor,

Halkta örgüte eski desteğin olmadığı çok açık görülüyor ama örgüt lümpen kitleleri hala harekete geçirebiliyor ve rahatsızlık yaratabiliyor,

Bu rahatsızlığın yaratacağı ortam, en küçük bir hatada örgütün lehine çalışacak bir kaynak oluşturabilir,

Bunun yanı sıra daha önce değindiğim Batı’daki bazı yerleşim birimlerinde ortaya çıkabilecek bir çatışmanın daha da ciddi sonuçları olması her zaman bir tehlike potansiyeli,

2003’ten bu yana peşpeşe yapılan hatalarla örgüt bitme noktasından buraya geldi, Bundan önce 1992-1995 arasında benzer bir pozisyon kazanmış, TSK’nın ve sivil siyasetin inisiyatif kullanmasıyla çökme noktasına doğru gitmişti,

Şimdi aynı süreci bir kez daha yaşıyoruz,

Ancak sivil siyasetin aynı kararlılıkta olduğunu şu an için göremiyoruz ve Mart 2009’a kadar da görmemiz mümkün değil, Sivil siyasetin durumu bu olunca TSK’nın durumu da farklı olamıyor,

Tabii işin en göze çarpan yönü ABD ordusu ne zaman bölgeye gelse en net sonucu PKK’nın güç kazanması oluyor,

Nedense!

 

 


AKP, AB’yi büyülemiş

AKP’nın bütün politikalarını eleştirebiliriz ama Avrupa’yı kafa kola almaktaki başarısına kimse sesini çıkaramaz,

Şaka yapmıyorum, gerçekten durum tam böyle,

AB’nin 2, sınıf bürokratlarının AKP aşkı, bizim özgür medyadan bile ötede,

Geçtiğimiz hafta gözaltında bir ölüm gerçekleşti,

Engin Ceber, gözaltındayken gördüğü kötü muamele sonucunda hayatını kaybetti,

Daha önce bu kadar vahim olmayan ve hatta iddia düzeyinde kalan işkence şikayetleri için bile kıyameti koparan AB temsilcilerinden çıt bile çıkmıyor,

Söz konusu AKP olunca, AB sözcüleri işkenceye bile hoşgörüyle bakıyor,

AKP’nin AB üzerindeki bu büyüsüne şapka çıkartıyorum,

Keşke bu büyüyü Türkiye’yi AB üyesi yapma yolunda kullansalar,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Miyopluk politikacı hastalığı olmadığı zaman

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları