Golf Kuvvetleri Komutanlığı

Kim ne derse desin, arkasında hangi niyet olursa olsun, Aktütün karakolunun basıldığı dakikalarda Hava Kuvvetleri Komutanı’nın golf oynadığının ortaya çıkarılması önemli bir gazeteciliktir,

Hava Kuvvetleri Komutanı baskın sırasında golf oynuyor olabilir,

Bunda bir ayıp yok,

Ama baskın sürer, şehitler verilir, operasyonlar yapılırken komutanın golf sopasını elinden bırakmaması en hafif tabiriyle “Saygısızlıktır”,

Geçtiğimiz yaz aylarında emekli bir komutan beni ziyaret etmek istediğini söyledi,

MGK’larda bulunmuş önemli bir isim,

Eve davet ettim,

Bir kaç saat sohbet ettik,

Hava Kuvvetleri Komutanının golf tutkusunu ilk olarak ondan öğrenmiştim,

“Hava Kuvvetleri Komutanının şu andaki en önemli projesi ne biliyor musunuz?” diye sormuştu,

Ben de saf saf “Herhalde F 35 projesidir” diye yanıtlamıştım,

“Bilemediniz” demiş, masamdaki bilgisayardan Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın internet sitesine girip göstermişti,

Hava Kuvvetleri Komutanlığı, hava kuvvetlerine ait üslerde bir seferberlik başlatmıştı,

Pek çok üsse golf sahaları yapılıyordu,

Şaşırmıştım, (Dün yine aynı internet sitesine girdim ama golfle ilgili bilgiler kaldırılmıştı)

Komutanın golf tutkunu olduğunu anlamıştım ama doğrusu bu kadarını beklemiyordum,

Komutan eleştiriler karşısında diyor ki, “Ne yapacaktım, Aktütün’e ben mi gitseydim”

Size Aktütün’e gidin diyen mi var paşam,

Ama en azından golfünüze ara verip, telefonun başına gidebilir,  hiç değilse olayla yakından ilgileniyormuş gibi yapabilirdiniz,

En azından kibarlık olsun diye,

Nezaketen,

Bu arada yeri gelmişken, mahzuru yoksa, sorayım,

Hava Kuvvetleri Komutanlığı kaç üsse golf sahası yaptırıyor?

Bu sahaların yapımı için kaç lira harcanıyor, bakımı için yılda kaç lira harcanacak?

Eğer askeri sır değilse öğrenebilir miyiz!

NOT: Değerli okurlar, “özgür medya” olarak adlandırılan medya ile bizim farkımız var, Eğer onlar kadar “Özgür” medya olsaydık biz burada bu soruları sormaz, bu meseleyi görmezden gelirdik, Aynen özgür medyanın Deniz Feneri’ni görmezden geldiği gibi, Ama biz özgürlüğümüzü onun bunun kıçına kafamızı dayayarak değil yazdıklarımızla kanıtlıyoruz,

 

 

 


Bu laflar unutulur mu?

Size “Merak etmeyin yaptıkları kayıkçı kavgası, Siz bu konuyu hala tartışırken onlar uzlaşır barışırlar” dememiş miydim!

Doğan Grubu ile Başbakan, ya da Aydın Doğan ile Başbakan arasındaki “mesele” kapandı bile,

Üç vakte kadar rafineriye izin çıktığı duyarsanız hiç şaşırmayın,

Aslında ben hiç bir şeye şaşırmıyorum artık,

Geçen hafta galiba Yavuz Donat’ın köşesinde okudum,

Yavuz Donat Aydın Doğan’la karşılaşmış ve sormuş, “Başbakan’la olan tartışma nereye kadar” diye,

Aydın Doğan’ın yanıtı müthiş,

“Ben o konuyu kapattım, Unuttum bile, Üzerinde durmuyorum”

Vay vay vay, Yanıta bak,

“Ben o konuyu kapattım, Üzerinde durmuyorum”

Üzerinde durulmayan ve kapatılan konu ne?

Başbakan çıkmış Aydın Doğan’a en ağır hakaretleri etmiş,

“Kaçakçı” demi, “Utanmaz” demiş,  Her türlü hakareti etmiş,

Aydın Doğan ne diyor, “Ben o konuyu unuttum bile”

Yahu bu sözler unutulur mu, üzeri kapatılır mı?

Şöyle olsa olur,

Konu yargıya gider, Aydın Doğan aklanır veya bu sözlerden dolayı Başbakan’ı dava eder, Başbakan davayı kaybeder Aydın Doğan ondan sonra da der ki, “Başbakan bunları öfkeyle söyledi, Ama öyle olmadığımı kanıtladım, Artık bu konuyu kapatıyorum”

Ama böyle bir durum yok,

Laflar orada duruyor,

Başbakan “ben bunları laf olsun diye söyledim” falan da demiyor,

Ama Aydın Doğan unutmuş,

Bu bir tıynet meselesi,

Bazıları kendilerine yapılan her türlü hakareti unutabilirler,

Ama biz bunları unutmuyoruz,

Tıynetimiz müsait değil, 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Hiç değilse 70’inden sonra şerefimiz için yaşadığımız zaman

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları