Bize verdikleri öğütleri unuttular

Avrupa ve Amerika’da bankalar birer birer batıyor,

En büyükler batma kuyruğuna girdi,

Havalarından geçilmeyen, ülkelere ders veren bankacılar ortalıkta yok,

Hükümetler duruma el koydu,

Amerika’da, Avrupa’da bankalara kurtarma operasyonları düzenleniyor,

Yüz milyarlarca dolar kamu kaynağı batan bankalara aktarılıyor,

Bu gelişmeler beni bir kaç yıl, daha doğrusu 8 yıl kadar öncesine götürüyor,

2000’il yılların başında benzer bir krizden Türk bankacılığı da geçti,

Egebank, İmar Bankası, Adabank, Etibank gibi bankalar "Kriminal’  sayılabilecek yöntemlerle patronları tarafından soyulduğu için bunlara diyecek bir şeyimiz yok ama bazı bankalar, aynen bugün ABD ve Avrupa Bankaları gibi "Piyasa koşulları" yüzenden batma noktasına geldiler,

Hele hele bunlardan Demirbank, kamu kağıtlarının değer yitirmesinden, yani devletin batma noktasına gelmesinden ötürü, elinde çok miktarda kamu kağıdı bulundurduğu için kısa dönemli bir sıkıntıya girdi,

Bir gecelik "Kıyakla" hayatta kalabilirdi,

Fakat Türkiye’deki bankacılık otoritesi BDDK ve Merkez Bankası hiç acımadan bu bankanın batmasına neden oldu,

Fakat işin en ilginç yanı bugün ABD ve Avrupa’da zora giren bankaların kurtarılması için yalvaran uluslararası finans kuruluşları, 8 yıl önce benzer olaylar Türkiye’de yaşanırken tam tersi bir tavır içindeydiler,

Başta IMF olmak üzere hepsi "Bu bankalara sakın yardım etmeyin, Bu bankaları kurtarmayın, Bırakın batsınlar, Piyasa koşulları işlesin" diye Türkiye’ye baskı yapıyorlardı,

Bu baskıların da sonucu olarak Türkiye’de batmayı hiç de hak etmeyen bankalar bile batırıldı,

Bu sürecin sonunda Türkiye’nin bankacılık sisteminin yüzde 40’a yakını yabancıların eline geçti,

Demirbank gibi o dönemde bile 3-4 milyar dolar edecek bir banka 300 milyon dolara İngilizlerin oldu,

O gün Türkiye’de bankalara yardım edilmemesini isteyenler, aynı durum kendi ülkelerinde olunca bankaların kurtarılması için canhıraş bir çaba içindeler,

Şimdi merak ediyorum, piyasa koşulları denilen şey Türkiye için farklı, Avrupa ve ABD için farklı anlamlar mı içeriyor,

Yoksa Türkiye’ye finans konusunda akıl verenlerin akıllarının arkasında başka bir şey mi var!

 

 


Hakkımda yakalama emri varmış

Biliyorsunuz, bayram haftasında tatile gittim,

Giderken de başıma gelmedik kalmadı,

Gerçi bazı internet siteleri ve gazeteler konuyu yazmışlar ama yalan yanlış yazdıkları için doğruyu aktaralım dedik,

Bayram tatili için kızım ve eşimle birlikte Afrika’da bir tur yapmayı planlamış, yerlerimizi ayırtmıştık,

Cumartesi akşam saatlerinde THY’nin Addis Ababa uçağına binmek için havalimanına gittik,

Pasaport kontrolünden geçerken görevli memur "Fatih Bey, yurt dışına çıkışınızda tahdit var, Sizi geçiremeyeceğiz" dedi,

Şaşırdım,

Havalimanı karakoluna gittik,

Bilgisayardan kayıtlara girdik,

Şişli 3, Asliye Ceza Mahkemesi’nin koyduğu bir tahdit vardı,

Gece geç saatte konuyu çözemedik,

Eşimle kızım uçtular,

Ben de sorunu halledip onlara sonradan katılmak için kaldım,

Ertesi gün, yani pazar sabahı Şişli Adliyesi’ne gittim,

Karşıma yaklaşık 10 yıllık bir dava çıktı,

Kanal D’de çalıştığım dönemde Eren Keskin tarafından hakkımda bir dava açılmış, ben ayrıldıktan sonra sonuçlanan davada "140"  evet tam yüz kırk YTL para cezasına çarptırılmışım,

Tebligat Kanal D’ye yapıldığı için bana ulaşmamış ve ceza ödenmeyince polise yakalama emri ve hakkımda bir tahdit kararı çıkarılmış,

Polis beni bulamamış,

Bana tebligat yapılamamış,

Pazar günü sabah erken saatlerde nöbetçi mahkemeye 140 YTL para cezasını ödeyip öğleden sonra ailemle buluşmak üzere Nairobi’ye uçtum,

Durum bundan ibarettir,

 

 


At sahibine göre kişner

spor yazısı için tıklayınız

 

 

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
İyi insanların yaptığı iyi işlerin daha değerli olduğunu anladığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları