Huysuz Virjin “Bizim Virjin” olunca “Özgürleşti” mi?

Hazır RTÜK demişken yazmamız gereken ilginç bir konu daha var,

Huysuz Virjin’i biliyorsunuz,

Seyfi Dursunoğlu’nun canlardırdığı kadın karakteri,

Bu karakter, AKP iktidarı döneminde “Ahlaksızlık” sembolü gibi görüldü ve RTÜK tarafından “Tu kaka” ilan edildi,

Aldığı yüksek ratinglere rağmen hiç bir televizyon kanalı Huysuz Virjin’i yayınlayamadı,

Huysuz’u yayınlayan kanaller bizzat RTÜK Başkanı Akman tarafından arandı, kanal yönetimleri bu programı kaldırmaya zorlandı,

Seyfi Dursunoğlu, çok sevilmesine rağmen Huysuz Virjin karakteriyle iş yapamak hale geldi,

Ama artık yasak kalkmışa benziyor,

Kanal D’de ve diğer kanallarda yayınlatılmayan Huysuz Virjin, özgür medyanın yeni patronlarından  “Bizim Ahmet Çalık”ın kanalıyla anlaşınca RTÜK engeli ortadan kalktı,

Nazlı Ilıcak’ın  tanımıyla “Mutekit” Ahmet Çalık’ın patron göründüğü, Başbakan’ın damadının CEO olduğu grup Huysuz Virgin’le anlaştı ve yıllardır RTÜK tarafından ekrana çıkması engellenen Huysuz Virgin şimdi ekranlara dönüyor,

Anlaşıldığı kadarıyla AKP kontrolündeki RTÜK’te “Toplum ahlakının bozulması ve gençlerin kötü etkilenmesi” sorun değil,

Sorun bunu kimin yaptığı,

“Bizimkiler” yaparsa sorun yok, 

NOT: Sakın yanlış anlamayın Huysuz Virgin’in yasaklanması gibi bir isteğim yok, Tam aksine bu programın hiç bir sakıncası olmadığını düşünüyorum, Vurgulamak istediğim “Sözde ahlak bekçilerinin” ahlak anlayışlarındaki çifte standart,

 

 


Hadi gel samimi olalım

Ertuğrul Özkök artık iyice mizah yazarı oldu,

Bugünkü (cumartesi) yazısında pek çok işadamı ve bankacının kendisini arayarak Amerika ve Avrupa’yı sarmalayan bankacılık krizini manşet yapmamalarını istediğini ancak kendilerinin “Gazetecilik” yaparak bunu manşete taşıdıklarını yazıyor,

Hem birinci sayfada, hem de ekonomi sayfalarında yaptıkları haberleri okuyunca güldüm,

Fortis’in zor durumda olduğunu yazmışlar,

Türkiye’de değil Belçika’da,

Ertuğrul Özkök bu haberi “Gazetecilikten” ötürü yaptıklarını söylüyor,

Ben de gülüyorum ve Ertuğrul Özkök’e basit bir sual yöneltmek istiyorum,

Biliyorsunuz, Fortis dedikleri eski Dışbank,

Yani Aydın Doğan’ın İş Bankası’ndan cebinden beş kuruş ödemeden satın aldığı ve sonra 1 milyar avroya sattığı banka,

Özkök’e sorum şu:

“Ertuğrul Bey, Fortis bankası patronunuz Aydın Hilton Doğan’ın olsaydı, bu haberi yine yapar mıydınız?”

Sizin, bazı keskin dönüşlere hazırlandığınız zamanki üslupla sorayım, “Hadi gelin samimi olalım ve bu konuyu toplumun önünde değil kendi vicdanımızda cevaplayalım, Fortis hala Aydın Doğan’ın olsaydı bu manşeti atar mıydınız?”

Şimdiye kadar sorduğum hiç bir soruya yanıt veremediğiniz gibi buna da bir yanıt veremeyeceğinizi biliyorum Sevgili Ertuğrul Özkök,

Ama bu sorunun yanıtını bütün Türkiye biliyor,

Sizin sıkıntınız da zaten burada,

Ertuğrul Özkök’ün yazısı için tıklayınız

 

 


İçeriden bilgi

Ertuğrul Özkök’ün “Medyadaki dayanışma” ile ilgili yazısının hiç de içten olmadığını, Doğan Grubu’nun dayanışma anlayışının “Benmerkezci” olduğunu ve medya tekeli yaratmaktan ibaret olduğunu anlattığım yazımdan sonra Doğan Grubu’nun gazete dağıtım şirketi Yaysat’ın eski üst düzey yöneticilerinden birinden bir mail aldım,

Aynen aktarıyorum:

“Merhaba,

Özkök’ün yazısında anlattığı olayı ve sonrasını iyi hatırlıyorum,

Promosyon savaşları yeni yeni şiddetleniyordu, Gazateden, gazetecilikten çok promosyon ön plana çıkartılıyordu,

İki taraf da diğerinin verdiği ürünleri karalama yarışı içerisindeydi,

1996 yılına gelindiğinde ise aradaki rekabet yerini  diğer irili ufaklı yayınları yeme birlikteliğine bıraktı, Böylece BİR-YAY kuruldu,

O yıllarda YAYSAT’ta üst düzey yöneticik yaptığım için olayların iç yüzünü iyi biliyorum,

Bir günde tüm "kartel" dışı yayınların sözleşmelerini yenilemeleri istenildi ve karşı çıkanlar dağıtıma alınmadı,

Operasyonun yapıldığı o gece olağanüstü bir durum olduğu için ben sabaha kadar şirkette kalıp merkezden gelen talimatlara göre dağıtımı yönlendiriyordum,

Şimdi yere göğe sığdıramadıkları Cumhuriyet Gazetesi’nin ne hale getirildiğini gördüm, Sözleşmeyi imzalamadı diye dağıtıma alınmayan paketleri yerlerde bekletildi, Ta ki sabaha karşı sözleşmenin imzalanması üzerine ek seferle taşraya gönderilene kadar,

Dağıtım tekeline direnen Akşam Gazetesi’nin (aslında kendileri de masum sayılmaz ya) oluşturmaya çalıştığı dağıtım ağının (DOST Dağıtım) engellenmesi için sıfırdan bir gazete kurmaya yetecek kadar masraf ettik, Sırf; Akşam’da o zamanki YAYSAT genel müdürü hakkında yazılanlar yüzünden dağıtımı engellendi, Maalesef o yazılanların hepsinin doğru olduğunu biz biliyorduk, üst yönetim de öğrenmiş oldu, Zaten de bir yıllık sözleşmesi bitince yenilenmedi, Şirket yönetim kurulunda çalışmaya devam etti, Hakkında açılan davaları kaybetti, Haybeye yapılan masraftan öte bir de tazminatlar ödendi,

Şimdi çıkıp  rakibimize bile yardım ettik diyorlar,

Yaptıklarımız aklıma gelince kendi payıma düşen kısmı için utanç duyuyorum,

Ama bize bunu yaptıranlarda utanmanın zerresi yok!”

Artık saklanamaz hale gelen içyüzleri budur değerli okurlar,

Onların “Gazetecilik” anlayışı budur,

 

 


RTÜK Başkanı mı?

RTÜK Başkanı Zahid Akman’la ilgili olarak dün köşemde yer alan bilgilerden sonra pek çok telefon ve mail geldi,

Okuyanlar, okuduklarına inanamadılar,

Gerçek mi bu yazılanlar diye sordular,

Gerçek,

Dahası da var,

Onları da yazacağım,

En güzelini ise bir okur söyledi:

“Fatih Bey, bu yazılanlar, Türkiye’nin medyadaki en üst kurumlarından birinin başkanı değil de sanki Dolandırıcılar Derneği Onursal Başkanı hakkında yazılmış gibi, RTÜK’ün başında herkesin saygı duyması gereken oturaklı birinin olması gerekirken, şu hale bakın”

Bunları duyunca çok güldüm,

Ve düşündüm, “Kimbilir belki de en oturaklıları, en düzgünleri budur” diye,

 

 


İyi bayramlar

Değerli okurlar, sevgili dostlarım,

Alışık olduğunuz üzere, mesleğin eski günlerine olan saygı ve bağlılığımdan bayramlarda yazı yazmama geleneğini yıllardır ısrar ve inatla sürdürüyorum,

Bu bayramda da yazmayacağım,

Hatta kızımı da alıp yine tatile gideceğim,

Her yıl tatile çıkarken “Vallahi 40 yıldır ilk kez tatile” çıkıyorum diyenlerden değilim,

Fırsat buldukça tatil yapanlardanım,

Çünkü bana göre tatil demek aileyle, sevdiklerimizle geçirilecek daha fazla zaman demek,

Bunun için 1 hafta süreyle yokum,

Hepinizin Şeker ya da Ramazan, hangisi hoşunuza gidiyorsa bayramını kutlarım,

Büyüklerimin ellerinden, küçüklerimin yanaklarından öperim,

Sevdiklerizle birlikte mutlu sağlıklı keyifli bir bayram dilerim,

Fatih

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Silahsız bölücülüğün silahlı olandan daha tehlikeli olduğunu anladığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları