Başbakan Fenerbahçeli, hepimiz Fenerbahçeli mi olsak!

Başbakan Erdoğan’ın “Yandaş olmayan medyayı izlemeyin, gazetelerini satın almayın”  çağrısı abartılıyor,

Saçma sapan, anlamsız, özgür bir ülkeye yakışmayacak, diktatörce bir çağrı olmadığını söylemiyorum,

Elbette ki, en adisinden bir demokraside bile bir Başbakan böyle çağrı yapmaz, yapmamalı,

Ama yine de abartılıyor,

Çünkü bu çağrının hiç bir “Kıymeti harbiyesi” yok,

Tutmaz, Olmaz, Dahası tam aksi olur,

İşte örnekleri,

Sabah Gazetesi Başbakan’ın “Bizim Ahmet Çalık” dediği Çalık’a satıldı,

Sonuç ne oldu!

Sabah Gazetesi sürekli tiraj kaybediyor,

Geçmişte hiç bir promosyon yapmadan 400 binden fazla satan gazete şimdi üzerindeki kuponlara, verdiği onca ıvır zıvıra rağmen 300 bini zar zor geçiyor,

Başbakan’ın “Almayın” dediği gazeteleri almayacak olan, Başbakan’ın gazetesini almaz mı?

Almazmış, Almıyor,

Sadece Sabah mı?

Başbakan’ın çok sevdiği Vakit kaç satıyor?

100 binin altında,

Ya Yeni Şafak,

100 binin az üzerinde,

Ya Star,

O da 100 bini biraz geçebiliyor,

Bugün de farklı değil,

Bedava dağıtılıyor zar zor 100 bin tane,

Diyecekler ki, “Zaman’ı unutma”

Unutmak ne mümkün,

Onun da bayi satışı 30 bin civarında, Gerisi elden dağıtılıyor,

O nedenle Başbakan’ın bu çağrısını çok da önemsememek lazım,

Başka yönlerden etkili olsa da, okur açısından etkisizdir,

Başbakan’ın “Ben Fenerbahçeliyim, Herkes Fenerbahçe’yi tutsun” demesinden farksız bir etkisi vardır,

 

 


Medya rekabeti

Başbakan’ın kendi yanında olmadığını düşündüğü medyanın takip edilmemesini “Buyuran” sözleri okur açısından pek bir anlam taşımamakla beraber, kendi içinde önemli bir anlam içeriyor,

Bunun “Dipteki” anlamı şu: “Bizi desteklemeyen gazetelere ilan vermeyin”

Kamu kurumlarına, kamu ile yakın ilişkide olan özel sektör firmalarına yönelik bir mesaj bu,

Başbakan böyle deyince mesela THY’nin bu gazete veya televizyonlara ilan vermesi pek mümkün görünmüyor,

Keza kamu bankalarının da,

Hatta TOKİ’nin de,

Özelleştirme İdaresi’nin de,

Başbakan’ın mesajı açık, “Bu ilanları benim okuduğum gazetelere verin”

Aslına bakarsanız ben bu durumu iki medya patronunun pazar payı kavgası olarak görüyorum,

Yıllarca Doğan Grubu da rakiplere reklam verenlere, kendi mecralarında indirim uygulamayarak benzer bir “Mücadele” yürütmüştü,

Şimdi aynısı ile kendi karşı karşıya,

Biri yıllarca ticaretteki etkin pozisyonunun kullanmıştı,

Diğeri ise siyasettekini kullanıyor,

Tek fark bu,

 

 


Sarhoşluk

Dün gece geç vakitte İslam’ı iyi bilen bir dostumu aradım,

“İslam dini, alkollü içkiyi niye yasaklıyor” diye sordum,

Dostum şaşırdı,

“Ne o, gecenin bu saatinde kafayı mı çekeceksin”

“Yok, Merak ettim”

Anlattı,

“Aslına bakarsan İslam dini alkollü içkiyi değil, sarhoşluğu yasaklar, Yasağın nedeni sarhoşluktur, Sarhoş olan hareketlerini kontrolde zorlandığından, yanlışla doğruyu ayırdetme yeteneklerini kaybettiğinden hareketle sarhoşluğu yasaklar, Bunun nedeni olan içkinin yasak olması bu nedenledir, Sarhoşluğun insanları ayık kafayla yapmayacakları kötülüklere götürecekleri görülmüştür ve yasak bu yüzdendir, İçkiyi değil, fazla içkiyi de yasaklayabilirdi belki ama kimin ne kadarla sarhoş olacağı belli değildir, Bu nedenle külliyen bir yasak getirilmiştir, Sarhoşluğun sonucu olabilecek olası kötülükleri engellemek için”

İslamiyet içkiyi yasaklayarak sarhoşluğun neden olabileceği kötülükleri yasaklarken acaba “Güç sarhoşluğu” için  nasıl bir önlem önerirdi,

Din alimleri aydınlatır mı acaba,

Bizi dinleyen yok ama belki “Ulemayı” bir dinleyen çıkar,   

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Devlet adamları kötüyle mücadele ederken bile hak ve hukuktan ayrılmadığı zaman

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları