Cehennemi hak ediyorum

Dante, Cehennemin en "Aşağılık"  katında "Tarafsızların" yer aldığını söyler,

Haklıdır da,

Tarafsızlık, olan biteni görmezden gelme olabilecek en aşağılık tutumlardan biridir,

Hayatımda böyle olmadım, olamadım,

Ancak iki haftadır kendimi bu kata yakın hissediyorum,

Çünkü tarafsızım, Daha doğrusu her ikisinin de "Tutulacak tarafı" olmadığını bildiğim, gördüğüm için birinden birini tutamıyor, birinden birinin yanında yer alamıyorum,

Bahsettiğim iki kişi Aydın Doğan ve Tayyip Erdoğan,

Birbirleri için söyledikleri konusunda her ikisi de haklı,

Bu ülkeye verdikleri zarar hesabında her ikisi de eşit,

Biri 15, biri 6 senedir bu ülkede bildikleri gibi at oynatıyorlar,

Biri siyasette tek olmanın, diğeri medyada tek olmanın fütursuzluğu ile keyfince hareket ediyor,

Biri medyanın gücünü siyaset ve toplum üzerinde, diğeri siyasetin gücünü medya ve toplum üzerinde kullanıyor,

Sonunda olan topluma oluyor çünkü ikisinin de ortak oyun alanı toplum,

Her ikisi de halkın duygularını sömürüyor,

Böyle bir durumda ben ikisinden de yana olamıyorum,

Duygularım bazen birini haklı görüyor, bazen diğerini,

Aklım ise ikisine de hak veremiyor,

Çünkü biliyorum ki, her ikisi de göründükleri gibi değiller,

Tarafsız oldukça Erdoğan yanlıları "Ne o şerefsiz Aydın Doğan/a yaranmaya mı çalışıyorsun" diyorlar, Aydın Doğan yanlıları ise "Ne o Başbakan’ın uçağına yeniden mi binmek istiyorsun" diye soruyorlar,

Kimse anlamıyor ki, olan biten midemi bulandırıyor,

Bu nedenle ikisine de hak veremiyorum,

Tarafsızlık bana yakışmıyor, Biliyorum,

Biliyorum, Dante’nin cehennemindeki o en kötü yeri hak ediyorum,

 

 


Herkes patronuna

Tele-kulaktan sonra şimdi bir de "Masa-kulak" meselemiz var,

Suna Vidinli, bir restoranda Ahmet Hakan’la Yalçın Doğan’ın konuşmalarını dinlemiş ve bunları Başbakan’ın damadına aktarmış,

Başbakan’ın damadı da Başbakan’a,

Başbakan da bu konuya kürsüden değinmiş,

Herkes öfkeli,

Bugün Ertuğrul Özkök de bunun yan masayı dinlemenin ayıp olduğunu yazmış,

Güldüm,

Bence ortada ne Vidinli, ne Ahmet Hakan ne de Yalçın Doğan açısından bir ayıp yok,

Gazeteciler konuşur,

Kendi patronları hakkında da konuşur, Eleştirir, Bunu köşesinde yazamaz, yazdırmazlar ama konuşmayı engelleyen bir şey yoktur,

Üstelik Hakan’la, Doğan’ın eleştirisinde vahim bir durum yok,

İddiaya göre Aydın Doğan’ın açıklamalarını tatmin edici bulmamışlar,

Velev ki, bunu söylemiş olsunlar,

Ne var bunda,

Suna Vidinli’nin dinlemesine gelince,

Özkök’e sorarım, yan masada kendisini ilgilendiren bir konuda bir sohbet yürütülüyorsa dinlemez mi?

Daha somut söyleyeyim, hiç dinlemedi mi?

Elbette dinlemiştir,

Başkasının dinleyip kendisine aktardıklarını da dinlemiş, hatta öneme göre bunu anında Aydın Doğan’a da aktarmıştır,

Hangimiz dinlemeyiz,

Belki doğru değil ama insani,

Bence burada önemli olan ne Suna Vidinli’nin dinlemesi, ne de Doğan Grubunun iki yazarının konuştukları,

Burada bana ilginç gelen, bu sohbetin Başbakan’a ulaşma hızının Çalık Grubu ile Başbakan arasındaki mesafenin kısalığını göstermesi,

Ertuğrul Özkök yan masada konuşulanları dinlese Aydın Doğan’a aktarır, Çalık Grubu çalışanları yan masada konuşulanları duyunca Başbakan Erdoğan’a aktarıyorlar,

İlginç olan bu,

Gerisi normal,

 

 


Gündem operasyonu

Ergenekon Davası şahane bir gündem değiştirme mekanizması haline geldi,

Sadece iki örnek yeter,

Anayasa Mahkemesi’nde başsavcı iddianame sunuyor,

Gündem belli,

Aynı gün  bir Ergenekon operasyonu,

Gündem değişiyor,

Deniz Feneri Davası mahkumiyetle sonuçlanmış, Manşetler belli,

Hoop bir Ergenekon operasyonu daha,

Hepimizi salak yerine koymak diye buna denir herhalde,

 

 


Galatasaray

Spor yazısı için tıklayınız

 

 


Özür

İki gün önce Melih Aşık’a bir yanıt vermiştim,

"Bir medya kuruluşuna hukuka aykırı biçimde el koyulurken kılınızı kıpırdatmadınız, Tek bir satır yazmadınız, " diye,

Bu yazdıklarımın arkasındayım,

Bu operasyon Aydın Doğan tarafından kotarıldığı için hiç bir şey yazmadılar, yazamadılar,

Akılları başlarına Sabah ve ATV iktidara satılınca geldi,

Bu ayıp onlara yeter,

Ancak yine de Melih Aşık’tan özür ileme ihtiyacı içindeyim,

Yazdıklarım çok doğru olsa da, kullandığım üsluptan ötürü özür diliyorum,

Gerçekleri daha zarif biçimde ifade edebilirdim,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
En zor olanın kendimizi kandırmak olduğunu anladığımız zaman

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları