Aydın Doğan yazarlarına ne dedi?

Aydın Doğan, gazetelerindeki yazar ve yöneticilerle buluştu ve birlikte yemek yediler,

Afiyet olsun,

Grubun sıkıntıya girdiği her dönemde bunu yapar Aydın Hilton Doğan,

Çevreden gelen eleştirilerin yazarlarının bazılarının kafasını bulandırmasından çekinir ve iman tazelemeye çalışır,

Buradaki lafları da beyliktir, “Ben size karışmam ama,,,” diye başlar,

“Yorum hür, haber kutsal ve tarafsızdır” der,

Sonra da kendini anlatır,

Şimdilerde kendini Taksim’de asmaktan bahsetmez oldu, Eskiden onu da eklerdi, Çiller döneminde,

Bu kez de aynen bunları yapmış,

Gaziantep Belediyesi ile ilgili haberin yeterince sağlam olmadığını vurgulamış,

Ve şöyle bitirmiş,

“Arkadaşlar sizden bir ricam var, Lütfen bugünlerde beni sıkıntıya sokacak haberler yapmayın”

Ardından yazarlara son günlerdeki kavgayla ilgili fikirlerini sormuş,

İlk aklı Fatih Çekirge vermiş,

Cem Uzan’ın gazetesini çıkarırken, o zaman henüz Hilton olmayan Aydın Doğan’la ilgili yapmadığı haber kalmayan  Fatih Çekirge,

Elini kaldırıp söz alan Çekirge şöyle demiş: “Aydın Bey, bu size yönelik topyekün bir saldırıdır, Burada amaç bellidir, Sizi bitirmek istiyorlar, Bu bir ölüm kalım mücadelesidir, Burada ya siz kazanacaksınız ya onlar, Geri adım atmamalıyız, Savaşmalıyız,”

Fatih Çekirge’nin sözleri üzerine masadaki aklı selim bir kaç kişi gülüşmüş,

Çünkü Fatih Çekirge aynı sözleri Cem Uzan’a da söylüyor ve “Patron asker bunları indirecek, Askerlerle sürekli konuşuyorum, Seni destekliyorlar, Yürü” diyordu, Hatta Cem Uzan’ın askerlik sorunun çözeceğini de söylüyordu,

Sonrası zaten malum,

Çekirge’den sonra Mehmet Yakup Yılmaz da benzer minvalde sözler etmiş,

Özkök ise sağduyulu davranmaktan falan bahsetmiş,  Zaten benim tanıdığım Ertuğrul Özkök, uzlaşma için zemin arayışına girmiştir bile,

Keza Taha Akyol da hep yaptığı gibi “Efendim merak etmeyin, Bunları ben iyi tanırım, Bu sorunu çözeceğim” diye çoktan devreye girmiştir,

Ancak Aydın Hilton Doğan bunların hiç birine kulak asmaz,

Bu meseleyi kendi yöntemleri ve kendi adamlarıyla çözer,

Ertuğrul Özkök’le birlikte,  

 


Şaşırdım hala yazıyormuş

Milliyet ilginç bir gazete,

Bir anlamda fil mezarlığı gibi,

Unutulmuş köşe yazarlarının son sığınağı,

Yazdıklarını zannedip okunmayanların köşeleri tuttuğu ve yayın yönetmenlerinin bunlardan bir türlü kurtulamadığı bir gazete,

Nereden mi çıktı bu satırlar,

Dünden,

Dün bir dostum aradı,

“Okudun mu Melih Aşık’ı sana geçirmiş” diye,

Şaşırdım,

“Oğlum üşüttün mü? Fenerbahçe’nin eski Başkanı, müteahit adam yazı mı yazıyor da bana geçirsin, Ne alakası var” dedim,

“O değil yahu, Kardeşim hani Milliyet’te yazan, Metin değil, Melih Aşık,”

Diyince hatırladım elbet,

Öyle bir yazar vardı Milliyet’te,

“O hala yazıyor mu?” diye sordum,

“Yazıyor” dedi,

Şaşırdım,

Son olarak yıllar önce okumuştum, Oğlu evlenmişti, Köşesinde oğlunun düğününü anlatıyordu, Bir Aydın Doğan fotoğrafı vardı köşesinde, Oğlunun nikah şahidiymiş galiba,

Son o gün bakmıştım köşesine,

Hala yazıyormuş,

Allah uzun ömür versin,

Aldım bir Milliyet okudum, Herhalde adamın hayatında ilk defa tiraja katkısı olmuştur diyerek,

Benden söz ediyor,

Habertürk’te en tepede ben yazıyormuşum,

Hep Aydın Doğan’ın aleyhine yazıyormuşum,

Ama Habertürk her nedense Aydın Doğan’ın Başbakan’a yönelik açıklamalarına yer vermiyormuş,

Güldüm,

Herhalde internet sitelerini okumayı beceremiyor Melih Bey Amcamız,

Çünkü Aydın Doğan’ın açıklamaları da ne yazık ki, Habertürk’te yer alıyor,

Ne yazık ki, diyorum Habertürkçüler  “Yalan” yazmazlar, Ama Aydın Doğan söyleyince mecburen aktarıyorlar, O yüzden ne yazık ki,

Yazmama meselesine gelince,

Doğan Grubu’ndaki gazetecilerin bu konuda kimseye verecek talkınları yok,

Çünkü “Yazmama üstadı” kendileri,

Onlar yazmazlar, Yazamazlar, Yazdırılmaz,

Diğerlerini bırakalım da, bana bulaşan Melih Bey’e soralım,

Melih Bey  bırakın üzerine gitmeyi, Türkiye’nin en büyük 2, medya grubuna şimdi şikayetçi olduğunuz iktidar tarafından el koyulduğunda ne yazdınız?

Var mı tek satırınız!

Yok değil mi?

Hadi onu geçtik,

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi iktidara “Bu el koyma hukuksuzdur, Hemen geri verin” dediği ama iktidar yargının bu kararına uymadığı zaman bunu eleştiren tek satırınız oldu mu?

Olmadı değil mi?

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı el koymaya gerekçe olarak gösterilen belgenin “Düzmece” olduğunu kanıtlayıp, belgeyi düzenleyen hortumcu Dinç Bilgin ve mahdumu aleyhinde 8 yıl hapis istemiyle dava açtığı zaman tek satır yazdınız mı?

Onu da yazmadınız,

Peki şimdi bu kabadayılık niye?

Siz de Aydın Doğan gibi nalıncı mısınız da keseriniz hep kendinize yontuyor,

Ve son bir soru Melih Bey, “Başbakan rafineri iznini vermesi için EPDK’ya, Hilton’un imarı için İstanbul Belediyesi’ne talimat verseydi şimdi yine Başbakan’a efeleniyor” olacak mıydınız?

Başbakan Erdoğan patronunuz Hilton Aydın’a “Bundan böyle ayrıcalıklı muamele beklemeyin” demeyip, verginin iç edilmesindeki gibi “Ayrıcalıklı” durumu sürdürseydi ne yazacaktınız,

Cevap falan beklemiyorum Melih Bey,

Çünkü sizi zaten okumuyorum,  

 


Otomatik bozuldu

Petrolde otomatik fiyatlandırmaya geçilmişti,

Petrol fiyatı artarken, Türkiye’deki akaryakıt fiyatları da otomatiğe bağlı olarak yükseliyordu,

Petrol 170 dolar seviyesine kadar çıkmış, Türkler de dünyanın en pahalı akaryakıtını kullanır olmuştu,

Ancak petrol fiyatı çıktığından daha büyük bir hızla düştü,

170 dolardan 90 dolara geriledi,

Fakat her ne hikmetse bizim fiyat otomatiği bozuldu,

Fiyatlar yükselirken tıkır tıkır çalışan otomatik, düşüşte çalışmadı,

Hayırdır, bir arıza mı var!

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Yazmazlar yazarlara ders vermeye cüret etmediği zaman

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları