Çankaya’ya Köşkü’nde ofis tahsis edilen milletvekili kim?

Dün öğle saatlerinde Ankara’daydım,

Epeydir görmediğim dostlarla görüştük, Gazeteci arkadaşlarla sohbet ettik,

Başkentte yaz rehaveti hakim,

Ancak yine de ilginç gelişmeler olmuyor değil,

Ömer Çelik’i bilirsiniz,

Bir dönem Başbakan Erdoğan’ın en yakınlarından biriydi,

AKP’nin kuruluş çalışmalarında yer almış, parti programının yazılmasında en etkin isim olmuştu,

Erdoğan’ın yanından ayrılmazdı,

AKP’nin modern yüzlerinden biriydi,

Başbakan’ın da görüşlerine değer verdiği “Siyasi danışmanı”

Ancak daha sonra ne olduysa Ömer Çelik gözden düştü,

Kimileri bunu Ömer Çelik’in Ayşe Arman’la yaptığı “Motosikletli” röportaja bağladı, kimileri ise Başbakan’la fikir ayrılığına düştüğüne,

Ömer Çelik epeydir siyaset sahnesinin ön saflarında yer almıyordu,

Ancak Ankara’da önemli bir gelişme oldu,

Başbakan’ın yakın çevresinden uzaklaşan ve siyasi danışmanlığını bırakan Ömer Çelik önemli bir “transfer” gerçekleştirdi,

Başbakan’ın “Siyasi danışmanlığından”, Cumhurbakanı’nın “Siyasi danışmanlığına” geçti,

AKP Milletvekili Ömer Çelik’i siyasi danışman olarak yanına alan Abdullah Gül, Çelik’e Çankaya Köşkü’nde bir de çalışma ofisi tahsis etti,

Ömer Çelik bundan böyle Çankaya Köşkü’nde mesai yapacak,

Çelik’in Çankaya’ya transfer olması bence olumlu,

Çelik’in varlığı, Çankaya’nın  siyasi gerilimi tırmandıracak hataları en azından daha az yapmasına engel olabilir, 

 

 


Spora sponsorluk

Geçen cumartesi Sevgili kardeşim Ali Gürsoy’un düğününde Ülker’de yöneticilik yapan bir dostumla karşılaştım,

“Abi çok insafsızsın” dedi,

“Biz Türk sporuna milyonlarca dolar yatırıyoruz, Sen yine bizi eleştiriyorsun, Basketbolda rekabeti yeniden canlandırdık, Kulüp takımlarını yeniden basketbola döndürdük, Futbola kaynak aktarıyoruz, Biz bunu yapıyoruz, sen hiç bir şey yapmayanları değil bizi eleştiriyorsun, Üstelik de bunu reklam sevdasıyla değil spor sevdasıyla yapıyoruz” 

Bunları duyunca güldüm,

Ben Ülker’i eleştirmedim,

Kendimce fikir verdim,

Ama Türkiye’de böyle,

Siyasetçisi de, şirketi de, vatandaşı da  kendi fikrinden başkasına açık değil,

Hemen savunmaya geçiyor,

Dostuma sordum,

“Bu işe yılda 50 milyon dolar harcıyor musunuz?”

“O civardadır”

“Peki sonuç ne oluyor, Bu yıl basketbolda Fenerbahçe şampiyon oldu, Seneye Galatasaray veya Fenerbahçe olur,  Ya da Beşiktaş, Ne farkeder”

“Lige heyecan geldi”

“Sizin verdiğiniz parayla getiriyorlar Amerikalıları, Ne oluyor yani”

“Biz ne yapalım”

“İşte onu konuşmak lazım, 50 milyon dolar çok para, Bu parayı her yıl harcayacaksanız kurun bir Ülker Atletizm Akademisi ya da Ülker Olimpik Akademisi, Tesis yapın, Getirin buraya dünyanın en iyi spor hocalarını, Seçin iyi sporcuları, gerekirse başta biraz da devşirin, umut verenleri yurt dışına iyi kulüplere, iyi antrenörlere yollayın, Yılda 50 milyon dolar, 4 yılda 200 milyon dolar eder, Bu sistemi kurarsanız bakın ne olimpiyat şampiyonları çıkar, ne Dünya Şampiyonları çıkar, Siz sistemi kurun, 10 yıl gazlayın, Sonra geleneği oluşur, Size gerek bile kalmaz, Başka sponsorlar girer, Uluslararası markalar sporculara yatırım yapar, Kendi parasını üretmeye başlar sistem, Şimdi yaptığınız gibi devam ederseniz 4 yıl sonra Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray birer kez daha şampiyon olmuş olurlar, Bunun kime ne faydası var”

“Abi bu bambaşka bir organizasyon, Bizim işimiz değil ki bu”

“O zaman çağırın kulüpleri, Spor tarafını onlar, iletme tarafını siz organize edin, Kulüplere bu yönde imkan ve para sağlayın”

Dostum bunları Ülker yönetimine aktarır mı bilmiyorum,

Aktarırsa Ülker yönetimi buna da kızar mı onu da bilmiyorum,

Ben doğru bildiğimi söyyeyim,

İsteyen kızar, isteyen dinler,  

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Alınganlık ve kırılganlıkla başarıya gidilemeyeceğini anladığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları