Başbakan 6. dalgayı ne zaman öğrendi

İki orgeneralin de gözaltına alındığı Ergenekon’un altıncı dalgasıyla ilgili pek çok fikir yürütüldü,

Siyasi yönlendirme var mıydı, paşalara karşı harekete geçilmesi talimatını kim verdi, Orgeneral İlker Başbuğ ile Başbakan bu konuyu önceden görüşüp anlaştılar mı gibi pek çok fikir ortaya atıldı,

Şimdi ben sizi o geceye, 30 Haziran’ı 1 Temmuz’a bağlayan saatlere geri götüreceğim,

Ve Ergenekon’da 6, dalganın nasıl başladığını anlatacağım,

30 Haziran gece yarısı, Saat 23:55,

İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’a İstanbul Cumhuriyet Savcılığından bir zarf getirildi,

Cerrah, gece yarısı kendisine ulaştırılan bu zarfa bin anlam veremeden zarfı açtı,

İçinde, Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz tarafından yazılmış bir yakalama müzekkeresi ya da yeni yasadaki tanımıyla yakalama emri vardı,Müzekkeredeki  listede yer alan kişilerin sorgulanmak üzere hemen gözaltına alınması isteniyordu,

Celalettin Cerrah listeyi okumaya başladı,

Okudukça eli ayağına dolaştı,

Listede daha önce gözaltına alınması bile hayal edilemeyecek isimler vardı,

Cerrah şaşkındı,

Ne yapacağını bilemedi ve hemen makam otomobiline atladı,

Florya’daki Valilik resmi konutuna vardığında 1 Temmuz olmuştu ve saat 00:15’ti,

Vali Güler yatmak üzereydi,

Hemen kalktı geldi,

Cerrah savcılıktan gelen yakalama emrini Vali Güler’e gösterdi,

Güler listeyi inceledi,

Emniyet Müdürü’nün şaşkınlığı ve paniği valiye de geçti,

Cerrah sordu, "Ne yapacağız"

Vali şaşkındı,

Böyle bir gözaltı ile ilgili hiç bir bilgi kendisine gelmemişti,

Biraz düşündüler,

Vali Güler, "İçişlerini Bakanını arayalım, Bu işin siyasi sorumluluğu var, Bizi aşar" dedi,

Hemen İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ı aradılar,

Beşir Atalay, İstanbul’dan gelen acil telefonun ne olduğunu merak ederek kendisine bağlanan valiyle konuştu,

Vali Güler listeyi Bakan Atalay’a okudu,

Bakan Atalay nefes almadan dinledi,

Ağzından "Yapmayın ya" benzeri bir cümle çıktı,

Vali Güler’e "Bekleyin ben sizi birazdan ararım" diyip kapattı,

Büyük bir ihtimalle Başbakan’a sorma ihtiyacı içindeydi,

Çok geçmeden Bakan Atalay İstanbul Valisi Güler’e döndü,

"Savcılığın emri, Gereğini yapın, Bizim müdahale etmemiz mümkün değil, doğru da değil" dedi,

Yani anlayacağınız, Hükümet, gözaltıları gece yarısından sonra İstanbul Valisi"nden gelen bir telefonla öğrendi,

Bana bu detaylı bilgili ileten kaynak AKP’ye çok çok uzak, hatta AKP karşıtı bir kaynak,

Onu da belirteyim ki, kafalarda soru işaretleri oluşmasın,

 


Savcı Öz’ü kim yanlış yönlendiriyor

Ergenekon Soruşturmasında 6, dalga da sona erdi,

Şimdi herkes 7, dalgayı bekliyor,

7, dalgada daha yukarılara, daha parlak yıldızlara gidileceği iddiası var,

Ben kendi payıma Ergenekon Soruşturması’nı büyük yanlışlarına rağmen, özünde destekliyorum,

Türkiye’de yıllardır "Karanlık odaklardan", "Düğmeye basan birilerinden", "Devlet içindeki çetelerden" şikayetçi olmadık mı!

Bunlarla mücadele edilsin diye ortalığı ayağa kaldırıp, meydanlara çıkmadık mı!

Darbelerden yılmadık mı!

Son 20 yılda 2000 vatandaşımızı faili meçhul cinayetlerde yitirmedik mi!

Bazı çok önemli suikastların yakalanan faillerinin gerçek failler olmadığını düşünmedik mi!

Uğur Mumcu’nun, Çetin Emeç’in, Bahriye Üçok’un, Ahmet Taner Kışlalı’nın Necip Hablemitoğlu’nun arkasından ağlamadık mı!

O zaman neden Ergenekon soruşturmasına karşı olalım ki?

Değiliz,

Tam aksine yanındayız,

Ancak ilk günden beri söylediğim bir durum var ortada,

Bu soruşturma sulandırılıyor,

Soruşturmanın içine, bu soruşturma ile ilgisi olmayacak isimler katılıyor,

Çok önemli bir soruşturmanın kapsamı öylesine yanlış bir biçimde genişletiliyor ki, insanların aklında soru işaretleri oluşuyor,

Bunun devlet içine çöreklenmiş ve devleti kullanarak şahsi menfaat oluşturan çeteler paravan yapılarak, legal siyasi muhalefete yönelik bir sindirme operasyonu olduğu kanısı yaygınlaşıyor,

Ben Savcı Zekeriya Öz’ün son derece samimi bir biçimde başladığı bu soruşturmada, bazıları tarafından yanlış yönlere itildiğini düşünüyorum,

Savcı Öz’ün yanlış yöne itenler, Emniyet içindeki bazı güçlerden başkası değil,

Bunlar heyecanlı ve bence iyi niyetli bir savcıyı kullanmaya çalışıyorlar,

Kendi hedeflerindeki kişileri, düzmece belgelerle, dinleme kayıtlarıyla şüpheli gibi gösterip savcının önüne atıyorlar,

Savcı Öz de bunlara dayanarak adımlar atıyor,

Şu anda Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı içinde "5’li bir çeteden" bahsediliyor,

Bu çetenin, komutanları, işadamlarını, gazetecileri, sivil toplum önderlerini yakından takibe aldığı, hayatlarını en ince ayrıntısına kadar inceleyip takip ettirdiği ve bunlar arasından seçtiklerini zaman zaman yargıyı ve yandaş medyayı kullanarak hedef haline getirdiği biliniyor, Savcı Zekeriya Öz işte bu çeteye çok dikkat etmeli,

Bu çete tarafından yapılan yönlendirmelerle, çok da olumlu sonuçlar verebilecek bir soruşturma büyük bir rezalete dönüşebilir,

Çünkü bu çete ve onları yönlendirenler için Savcı Zekeriya Öz harcanabilir bir adamdır,

Onlardan değildir,

Zekeriya Öz tarihi bir görev de yapabilir, tarihi bir rezalete de imza atabilir,

Hangisi olacağına iddianameyi görünce karar vereceğiz,

Daha önce değil,

 


Uykularınız kaçacak

Değerli okurlar, önümüzdeki günlerde çok ama çok önemli bazı bilgileri sizlerle paylaşacağım,

Son günlerde olan bitenlerle ilgili çok önemli bazı bilgilere ulaştım,

Şimdilik bunların teyidiyle uğraşıyorum,

Bunları yazdığım zaman zannederim kıyamet kopacak,

Ve belki de çok ama çok canınız sıkılacak,

Bu bilgilerden ötürü bir kaç gündür uykularım kaçıyor,

Doğrulatabildiğim bölümlerini sizlerle paylaşacağım,

Biraz sabredin

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Devlet içindeki çetelerle mücadele ettiğini söyleyenler devlet içinde çeteler kurmadığı zaman

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları